Miladım dediğim bir kırılma anından sonra duygularım öyle bir noktadaydı ki; kendimle yüzleşmeliydim. Tek kabahatli bendim. Hayallerime sahip çıkamadığım, engelleri aşamadığım için. Vazgeçtiğim, bahanelerin arkasına sığındığım, kendimi başrole koyamadığım için. Kimsenin bir suçu yoktu. Onlar kendi doğrularını söylediler ben kabul ettim, yoluma devam etmedim.
Antik Yunanlıların modern dünyaya kazandırdığı birçok icat olsa da, onlardan kesinlikle ödünç almadığımız bir şey varsa, o da vergi sistemleridir. Antik kent devleti Atina’da vergi sistemi, “kamu hizmeti” anlamına gelen “leitourgia” veya “liturgy” sistemine dayanıyordu. Bugünlerde yaşadıklarımızın ortasında bunu hayal etmek zor olabilir; ancak, antik Atina'da en zenginler, en fazla vergiyi ödemek için rekabet ederlerdi ve yoksullar, bu vergi parasıyla düzenlenen festivaller ve gösterilerle ağırlanırdı.
Sanayideki kan kaybı devam ederken ve özellikle tekstil sektörü ağır bir kriz yaşarken, Türkiye'deki fabrikalarını tek tek kapatarak Mısır'a taşınan dev firmalara her gün bir yenisi ekleniyor. Diğer yandan, şimdiye kadar iktidara desteği ile bilinen kuruluşlar ve işadamları da eleştirel sesler çıkarmaya başladı.
Ekim ayı faiz kararının açıklanmasına günler kala TCMB politikaları ve enflasyona dair haberler tekrardan gündemde yer tutmaya başladı. Merakla beklenen bir başka perşembe yaklaşırken, bu vesileyle hem piyasaların hem de para politikalarının işleyişini daha iyi anlayabilmek adına sıklıkla karşılaştığım fakat çok bilinmediğini fark ettiğim birkaç konuya değinmek istedim.
Bu haftanın en önemli gelişmesi Merkez Bankası'nın politika faizi kararı olacak. Faizin kaç puan indirileceği merakla bekleniyor. Eylül ayındaki 250 baz puanlık indirim, Ağustos ayında temel enflasyonun yavaşladığına dair işaretlerin ardından geldi. Ancak Eylül ayında enflasyon, özellikle gıda ve hizmet fiyatlarındaki artış nedeniyle yeniden yükselişe geçti.
İtiraf etmeliyim, yaş ilerledikçe bazı melekeler geriliyor. Artık gözlerim elverdiği ölçüde okuyup, yazabiliyorum. Elime aldığım ve ancak üç günde bitirebildiğim son kitap, reklamı çokça yapılan Dan Brown’ın “Sırların Sırrı” oldu. Kitaptan uzunca bahsedip, okumaya niyetli olanların (ki okumaya değer) heveslerini kaçırmayacağım. Ancak güzel bir Prag turu yapmak isteyenlere tavsiye edeceğim ve en büyük sırrı da bu noktada kaçınılmaz olarak açıklayacağım. En büyük korku ölüm ve sonrasındaki bilinmezlik korkusu, eğer bu korkunun üstesinden gelinebilirse, o zaman dünyaya barış hakim olur.
