
İstanbul Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, başta İstanbul Saraçhane Meydanı olmak üzere birçok kentteki kitlesel protestolar, okul boykotları ve üniversite öğrencilerinin gösterileri, ekonomi, piyasalardaki havanın iyice tersine dönmesine neden oldu.

Yaklaşık 10 gün önce, yani iç politikada kıyamet kopmadan tam önce yazdığım yazıda “yanlış hesaplar” başlığını kullanmıştım. Anlatmaya çalıştığım, Türkiye’nin stratejik önemi özellikle üç ana başlıkta bunca artarken (Avrupa’nın askeri güvenliği, enerji yollarının güvenliği ve tedarik zincirinin güvenliği), Kopenhag siyasi kriterlerine uyuyormuş gibi yapsak, AB ile tam üyelik yolunun açılabileceği ihtimalinden bahsetmiştim.

Piyasalardaki nakit para bolluğu ekonomiyi yönetenlerin baş ağrılarından sayılır; her ülkenin merkez bankasının temel görevi, piyasadaki paranın miktarını yönetmek olarak belirlenmiştir; “Merkez Bankasının temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır.” Piyasadaki para kontrolsüz şekilde arttıkça enflasyon şahlanır ve bu “para sarmalı” birçok ekonomi yönetiminin başını belaya sokar; oysa, onların rüyasında “aranan para”ya sahip olmak vardır.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), askeri yapay zekanın hızla ilerlemesinin, özellikle de nükleer sistemlere potansiyel entegrasyonu, stratejik istikrar ve yerleşik caydırıcılık uygulamaları için önemli riskler oluşturduğu uyarısı. Bu endişelere rağmen, şu anda YZ-nükleer bağlantı noktasının özel zorluklarını ele almak için özel bir yönetişim çerçevesi mevcut değildir.

Önümüzdeki hafta Türkiye ve dünyada açıklanacak veriler bakımından pek yoğun sayılmaz. Türkiye'de tüketici ve reel kesim güven endeksleri ile Perşembe günü açıklanacak dış ticaret verileri öne çıkıyor. Bu açıklama Şubat ayına ilişkin son revizyon olacak. İlk açıklamada dış ticaret açığının 8,1 milyar dolara çıktığı bildirilmişti. Geçen yılın aynı döneminde 6,8 milyar dolardı. Burada 20.77 milyar dolara gerileyen İhracat rakamı önem kazanıyor.