Osman Şenkul - Platon: Demokrasiyi ezmeden “Kleptokrasi”nin tadını çıkaramazsınız

Platon:
Demokrasiyi ezmeden “Kleptokrasi”nin tadını çıkaramazsınız
Osman Şenkul
Yunanlı filozof Platon ünlü kitabı “Devlet”de, “Devletin çalışanları (memurlar) hiçbir hediye almadan hizmet etmelidirler; buna uymayanlar yargı kararlarıyla cezalandırıldığında cenaze merasimi yapılmadan gömülmelidirler” diyor.
Buradan da anlaşılacağı gibi, insanlık tarihi yolsuzluk ve rüşvet olayları ile dolu. Tarih kayıtları, hemen tüm toplumlarda rüşvet ve yolsuzluk olaylarının yaşandığını gösteriyor.
Yazılı kayıtlar, tarihte ilk rüşvet olayının Sümerler'in hüküm sürdüğü Mezopotamya topraklarında yaşandığını gösteriyor. Dolayısıyla, rüşvetin tarihin başlangıcına kadar eskiye dayandığını söyleyebiliriz.
İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan M.Ö. 4000 yıllarına ait bir Sümer tableti, “rüşvetin ilk belgesi” olarak kabul ediliyor. “Sümer Okul Günleri" adını taşıyan bu tablette derslerinde başarısız bir öğrencinin nasıl birden bire başarılı oluverdiği anlatılıyor.
Tablette anlatılanlara bakılırsa, çocuklarının okuldaki başarısızlığına üzülen aile, çareyi öğretmeni eve davet etmekte buluyor. Öğretmeni yedirip içiriyor, hatta türlü hediyeler de veriyorlar. Tablette, bütün gecenin eğlence ve armağan bolluğuyla geçtiği belirtiliyor. Bu kayıtlardan, tarihin ilk rüşvet olayının, meyvesini verdiği de anlaşılıyor. Başarısız öğrenci, birden bire sınıfın en başarılı öğrencisi olduğu gibi, bir de sınıf başkanlığına atanıyor.
Asurlu tacirler için Hitit ülkesi oldukça güvenliydi. Birbirine yakın birçok kent olduğu için nihai hedefe gidene kadar gündüzleri yolculuk yapıp, geceleri konaklayacak güvenli yerler bulunuyordu. Ancak, her kente girişte vergi ödenmesi gerekiyordu. Asur’lu bir tacire karısı tarafından yazılmış bulunan bir mektupta şunlar yazılı: “...Vergi için bana yolladığın 1 mina gümüşü kontrolörler istedi. Ben senin için korkuyorum. Fakat ben onu daha vermedim...”
Bugünkü Yunanistan'ın en güneyinde, Mora Yarımadası'nda hüküm süren Sparta Krallığı'nın efsanevi kurucu krallarından olan Lykurgus, tüm toplum düzenini eşitlikçi temeller üzerine inşa etmişti. Toplumda yerleştirmeye çalıştığı eşitlikçi düzende paranın zararlı olacağını düşünerek demirden öylesine ağır bir para bastırmış ki ne taşınır ne saklanırdı.
Amacı insanları paradan soğutmak olan Kral Lykurgus önce gümüş ve altın paraları tedavülden kaldırarak bu taşınamaz ve saklanamaz parayı dolaşıma soktu. Bu paranın büyüklüğüne karşılık alım gücü çok düşüktü. Bu nedenle kimse ona sahip olmak istemeyecek, dolayısıyla kimse yolsuzluk ve rüşvet işlerine bulaşmak istemeyecekti.
Bir ülkede iktidardakilerin, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyduğu düzenlere “kleptokrasi” adı veriliyor. Yunanca hırsız anlamına gelen “kleptes” ve güç, düzen anlamına gelen “kratos” sözcüklerinin birleşimiyle oluşturulan “kleptokrasi” kısaca “hırsızlar düzeni” anlamına geliyor.
Kleptokrasi rejimlerinde, tıpkı bugünlerde yaşadığımız gibi, ülke kaynakları çok çeşitli yöntemlerle soyuluyor. Rüşvet, zimmet, irtikap, görevi kötüye kullanma, nüfuz suistimali kayırmacılık gibi fiiller yolsuzluk türleri arasında sayılıyor. Ayrıca, rant (monopol, tarife, lisans, kota, teşvik ve sosyal yardım) kollama, lobicilik, oy ticareti, zimmet, irtikap, kara para aklama, dolandırıcılık, emniyeti suistimal, içeriden öğrenenlerin ticareti, kayırmacılık da (akraba, eş dost, akraba, siyasi) başlıca yolsuzluk türlerini oluşturuyor.
“Sistematik dolandırıcılık kültürü”nü tetikleyebilen diğer hırsızlık toplumu biçimleri, “siyasi ve kurumsal kleptomani” olarak tanımlanmıştır. Bu durumda, yağma ve talan sadece yüksek rütbeli hükümet yetkililerini değil, aynı zamanda genellikle siyasi kayırmacılık, özel çıkar yasası, tekeller, özel vergi indirimleri, devlet müdahalesi, sübvansiyonlar veya açıkça rüşvet yoluyla büyük servetler biriktirmiş zengin bireyleri ve aileleri temsil eden dar bir plutokrat sınıfını da zenginleştirmektedir. Bu tür siyasi ganimet ekonomik sistemi bazen yandaş kapitalizm olarak adlandırılır.
Kleptokratik bir rejim veya hükümetin bir ülke üzerindeki etkileri, devletin ekonomisi, siyasi işleri ve sivil haklar açısından genellikle olumsuzdur. Kleptokratik yönetim, genellikle yabancı yatırımların geleceğini mahveder ve iç pazarı ve sınır ötesi ticareti büyük ölçüde zayıflatır. Kleptokrasiler genellikle vergi ödemelerinden elde edilen fonları kötüye kullanarak vatandaşlarından para zimmetlerine geçirir veya kara para aklama faaliyetlerine yoğun bir şekilde katılırlar, bu da vatandaşların yaşam kalitesini büyük ölçüde düşürür.
Buna ek olarak, kleptokratların çaldığı para, hastaneler, okullar, yollar, parklar gibi kamu hizmetleri için ayrılan fonlardan aktarılır ve bu da vatandaşların yaşam kalitesini daha da olumsuz etkiler. Kleptokratik bir elit grubun oluşturduğu gayri resmi oligarşi, demokrasiyi (veya diğer siyasi yapıları) altüst eder.