UNESCO: Okullar yapay zeka çağına hazır mı, yoksa geride mi kalıyorlar?

UNESCO:
Okullar yapay zeka çağına hazır mı, yoksa geride mi kalıyorlar?
Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO), 2025 Uluslararası Eğitim Günü nedeniyle hazırladığı, “Yapay Zeka ve Eğitim” temalı çalışmasında, “Okullar yapay zeka çağına hazır mı, yoksa geride mi kalıyorlar?” sorusu temelinde, Yapay Zeka'nın sunduğu fırsat ve zorluklara odaklanılıyor.
Yapay zeka güdümlü sistemler daha güçlü hale geldikçe, insan karar verme mekanizması ile makine güdümlü eylem arasındaki sınırlar genellikle bulanıklaştığına dikkat çekilen UNESCO raporunda, “Bu durum acil soruları gündeme getirmektedir: İnsan eylemliliğinin bu ilerlemelerin merkezinde kalmasını nasıl sağlayabiliriz? Ve eğitim, bireyleri bu hızla gelişen manzarada gezinmeleri için nasıl güçlendirebilir?” sorularının yanıtları aranıyor.
UNESCO, yapay zekanın eğitimde giderek daha fazla yer aldığının altını çizerek, “Yüksek gelirli ülkelerde, ortaokul öğrencilerinin 2/3'ünden fazlası okul ödevlerini üretmek için halihazırda üretken yapay zeka araçlarını kullanıyor. Öğretmenler, derslerini hazırlamak ve öğrencilerin çalışmalarını değerlendirmek için giderek daha fazla yapay zeka kullanıyor. Geleneksel olarak öğretmenler ve uzmanlar tarafından yönlendirilen okul rehberliği ve kabulleri de giderek daha fazla yapay zeka tarafından belirleniyor” denildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, üye ülkeleri, öğretmen ve öğrencilerin eğitimde teknolojiyi sorumlu bir şekilde kullanmaları için eğitime yatırım yapmaya çağırdı:
“Yapay zeka, okullarda kullanımının açık etik ilkeler tarafından yönlendirilmesi koşuluyla, eğitim için büyük fırsatlar sunuyor. Tam potansiyeline ulaşabilmesi için bu teknoloji, öğrenmenin insani ve sosyal boyutlarının yerini almak yerine onları tamamlamalıdır. Ana hedefi özerklikleri ve refahları olmak üzere, öğretmenlerin ve öğrencilerin hizmetinde bir araç haline gelmelidir.”
Buna karşılık, eğitim uzmanlarının büyük ölçüde söz konusu uygulamalarla ilgili net yönergelerden yoksun olduğu vurgulanan açıklamada, “UNESCO tarafından Mayıs 2023'te 450 kurumda yapılan bir ankete göre, şu anda okulların ve üniversitelerin sadece yüzde 10'u yapay zeka kullanımı için resmi bir çerçeveye sahiptir. 2022 yılına kadar, sadece 7 ülke öğretmenleri için yapay zeka çerçeveleri veya programları geliştirdi ve sadece 15'i ulusal müfredatlarına yapay zeka eğitimi ile ilgili hedefler ekledi. Aynı zamanda, giderek daha fazla ülke sınıfta yeni teknolojilerin kullanımına kısıtlamalar getiriyor. UNESCO'nun yeni verilerine göre, ülkelerin neredeyse yüzde 40'ı artık okullarda cep telefonu kullanımını yasaklayan bir yasa veya politikaya sahip - Temmuz 2023'te bu oran yüzde 24'tü.”
Açıklamaya göre, UNESCO, eğitim, bilim, kültür ve bilgi alanlarını kesen yetkisiyle, yaklaşık on yıldır yapay zekânın ortaya çıkardığı zorlukları ele alıyor. UNESCO üyesi ülkeler, yapay zeka etiğine ilişkin ilk küresel standart belirleme çerçevesini Kasım 2021'de kabul etti.
Eğitim alanında UNESCO, Eylül 2023'te Eğitim ve Araştırmada Üretken Yapay Zeka için ilk Kılavuzu ve 2024'te öğrenciler ve öğretmenler için iki yapay zeka yetkinlik çerçevesi yayınladı. Bu çerçeveler, güvenli, etik, kapsayıcı ve sorumlu kullanımına yönelik bir adım olarak YZ'nin hem potansiyelini hem de risklerini ele alıyor; bu yayınlar, sınıfta YZ kullanımı için 13 yaş sınırının belirlenmesini öneriyor.
UNESCO ayrıca, her 4 ilkokuldan 1'inin hala elektriğe erişiminin olmadığı ve yüzde 60'ının internete bağlı olmadığı bir dönemde, hükümetler tarafından yapay zekaya tahsis edilen kaynakların, halihazırda eğitime ayrılan mali kaynaklara ek olması ve bu kaynaklardan sapmaması gerektiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:
"Temel ihtiyaçlar öncelikli olmaya devam etmelidir: iyi yönetilen ve iyi donatılmış okullar, iyi eğitimli ve iyi maaş alan, görevlerine motive olmuş öğretmenler. Eğitim, her yaştan insanı - çocuklar, gençler ve yetişkinler - yapay zekanın potansiyelini ve risklerini anlayacak ve onunla güvenli, etik, kapsayıcı ve sorumlu bir şekilde etkileşime girecek bilgi ve becerilerle donatmalıdır."
UNESCO’nun Eğitimde Teknoloji başlıklı çalışmasında da, teknoloji destekli eğitimin kişiselleştirme ile geliştirilmesi bazı öğrenme türlerini iyileştirebileceğinin altı çizelerek, bu kapsamda kişiselleştirilmiş uyarlanabilir yazılımın, öğretmenlerin öğrenci ilerlemesini izlemelerine, hata modellerini belirlemelerine, farklılaştırılmış geri bildirim sağlamalarına ve rutin görevlerdeki iş yükünü azaltmalarına yardımcı olmak için analizler üretebileceği belirtildi ve şöyle denildi:
“Hindistan'da kişiselleştirilmiş uyarlanabilir yazılım kullanımına ilişkin değerlendirmeler, okul sonrası ortamlarda ve düşük performanslı öğrenciler için öğrenme kazanımlarını belgelemiştir. Bununla birlikte, yaygın olarak kullanılan tüm yazılım müdahaleleri, öğretmen liderliğindeki eğitime kıyasla olumlu etkilere dair güçlü kanıtlara sahip değildir. Amerika Birleşik Devletleri'nde 25 milyondan fazla öğrenci tarafından kullanılan bir yapay zeka öğrenme ve değerlendirme sistemi üzerine yapılan çalışmaların meta-analizi, sonuçları iyileştirmede geleneksel sınıf öğretiminden daha iyi olmadığını ortaya koymuştur.”
Başta dijital teknoloji olmak üzereş büyük teknolojik gelişmelerin dünyayı hızla dönüştürdüğü de vurgulanan çalışmada şöyle denildi:
“Bilgi ve iletişim teknolojisi (Information and Communication Technology ICT), 1920'lerde radyonun yaygınlaşmasından bu yana, 100 yıldır eğitimde uygulanıyor. Ancak, son 40 yılda dijital teknolojinin kullanımı, eğitimi dönüştürmek için en önemli potansiyele sahip. Bir eğitim teknolojisi endüstrisi ortaya çıktı ve sırasıyla eğitim içeriğinin geliştirilmesi ve dağıtımı, öğrenme yönetim sistemleri, dil uygulamaları, artırılmış ve sanal gerçeklik, kişiselleştirilmiş özel dersler ve testlere odaklandı. Son zamanlarda, yapay zeka yöntemlerindeki atılımlar eğitim teknolojisi araçlarının gücünü artırdı ve teknolojinin eğitimde insan etkileşiminin yerini bile alabileceği spekülasyonlarına yol açtı.”