19 Aralık 2025

Osman Şenkul - Vergi adaletinin yolunu 25 yüzyıl sonra yeniden açmalı

osman-senkul-vergi-adaletinin-yolunu-25-yuzyil-sonra-yeniden-acmali

Vergi adaletinin yolunu 25 yüzyıl sonra yeniden açmalı

Osman Şenkul

Antik Yunanistan'ın en güçtü devlet adamlarından sayılan Perikles MÖ 495 yılında doğdu ve MÖ 429 da öldü. Çocukluğunda, ünlü Yunan filozofları Anaksagoras, Damon ve Zenondan ders alarak, öğretmenleri tarafından iyi bir siyasetçi olarak yetiştirildi. Otuz yaşında siyasi hayata girdi. MÖ 461 yılındaki seçimlerde demokrat kanattan Arhon (hükümet başkanı) seçildi.

Perikles, MÖ 444 yılında Atina Devlet Başkanı olmasıyla, ülkede reformlar yaptı. Yeni yasalar çıkararak, vergi yükünü varsılların üzerine kaydıran yeni sistem oluşturdu. Atina'yı yeni baştan imar ettirdi ve birçok yeni sanat ve mimari yapıt ile donattı. Yunan halkının en ünlü bilginlerini Atina'ya topladı.

Halkın genel refahını yükseltmek için harekete geçen güçlü Perikles’in yönetimi ele alır almaz yaptığı büyük vergi reformu, temel olarak zenginlerden alınan vergilerin kat kat artırılmasına dayandırılıyordu. Toplanan vergilerle, Atina’ya ciddi yatırımlar yapılıyor, evsiz, barınaksız kimsenin kalmaması için büyük bir kampanya yürütülüyordu. Tarih kayıtlarına da geçtiği gibi, Perikles'in, halkın üzerindeki tüm vergileri varsılların üzerine kaydırıp, ekonomiyi güçlendirmesiyle, Attika bölgesi “Altın Çağ”ını yaşıyordu.

Perikles, bir tür ihracat yapan deniz tacirlerinin korsanlara büyük paralar kaptırdıklarını öğrenince, buna bir son vermek amacıyla güçlü donanmasının bir bölümünü de tacirlerin güvenliği için görevlendirdi; çünkü, tacirlerin gelirlerini korsanlara kaptırmak yerine Atina halkının hizmetine harcamak için vergiye dönüştürmek gerekiyordu. Tacir ne kadar çok kazanırsa, o kadar çok vergi toplayabilecekti.

Artık ticaret filoları yanlarında savaş gemileriyle yola çıkıyor, korsan bölgeleri geçilene kadar birlikte seyahat ettikten sonra, dönüş yolunda da yine buluşarak, hiçbir kayıp vermeden Attika’nın ünlü limanı Piraeus’a ulaşıyorlardı. Perikles’in, halkı tamamen vergilendirme dışında tutan ve tüm vergileri varsıllarda odaklayan politikaları, vergilendirmeyi de belirli alanlarda odaklayarak sistemik bir altyapı oluşturdu.

Buradan hareketle, Perikles devrinde;

  • Yol geçme veya toprak bastı parası,
  • Liman vergisi
  • İthalat ve ihracat vergisi,
  • Hür yurttaşlar ve köleler için baş vergisi,
  • Lisans ücretleri,
  • Servette artan oranlı emlak vergisi uygulamaya konuldu.

Perikles ayrıca, yerel üretimi korumak amacıyla, ithal edilen gıda ve başka ürünlerde de yüksek oranda vergi uyguladı. Hayvancılık yapan aileler kamu arazilerinde hayvanlarını otlatma bedeli olarak belli bir ücret ödemek zorundaydılar. Bununla birlikte, çiftçiler de ürünlerinin yarısını devlete vermeleri gerekiyordu. Bu vergilerin yanında, tuz, balık avlama, resmi belgeler, miras ve malların kiralanması ve satışlar üzerinden vergiler alınıyordu. Kısacası, yaşadığımız bu toprakların da belirli bölgelerine yayılmış olan Atina Krallığı’nın, günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce uyguladığı bu vergi sisteminin, ülkemizde özellikle de son dönemlerde ciddi bir biçimde tam tersine döndüğüne tanık oluyoruz.

Bu konuda Türkiye’deki durumu açık şekilde ortaya koyan en önemli belge, kamunun yıllık bütçesidir. Bu nedenle, öncelikle TBMM Genel Kurulu'na getirilen 2026 yılı bütçesinin ayrıntılarına bakmak fotoğrafı daha net görmemizi sağlayacaktır. Örneğin, TÜİK verilerindeki enflasyon oranının oldukça üzerinde olan TCMB faizinin de etkisiyle, devletin faiz giderleri 2026 yılında 2025’e göre 791,6 milyar lira artacak. Toplam faiz ödemeleri bir yılda yüzde 40,6 artışla 2,7 trilyon liraya ulaşacak. Böylece faiz ödemeleri toplam bütçenin yüzde 14,5’ine çıkacak. 2025 yılında bu oran yüzde 13,2 idi. Bütçede bir yılda faiz ödemeleri 1,3 puan arttı.

Daha da önemlisi, önümüzdeki yıl yine sermayeye “vergi affı” yapılacak olmasıdır; buna göre, bütçede 3 trilyon 597 milyar lira vergi gelirinden vazgeçilerek sermayeye yüzde 19 oranında vergi avantajı sağlanacak.

Tamamlamakta olduğumuz 2025 yılında çalışanlardan toplanan vergi yüzde 119,5 gerçekleşmeyle hedefleri dahi aştı. Şirketlerden toplanan vergide ise gerçekleşme yüzde 73,1'de kaldı. Ücretlerden öngörülenin 20 puan üzerinde vergi toplandı. Dolayısıyla, ücretli kesimden toplanan vergilerde yıllık artış yüzde 88.7’ye çıkarken, şirketlerden kesilen vergilerdeki artış yüzde 37.5 ile sınırlı kaldı. Dolayısıyla ücretli emekten alınan ağır vergi 2026 bütçesinde daha da arttı ve rakamlar, vergi yükünün bir kez daha emekçilerin sırtına bindirildiğini gösterdi.

2026 bütçesinde cari transferlerin payının yüzde 43.26’dan yüzde 39.93’e düşmesi, devletin bu alandaki harcamaları kıstığını veya başka kalemlere (faiz gibi) kaynak aktardığını ortaya koydu. Örneğin, resmi verilere göre 2023-2024 eğitim-öğretim döneminde okul dışında kalan çocuk sayısı bir önceki yıla göre yüzde 38 artarak 613 bine çıktı. MESEM’de ve açık öğretimde 3 yılda yüzde 40 artan öğrenci sayısı da dahil edildiğinde örgün eğitim dışında kalan çocuk sayısı 1,5 milyonu geçiyor. “Gelir vergisi tevkifatı” kalemi üzerinden ücretli emekten toplanan gelir vergisi, yılın ilk 11 ayında 2.35 trilyon TL’ye yükseldi. Aynı dönemde merkezi bütçenin faiz giderleri yüzde 55 artarak 1.94 trilyon TL’ye ulaştı. Buna karşın kadrolu kamu işçilerinin ücret, prim ve sosyal haklarını kapsayan “işçi” giderleri 2024’e kıyasla yalnızca yüzde 43 arttı. Memurlar için yapılan harcamalardaki artış ise yüzde 26’da kaldı.

En yaygın dolaylı vergi ola­rak neredeyse tüm mal ve hiz­metlere uygulanan “dahilde alınan KDV”de 2026 yılı brüt tahsilat hedefi 3 trilyon 539,2 milyar lira olurken, ticari, sa­nayi, tarımsal veya serbest meslek faaliyetleri yürüten mükellefler, ihracatçılar ve teşvik belgeli yatırım yapan­lara 1 trilyon 638,7 milyar li­ralık KDV iadesi sonrası bek­lenen net gelir 1 trilyon 900,5 milyar TL. 2026 yılında tüke­tilecek ithal ürünlerden bek­lenen KDV tahsilatının net tu­tarı ise 2 trilyon 92,8 milyar li­ra düzeyinde bulunuyor.

Kısacası, vergilerin ağırlığının tüm çalışanların sırtına bindirildiğini gösteren daha birçok resmi veriyi ortaya koymak mümkün; ancak, yalnızca bu kadarı dahi Perikles’ten yaklaşık 25 yüzyıl sonra aynı topraklarda çalışanların sırtına yüklenen ağır vergi ve diğer kesinti yüklerinin önemli bölümünün çalıştıranların sırtından aktarıldığını açıkça ortaya koyuyor. Dolayısıyla, her ne kadar bu denli uzun yıllar sonra da olsa, Perikles’in vergi sistemini geri çağırmanın yolu, Olimpos’a çıkıp Zeus’a danışmaktan değil, vergilerin ağırlığı sırtına yüklenmiş olanlara ulaşmaktan geçiyor.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.