05 Eylül 2025

Osman Şenkul - "Net hata noksan"a fazla “yaslanmak” dış kaynak bağımlısı ekonomide toparlanma umutlarını baskılıyor

osman-senkul-net-hata-noksana-fazla-yaslanmak-dis-kaynak-bagimlisi

"Net hata noksan"a fazla “yaslanmak” dış kaynak bağımlısı

ekonomide toparlanma umutlarını baskılıyor

Osman Şenkul

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) “Ödemeler Dengesi ve Uluslararası Yatırım Pozisyonu İstatistiklerinin Derlenmesinde Ortak Konular”¹ başlıklı bir analizindeki, “net hata ve noksan (net errors and omissions)” kalemine ilişkin değerlendirmede, “Net hata ve noksan terimi dönemden döneme dalgalanıyorsa, bu durum finansal hesap kalemleri veya büyük, ‘düzensiz’ cari hesap işlemleri gibi değişken kalemlerde zamanlama farklılıklarının kanıtı olabilir. Döviz kuru dalgalanmalarının yaşandığı dönemlerde ortaya çıkan büyük net hata ve noksanlar, hesapların derlenmesinde kullanılan para birimi dönüştürme yöntemlerinde sorunlar olduğunu gösterebilir. Bazı kalemlerin davranışında değişiklik olduğunda değişen net hata ve noksanlar, belirli işlem türlerinin yetersiz kapsandığını gösteren ilişkilerin kanıtı olabilir. Örneğin, ithalat artışıyla aynı zamana denk gelen pozitif net hata ve noksan kalemi, ticari kredi yükümlülüklerinin yetersiz kapsandığını gösterebilir” deniliyor.

Net hata ve noksan, gerçekte, bir ülkenin ödemeler dengesindeki,

-        ihracat + hizmet gelirleri + diğer gelirler – ithalat – hizmet giderleri – diğer giderlerden oluşan cari işlemler dengesi,

-        göçmen transferleri + üretilmeyen ve finansal olmayan varlıklardan oluşan sermaye hesabı,

-        doğrudan yatırımlar + portföy yatırımları + diğer yatırımlardan oluşan finans hesabı,

-        resmi döviz rezervlerindeki artış ya da azalışlar ve IMF’ye yapılan ödemeler ya da IMF’den alınan kredilerden oluşan rezerv varlıklar

dengelerinin toplamını sıfıra eşitleyen kalemdir.

 

Bu dört denge de artı veya eksi işaret taşıyabilir. Bilanço mantığı gereği bu dört dengenin toplamının sıfıra eşit olması gerekir. Ekonomist Mahfi Eğilmez’in tanımıyla; “Ne var ki çeşitli kayıt hataları veya eksiklikleri nedeniyle bu hesapların toplamı uygulamada sıfırdan büyük ya da küçük çıkar. Ödemeler dengesi, çift taraflı kayıt yöntemine göre tutulan muhasebe sistemine dayalı bir bilanço olduğu için tanım gereği dengede olması gerekmektedir.”

Bu nedenle dengeyi sağlayabilmek için ortaya çıkan fark ters işaretli olarak “net hata ve noksan” adı altında yazılır ve böylece ödemeler dengesi dengeye gelmiş olur. Bir başka deyişle, cari işlemler dengesi, sermaye hesabı, finans hesabı ve rezerv varlıkların toplamı “sıfır” olursa, ortada “hata” ya da “noksan” yok demektir. Ancak, bu denge sağlanmayıp, “artı fark” oluyorsa, hesaplara yansıyan ancak kaynağı bilinmeyen bir giriş var demektir. Eğer söz konusu toplam “eksi fark” oluşturuyorsa, bu kez de, hesaplara yansıyan ancak kaynagı bilinmeyen bir çıkış var demektir.

ABD merkezli TheGlobalEconomy.com verilerine göre, sıfırlandığı pek görünmeyen Türkiye'nin net hata ve noksan kalemi 2022 yılında dünyada en yüksek NHN değeri olan 23 milyar 737 milyon dolar düzeyine ulaştı. Bunun hemen ertesinde, bu gelişme tam tersine dönerek, 2023’te NHN değeri eksi 14 milyar 62 milyon dolara dönüştü. Bunun tanımlaması, neredeyse 24 milyar doları bulan kaynağı belirsiz girişler, ertesi yıl 14 milyar dolara ulaşan kaynağı belirsiz çıkışlara dönüştü. Dolayısıyla, yalnızca söz konusu iki yıllık dönem, toplam yaklaşık 40 milyar dolarlık kaynağı belirsiz giriş-çıkışın yaşandığını gösteriyor. Sonraki döneme ilişkin Dünya Bankası verileri de, 2023 yılında başlayan kaynağı belirsiz çıkışların, 2024 yılında da, 12 milyar 696 milyon dolar ile sürdüğünü gösteriyor. Merkez Bankası verileri de, söz konusu kaynağı belirsiz çıkışların 2025 Haziran sonunda yıllık bazda 15 milyar 422 milyon doları bulduğunu gösteriyor.

 

Ekonomistler bu gelişmelerin nedenlerini ve etkilerini kısaca şöyle değerlendiriyor:

  • Negatif NHN kalemi o dönemde cari, sermaye ve finans hesaplarıyla açıklanamayan kayıtsız döviz çıkışlarının yaşandığını gösterir.
  • Özellikle kriz veya belirsizlik dönemlerinde bu kalemde negatif değerlerin öne çıkması, ekonomik istikrarın zayıf olduğuna dair sinyaller taşır.
  • Türkiye özelinde, 2022’den itibaren görülen bu negatif sıçramalar, finansal kaygılar, güven bunalımı ve sermaye hareketlerindeki kayıt dışı aktiviteleri akla getirir.

 

Türkiye’de, özellikle Mart sonrasında yaşanan sert dalgalanmalar, ödemeler dengesi tablosunu oldukça sarstığı için, ortaya çıkan açığın kapanması için rezervler kullanıldığı biliniyor. Türkiye’de özellikle 2023 sonrası dönemde, Merkez Bankası sık sık rezerv biriktirme / swap yoluyla güçlendirme politikaları uygularken, NHN’den gelen pozitif girişler bu rezerv politikalarını destekledi. Türkiye’de son 10 yılda FDI genelde yıllık 8–10 milyar dolar civarında kalırken, 2022’deki gibi 24 milyar dolara ulaştı; bu, ekonominin uzun vadeli yatırım yerine “belirsiz ve kısa vadeli girişlerle” finanse edildiğini gösteriyor.

Bu kapsamda, hisse senedi, tahvil alım-satımı gibi girişleri gösteren portföy yatırımları, zaman zaman da sıcak para çıkışlarına dönüşebiliyor. Banka kredileri, mevduatlar, ticari krediler gibi kalemler de, bankaların dış borç çevrimi ve şirketlerin yurtdışı mevduat hareketleri gibi girişleri tanımlıyor. Merkez Bankası rezervlerini doğrudan etkileyen pozitif NHN, rezerv kaybını azaltır, negatif NHN rezerv baskısını artırır. NHN’nin doğrudan yatırımlardan yüksek olması ise, uzun vadeli yatırım yerine kısa vadeli/ belirsiz kaynaklara bağımlılığı gösterir. Özellikle portföy yatırımları kaynaklı çıkışların olduğu dönemlerde NHN “dengeleyici rol” üstlenir.

Dolayısıyla, Türkiye’nin son yıllarda NHN kalemine oldukça fazla “yaslanması”, rezerv yönetiminde kırılganlığı ve finansman kalitesinde düşüşü gösteriyor. Bir başka deyişle, resmi ve kalıcı sermaye girişleri yerine, giderek artan “belirsiz döviz akışları” giderek artan cari açığı ve hızla bozulan rezerv dengesini toparlayan temel varlık kalemine dönüşmüş durumda. Bu durum da, uzun zamandır dış kaynak bağımlısı olan Türkiye ekonomisinin toparlanmasına ilişkin umutları sürekli baskılıyor; çünkü, ekonomistlerin de vurguladıkları gibi; NHN kalıcı bir finansman kaynağı değildir, bu nedenle de 2025’te rezerv politikaları açısından, doğrudan yatırım ve borç çevrimini güçlendirmek olmalıdır.

Ancak, günümüzde ısrarlı bir şekilde yürütülen yüksek faiz politikaları, doğrudan yatırımları teşvik etmek bir yana, var olan yatırımların çöküşünü, fırsat bulabilenlerin de Türkiye’yi terk ederek, ayakta kalabilecekleri ülkelere göç etmelerinin önünü açıyor. Döviz kurlarını frenlemek amacıyla inildiği söylenen bu yüksek faiz kuyusu, giderek kavurucu bir durum alan döviz rezervi kuraklığı nedeniyle, ABD Başkanı Donald Trump’ın ağır gümrük tarifelerinin etkisiyle tüm dünyada yerinde sayan, hatta euro, sterlin gibi önemli para birimleri karşısında gerileyen dolar 40 lirayı çoktan aştığı gibi, hızla tırmanışını sürdürüyor.

Kısacası, TCMB'nin verilerini ayrıntılarıyla incelediğimizde; Ocak ayında rezervlerin toparlanmaya başladığını görüyoruz. Bu dönemde NHN kalemi eksi düzeylerde seyrediyor. Ancak, Mart ayına geldiğimizde, hepimizin de yakından bildiği gibi, özellikle 19 Mart ertesi rezervler sert şekilde geriliyor; ve elbette NHN kalemi bu süreçte rezerv kullanımını destekleyen bir etki yapıyor. Ardından, Nisan'da ve özellikle de Mayıs'ta, NHN’da pozitif seyrin başlaması ve Mayıs’taki güçlü rezerv artışı, rezerv baskısının hafiflediğini gösteriyor; bir başka deyişle, ucuzlayan Türkiye varlıklarına kaynak akışı artıyor.

Bu akışları, artan işsizliğe karşın görmemizin nedeni de burada netleşiyor. Veriler, rezervlerin nominal olarak eski seviyelere döndüğünü, net rezervlerde de toparlanma olduğunu gösteriyor. Kısacası, NHN kalemindeki olumsuz gelişmeler (özellikle Mart çıkışı) rezerv kullanımını artırdı ve Merkez Bankası’nın rezerv tamponunu eritti. Ardından, Mayıs’taki NHN kaleminin pozitifleşmesi ve rezerv artışı, rezerv politikasında bir kere daha esneklik kazanılabileceğinin sinyalini verdi. Çeyrek bazda görülen reel rezerv artışı, NHN kaleminin de desteğiyle toparlanmayı gösterse de, NHN kalemi, bir başka deyişle, ülkeye kaynağı belirsiz giriş çıkışların artmasıyla, görünüşteki toparlanma sürecinin kaynaklarının da belirsizliğini ortaya koyuyor.

Tüm bunları yan yana koyup, üzerine çıkıp, elimizi gözlerimizin üzerine siper edip, ileriye, daha uzak geleceğe baktığımızda, çevremizdeki yangınların dumanlarından ve susuz topraklardan yükselen kuru hava dalgasındaki belli-belirsiz hayaletlerden başka bir şey görmek giderek olanaksızlaşıyor.

 

¹https://www.imf.org/external/pubs/ft/bop/2014/pdf/BPM6_08.pdf

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.