28 Kasım 2025

Müge Okur - COP31 ev sahibi Türkiye'ye çağrı: İklim değişikliğiyle mücadele için kararlı adımlar atılmalı

muge-okur-cop31-ev-sahibi-turkiyeye-cagri-iklim-degisikligiyle-mucadele

COP31 ev sahibi Türkiye'ye çağrı:

İklim değişikliğiyle mücadele için kararlı adımlar atılmalı

 

Küresel düzeyde itkin iki önemli uluslararası sivil toplum kuruluşu, Greenpeace ve Uluslararası Af Örgütü, gelecek yıl BM İklim Değişikliği 31. Taraflar Konferansı’na (COP31) ev sahibi yapacak olan Türkiye'ye, "İklim değişikliğiyle mücadele için kararlı adımlar atmalı" ve "Türkiye’nin iklim politikaları için bir dönüm noktası olmalı" çağrıları yaptı.

Uluslararası Af Örgütü, COP31’e ev sahipliği yapacak olan Türkiye’ye, uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak iklim değişikliğiyle mücadele etmek için kararlı ve şeffaf adımlar atma çağrısı yaparken, Greenpeace de yaptığı açıklamada, "COP31, Türkiye’nin iklim politikaları için bir dönüm noktası olabilir. Greenpeace olarak COP31’in Türkiye’de sadece bir toplantı olmaktan öteye geçmesini ve gerçek bir değişimin başlangıcı olmasını istiyoruz" talebini duyurdu.

Uluslararası Af Örgütü İklim Adaleti Program Direktörü Marta Schaaf, Taraflar Konferansı’na (COP31) Türkiye’nin ev sahipliği yapacağına ilişkin şu açıklamayı yaptı:

“Türkiye, gelecek yıl BM iklim zirvesinin yeni kararlaştırılan ev sahibi olarak, bu yıl açıklanan Uluslararası Adalet Divanı’nın Tavsiye Görüşü’nün de doğruladığı üzere, uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak iklim değişiyle mücadele etmek için kararlı ve şeffaf adımlar atmalı. Bu yalnızca, küresel ısınmayı 1,5ºC’nin altında tutmaya yönelik kolektif hedef doğrultusunda sera gazı emisyon azaltım hedeflerini belirlemeyi ve uygulamayı değil, tüm sektörler genelinde insan haklarını koruyan ve hiç kimsenin geride bırakılmamasını sağlayan adil ve insan haklarına uyumlu bir geçiş yoluyla fosil yakıtlardan tam, hızlı, adil ve finanse edilen bir şekilde çıkmayı da gerektiriyor.

“Türkiye aynı zamanda çevre odaklı insan hakları savunucularının çalışmalarına saygı göstermeli, bu çalışmaları korumalı ve kolaylaştırmalı; COP31 öncesinde, sırasında ve sonrasında iklim adaletini savunanların iklim politikalarının şekillendirilmesine özgürce katılabilmeleri için ifade özgürlüğü ve barışçıl protesto haklarını güvence altına almalı.”

Greenpeace açıklamasında da, “İklim değişikliği, gezegenimizin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri. Bu mücadelenin önemli duraklarından biri de her yıl düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansları, yani bilinen adıyla COP’lar (Conference of the Parties)” denildi ve 2026 yılında gerçekleşecek 31. Taraflar Toplantısı’na (COP31) Türkiye’nin ev sahipliği yapacağı vurgulandı ve eklendi:

“COP (Conference of the Parties), yani Taraflar Konferansı, Birleşmiş Milletler’in 1992 yılında kabul ettiği İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi uyarınca her yıl düzenlenen küresel bir iklim zirvesi. Bu toplantıların amacı, dünyanın neredeyse tüm ülkelerini bir araya getirerek iklim krizine karşı ortak çözümler geliştirmek.”

Greenpeace açıklamasında, Türkiye’nin 2026’da COP31’e ev sahipliği yapacak olmasının, hem büyük bir fırsat hem de önemli sorumlulukları beraberinde getirdiği vurgulandı ve şöyle denildi:

“Zirvenin gündemi COP30’da alınan kararlara da bağlı olarak yapılan görüşmeler sonrasında belli olacak. Ancak COP31’in muhtemel gündemi içerisinde şunlar bekleniyor:

Küresel Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması:

Ülkelerin bu yıl sundukları Ulusal Katkı Beyanları’nın (NDC) güçlendirilmesi ve daha iddialı hedefler belirlenmesi.

İklim Finansmanı:

Gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum çabalarını desteklemek için finansman mekanizmalarının güçlendirilmesi ve uygulanması.

 

Uyum ve Dayanıklılık:

İklim değişikliğinin kuraklık, sel, aşırı hava olayları gibi etkileriyle başa çıkmak için uyum stratejileri ve altyapı projeleri ve bunların finansmanı.

 

Kayıp ve Hasar Fonu:

Özellikle iklim değişikliğinin etkilerinden en çok zarar gören ancak tarihi sorumluluğu en az olan ülkeler için “kayıp ve hasar” mekanizmalarının etkin bir şekilde işler hale getirilmesi.

 

Adil Geçiş:

Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinde işçilerin, toplulukların ve ekonomilerin desteklenmesi, kimsenin geride bırakılmaması için politikaların geliştirilmesi.

 

COP31’e ev sahipliği yapmanın bir dizi fırsatı da beraberinde getirdiği belirtilen Greenpeace açıklamasında, “Türkiye, iklim diplomasisinde aktif bir rol oynayarak küresel iklim eylemine öncülük etme fırsatına sahip olabilir. Zirve, Türkiye’nin kendi iklim hedeflerini yükseltmesi, yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırması ve yeşil ekonomiye geçişi teşvik etmesi için güçlü bir ivme sağlayabilir” denildi ve şu bilgiler verildi:

“İklim değişikliğiyle mücadele için gerekli olan teknoloji ve finansmana erişim konusunda yeni kapılar açılabilir. Sivil toplum kuruluşları için iklim gündemini daha geniş kitlelere ulaştırma ve politika yapım süreçlerine etki etme açısından önemli bir platform olabilir.

“Ancak diğer yandan, COP31’e ev sahipliği yapmanın iklim ve enerji politikaları ve daralan sivil alan nedeniyle beraberinde getirdiği cevaplanması gereken sorular da olacak. Türkiye’nin 2035 iklim hedefi sera gazı salımlarının artışını öngörüyor, fosil yakıtlardan bir çıkış taahhüdü vermiyor.

“Bunun yanında Enerji Bakanlığı tarafından birkaç ay önce yeni ve eski kömürlü termik santraller için alım garantisi ve teşvikler ile ilgili açıklama yapıldı. Bu gelişmeler küresel 1.5°C hedefi ve Türkiye’nin 2053 net-sıfır hedefi ile uyuşmuyor. COP’lar iklim müzakereleri yanında büyük bir sivil toplum eylemliliğinin de olduğu zirveler.

“Türkiye’de gün geçtikçe daralan sivil alan göz önünde bulundurulduğunda, zirve öncesinde, sırasında ve sonrasında sivil toplum ile  hak savunucularının taleplerini dillendirdikleri eylem ve çalışmaları yapmaları için güvenli, açık ve katılımcı bir ortam sağlanıp sağlanmayacağı da bir soru olarak ortaya çıkıyor.”

Greenpeace açıklamasında, “Gezegen on yıllardır verdiği uyarıyı her yıl daha yüksek perdeden yenilerken COP31, Türkiye’nin iklim politikaları için bir dönüm noktası olabilir. Greenpeace olarak COP31’in Türkiye’de sadece bir toplantı olmaktan öteye geçmesini ve gerçek bir değişimin başlangıcı olmasını istiyoruz” denildi ve şu talepler sıralandı:

1.5°C Hedefiyle Uyumlu, Güçlü Bir NDC:

Türkiye, iddialı bir iklim hedefiyle emisyonlarını bugünden itibaren azaltmayı taahhüt etmeli.

Kömürden Adil Çıkış:

Yeni kömür yatırımlarını sonlandırarak adil dönüşüm ilkelerine dayalı bir kömürden çıkış stratejisi hazırlamalı.

 

Adil Yenilenebilir Enerji Yatırımları:

Yenilenebilir enerji yatırımları doğa ve toplumsal adaletle uyumlu biçimde yapılmalı; enerji tasarrufu ile verimliliğini artırılmalı.

 

Güçlü Adaptasyon Politikaları:

İklim değişikliğinin etkilerine karşı uyumu ve dayanıklılığı artıracak adaptasyon politikaları güçlendirilmeli ve uygulamaları hızlıca hayata geçirilmeli.

 

Güçlü Bir Sivil Toplum Katılımı:

Demokratik bir hukuk devleti olarak iklim politikaları dahil olmak üzere tüm politika alanlarının katılımcılık ve şeffaflık zeminlerinde şekillenmesi sağlanmalı.

 

İlk COP, 1995 yılında Almanya’nın Berlin kentinde yapıldı. O günden bu yana her yıl farklı bir ülkede toplanan COP zirveleri, devletlerin sera gazı emisyonlarını azaltma, iklim finansmanını artırma ve iklim adaletini sağlama konularında müzakere yürüttüğü en önemli uluslararası platform oldu.

1997’de Kyoto Protokolü ve 2015’te Paris Anlaşması gibi dönüm noktası sayılan kararlar da bu süreçlerin sonucunda ortaya çıktı. COP toplantıları bugün hâlâ, ülkelerin iklim hedeflerini güncellediği, bilimsel veriler ışığında yeni taahhütlerde bulunduğu ve gezegenin geleceğini şekillendiren en büyük diplomatik buluşma olma özelliğini koruyor.

 

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.