24 Ekim 2025

Levent Gürses - Yoksulluk zirve yaparken, milyarlarca liralık vergi gelirinden feragat ediliyor

levent-gurses-yoksulluk-zirve-yaparken-milyarlarca-liralik-vergi-gelirinden-feragat-ediliyor

Yoksulluk zirve yaparken, milyarlarca liralık vergi gelirinden feragat ediliyor

Levent Gürses

Yoksullukla ilgili inanılmaz verilere rağmen ve iktidarın vergi gelirlerini sosyal politikalarla geniş halk kesimleri için harcaması gerekirken; çok yüklü miktarlarda gelirden sermaye kesimi lehine feragat ettiği ortaya çıktı.

17 Ekim Uluslararası Yoksulluğun Ortadan Kaldırılması Günü’ydü. Ya da Dünya Yoksulluk Günü...

Derin Yoksulluk Ağı ve Birleşmiş Milletler (BM), Türkiye'de ve dünyada yoksulluğun geldiği durumu ortaya koydu. Derin Yoksulluk Ağı kurucusu Hacer Foggo, yoksulluğun artık yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve insani bir sorun haline geldiğini vurguladı. Hazırladıkları raporu paylaşan Derin Yoksulluk Ağı 108 hane ile yaptıkları görüşmelerden çıkan sonuçları paylaştı.

Derin Yoksulluk Ağı’nın paylaştığı veriler şöyle:

  • 97 hane gıda güvencesizliği yaşıyor.
  • 93 hane çocuklarının okul masraflarını karşılamakta zorlanıyor.
  • 71 hane son iki yılda en az bir kez elektrik, su veya doğalgaz kesintisi yaşamış.
  • 84 hane evsizlik korkusu yaşıyor.
  • 51 hane kirasını ödeyemediği için birden fazla ev değiştirmiş.
  • 93 hane sağlık giderlerini karşılayamıyor.
  • 22 çocuk örgün eğitimi bırakmış; bu çocukların 15 yaş üstü olanları çalışmaya başlamış.
  • 91 hane çocuklarına her sabah beslenme koymakta zorlanıyor. 16'sı ise haftanın hiçbir gününde beslenme koyamıyor.

 

Birleşmiş Milletler 33 yılda bir ilerleme sağlayamadı

Birleşmiş Milletler, 22 Aralık 1992'de aldığı kararla 17 Ekim'i Dünya Yoksullukla Mücadele Günü ilan etti. "Yoksulluğa karşı farkındalığı artırarak politika değişikliği sağlama" iddiasında geçen 33 yılda küresel olarak gelir adaleti piramidinin en altındaki kesimler yoksulluk batağından çıkamadı. BM verileri de 2019'dan bu yana yoksulluğun ortadan kaldırılması için hiçbir ilerleme kaydedilmediğini itiraf etti.

BM, Yoksulluk Günü'nün 2025 temasını; "Ailelere saygı ve etkili destek sağlayarak toplumsal ve kurumsal kötü muameleye son vermek" olarak açıkladı.

BM, yoksulluğun sona erdirilmesinin yalnızca gelirle değil, onur, adalet ve aidiyetle ilgili olduğunu vurguluyor. Bu yılın temasında, yardım amaçlı yerlerde sıklıkla damgalanma ve cezalandırıcı uygulamalarla karşı karşıya yoksul ailelere; saygı ve etkili destek sağlayarak sosyal ve kurumsal kötü muameleye son vermeye odaklanılıyor.

700 milyon aşırı yoksul günlük 2,15 dolardan az gelirle geçiniyor

Yoksulluk verilerine göre, dünya çapında 700 milyon aşırı yoksul, kişi başına günlük 2,15 dolardan daha az bir gelirle geçinmek zorunda. Tüm dünyada 1 milyar insan, günde 2,15 dolar ile 3,65 dolar gelir ile geçim mücadelesi veriyor.

Tüm dünyada nüfusun yaklaşık yarısına denk gelen 3,5 milyar kişi günlük 6,85 doların altında gelirle yaşıyor.

1,1 milyar insan sağlık ve eğitim hizmetlerine erişemiyor

Yaklaşık 1,1 milyar insan, sağlık, eğitim ve yaşam standartlarında örtüşen yoksunluklar yaşayarak akut çok boyutlu yoksullukla karşı karşıya; ülkeler içindeki uçurumlar, ülkeler arasındaki uçurumları aşabiliyor.

İklim şokları en çok yoksulları etkiliyor: Dünyanın en yoksul yarısı emisyonların küçük bir kısmına katkıda bulunurken, iklim kaynaklı tehlikelerden kaynaklanan gelir kayıplarının büyük bir kısmını üstleniyor.

Çatışmalar yoksulluğu derinleştiriyor: Kırılgan ve çatışmalardan etkilenen ortamlarda yaşayan aşırı yoksulluk içindeki insanların oranı keskin bir şekilde arttı ve geniş nüfus kesimleri düzenli olarak şiddet ve istikrarsızlığa maruz kalıyor.

En yoksul ülkeler Sahraaltın Afrikası’nda

Sahraaltı Afrika ülkeleri en yoksullar kabul ediliyor. İnsanlarının neredeyse ücretsiz işgücü olarak kullanıldığı, Batı'nın savaş ve çatışmalar için teşvik ettiği ve doğal kaynaklarını kendi zenginlikleri için sömürdüğü bu ülkelerde milyonlar, açlık ve yoksulluk içinde yaşıyor.

Güney Sudan, Yemen, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Malavi, Madagaskar, Sudan, Mozambik, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Nijer IMF'ye göre en yoksul ülkeler.

Türkiye gelir adaletsizliğinde öne çıkıyor.

Türkiye, düşük-orta gelirli ülkeler sınıfına girse de gelir adaletsizliğini ölçen Gini katsayısı sıralamasında dünyada eşitsizlikte başı çekiyor. Eşitsizlikte Avrupa birincisi olan Türkiye’de artan GSYH'den de zengin kesimler faydalanıyor. Nüfusun yüzde 60'ı kişi başına düşen gelirin altında yıllık gelirle hayatta kalıyor.

Türkiye'de gelir ve servet dağılımı verileri ise, adaletsizliği bir kez daha gözler önüne serdi.

  • En zengin %20’lik kesim, toplam gelirin %48,1’ini alıyor.
  • En zengin %1’lik kesim, toplam servetin %42,04’üne sahip.
  • En zengin %5’lik kesim, toplam servetin %59,2’sini kontrol ediyor.
  • En zengin %10’luk kesim, toplam servetin %69,8’ine sahip.
  • En yoksul %20’lik kesim, toplam gelirin sadece %6,3’ünü elde ediyor.

Alım gücünü eriten enflasyonda Arjantin’e geçildik, G-20 ve OECD’De lideriz

Alım gücünü hızla eriten enflasyonda Eylül enflasyonu ile birlikte Arjantin'i geride bırakarak, hem G20 içinde hem 38 üyeli OECD içinde enflasyon birincisi oldu.

Yüksek enflasyon ile alım gücü daralırken kemer sıkma politikaları ile yoksulluk perçinlendi. Borca mecbur edilenler de yüksek faizle daha da zararlı hale getirildi. Üst gelir grupları ise hem baskılanan döviz-yüksek faiz ikilisinin yarattığı kâr ortamı, hem de paranın işletilmesi ile servetlerine servet kattı. AKP iktidarı ile büyüyen, kamu ihaleleri ve devlet teşvikleri ile beslenen sermayedarlar, krizlerde sadece "kârdan zarar" etti.

Lüks araç satışları rekor kırıyor

Milyonlarca hane için beslenebilmek dahi lüks hale getirilirken gelir adaletsizliğinin en büyük göstergesi lüks araç satışları rekor kırıyor. Ocak-eylül döneminde 5 bin 13 ultra lüks araç satıldı. Aynı dönemde lüks araç satışı 24 bin 791 adet oldu. 9 ayda yaklaşık 30 bin lüks araç satıldı.

Buna karşılık eriyen asgari ücret güncel Eylül ayı yoksulluk sınırının yalnızca yüzde 24,3’ünü karşılıyor. Açlık sınırında da karşılama oranı yüzde 79'da kalıyor.

İstanbulluların yarısı geçinemiyor, kart borcunu ödeyemeyenler yüzde 40

İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) Eylül 2025 verilerine göre İstanbulluların yarısı geçinmekte zorlanıyor, kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin oranı yüzde 40’a ulaştı.

Katılımcıların yüzde 49,5’i hanesinde yeterli gıdaya ulaşamama endişesi yaşadı. “Sıklıkla endişe duydum” diyenlerin oranı da yüzde 17,9’a çıktı. İPA her ay yayımladığı İstanbul Barometresi araştırmasının Eylül 2025 sayısı, hanehalkı gelirlerinin hızla eridiğini, borç yükünün arttığını ve ekonomik umutsuzluğun derinleştiğini gösterdi.

Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 40’ı kredi kartı borcunun yalnızca asgarisini ödeyebildi. Tüm borcunu ödeyebilenlerin oranı bir ayda yüzde 47,6’dan yüzde 40,6’ya düştü. Alt gelir grubundaki katılımcıların yüzde 11,3’ü hiçbir ödeme yapamadığını bildirdi. Katılımcıların yüzde 53,9’u “geçinmekte zorlandığını”, yüzde 31,4’ü ise artık temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını söyledi.

Krizin darboğaza soktuğu kesimler borca yöneldi

BDDK'nın yayımladığı haftalık bültene göre, tüketici kredilerinin tutarı, 2 trilyon 618 milyar liraya çıktı. Bu tutarın 1 trilyon 937 milyar 622 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu. Bireysel kredi kartı borçları da 2 trilyon 545 milyar 669 milyon liraya çıktı.

Bankacılık sektöründe takipteki alacaklar, 10 Ekim itibarıyla önceki haftaya göre 4 milyar 653 milyon lira artışla 508 milyar 611 milyon liraya çıktı. Takipteki alacakların 376 milyar 201 milyon lirasına özel karşılık ayrıldı.

Sanayide 173 bin kişi işini kaybetti

Diğer yandan, ekonomik kriz büyüyüp istihdam hacmi daraldıkça işsizlik de hızla yaygınlaşıyor. Ülkede 12 milyon 190 bin kişi işsizken toplu işten çıkarmalar da adeta ‘rutin uygulama’ haline geliyor. Sanayide istihdam kaybı 173 bin, tekstilde ise 122 bin kişiyle ifade ediliyor.

Yoksullaşmaya rağmen, indirimi ve istisna ile 3,6 trilyon lira vergi alınmayacak

Tüm bu yoksullaşmaya rağmen ve gelirlerin bu kesimin güçlendirilmesine aktarılması gerekirken Meclis'e sunulan 2026 bütçe teklifinde çok çarpıcı bir rakam var. Birgün gazetesinden Havva Gümüşkaya'nın haberine göre, hükümet, 2026 bütçesinde 2 trilyon 713 milyar liralık açık beklerken “vergi indirimi, muafiyeti ve istisnası” adı altında bu kesimden 3 trilyon 597 milyar lira vergi almayacağını ilan etti.

Vazgeçilen vergilerin 1 trilyon 728 milyar 924 milyon lirasını gelir vergisi oluşturdu. Bu kalemin içerisinde ücretlerin asgari ücret kadar kısmının vergiden muaf tutulması da yer aldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bu kaleme dikkati çekmeye çalışarak “2026 yılında çalışanların gelirlerine 1 trilyon 92 milyar lira katkı sağlıyoruz” dedi.

Kurumlar vergisi muafiyeti 768 milyar lira

Sadece iş dünyasına sağlanan kurumlar vergisi muafiyeti 768 milyar 68 milyon lira, KDV istisnaları 728 milyar 590 milyon lira, ÖTV istisnaları 91 milyar 717 milyon lira ve diğer muafiyetler 279 milyar 805 milyon lirayı buluyor.

2026 yılı için bütçe giderleri 18 trilyon 929 milyar lira, bütçe gelirleri de 16 trilyon 216 milyar lira olarak öngörüldü. Bütçe açığının ise 2 trilyon 713 milyar lira, vergi gelirlerinin 15 trilyon 631 milyar lira olması hedefleniyor.

“768 milyarlık vergi affı yaklaşık 4 milyon emeklinin yıllık maaşı”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, hükümetin vergi politikalarını ve sosyal güvenlik düzenlemelerini eleştirdi.

Gamze Taşcıer, "İktidar, sosyal güvenlik dengesini korumak yerine emekçiden tasarruf edip güvencesizliği büyütecek işler yapıyor. Milyonlarca yurttaşın emeklilik hakkına erişimini zorlaştırarak, sisteme 200 milyar liralık gelir yaratacaklarmış. Oysa önümüzdeki bütçe döneminde 3,5 trilyon lira vergi alacağından vazgeçen de AKP iktidarı. Bir yandan 2026 bütçesinin yüzde 1’ine denk gelen bir kaynak için sineği sıkıp yağını çıkarmaya çalışıyorlar diğer yandan hedefledikleri gelirin 18 katından fazla vergi alacağını affediyorlar. AKP iktidarı önümüzdeki yıl şirketlere 768 milyarlık vergi affı getirecek. Bu yaklaşık 4 milyon emeklinin bir yıllık toplam maaşına denk geliyor. Bunu resmen işverene hediye ettiler” dedi.

“Vatandaştan toplanan vergi yeniden faize, borca, rant ekonomisine aktarılıyor”

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç ise, 2026 yılı bütçesine ilişkin, “2025’te her 100 liralık verginin 18 lirası faize gitti, 2026’da da faiz yükü azalmıyor, aksine büyüyor” dedi ve Kurumlar Vergisi'ndeki düşüşe dikkati çekerek “bütçenin halktan yana değil, sermayeden yana” olduğunu söyledi.

Genç, "Ama rakamlar başka bir gerçeği söylüyor: 2025’te her 100 liralık verginin 18 lirası faize gitti. 2026 bütçesinde bu yükün azalacağı söyleniyor ama gerçek tam tersi. Faiz ödemeleri 2 trilyon 742 milyar liraya çıkıyor yani faiz yükü azalmıyor, aksine büyüyor. Hazine, vatandaştan topladığı vergiyi yeniden faize, borca, rant ekonomisine aktarıyor” dedi.

“Büyük şirketlerin ödediği vergi bir yılda yüzde 90 azaldı”

Kurumlar Vergisinin geçen yılın aynı ayına göre yüzde 90 azaldığını belirten Genç, "Bir başka çarpıcı tablo da vergi adaletinde. 2024 Eylül ayında 171 milyar lira olan Kurumlar Vergisi tahsilatı, 2025 Eylül’ünde sadece 16 milyar liraya düştü. Yani büyük şirketlerin ödediği vergi bir yılda yüzde 90 azaldı. Ama 2026 için bu kalemden 1,6 trilyon lira gelir bekliyoruz diyorlar. Bu, gerçekle ilgisi olmayan bir iyimserlik değil, açık bir göz boyamadır. Kurumlar Vergisi düşerken Gelir Vergisi yüzde 91 arttı. Yani yük, şirketlerden alınıp emekçiye, memura, küçük esnafa ve vatandaşlara yıkıldı. Bu tablo, Türkiye’de vergi adaletinin tamamen bozulduğunu gösteriyor. Üstelik 2026 bütçesi de aynı anlayışı sürdürüyor. Kaynak yine üretim yerine tüketimi, yatırım yerine faize gidiyor” diye konuştu

Merkez Bankası, yükselen enflasyona dikkat çekti, faizi 100 baz puan düşürdü

Merkez Bankası, ekim ayı politika faizini beklentiler doğrultusunda yüzde 39,5'e indirdi. Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 100 baz puan indirerek yüzde 39,5'e çekti. Yılsonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise, yüzde 37,5 oldu.

PPK metninde, son döneme ait verilerin dezenflasyon sürecinin yavaşladığına işaret ettiği kaydedildi. Enflasyonun ana eğilimi eylül ayında yükseldiği ifade edilen metinde, "Son döneme ait veriler talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğuna ancak dezenflasyon sürecinin yavaşladığına işaret etmektedir" ifadelerine yer verildi.

Açıklamada ayrıca, enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı kaydedildi.

PPK kararında şu ifadeler yer aldı: 

"Başta gıda olmak üzere son dönem fiyat gelişmelerinin enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları kanalıyla dezenflasyon süreci üzerinde oluşturduğu riskler belirginleşmiştir.

Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları; enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak ara hedeflerle uyumlu biçimde dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyecektir. Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilmektedir. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.”

Enflasyon cephesi: Şimşek de dahil yılsonu tahminleri yükseltiliyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu yıl enflasyonda beklenenden daha yüksek rakamlarla karşılaşılabileceğini söyledi. G20, IMF ve Dünya Bankası toplantılarına katılmak üzere Washington'da bulunan Şimşek, Uluslararası Finans Enstitüsünün (IIF) Yıllık Üye Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Enflasyonda bu yıl programımıza kıyasla beklenenden biraz daha yüksek rakamlarla karşılaşabiliriz ancak bununla baş edebileceğimizi düşünüyorum. Genel anlamda, dezenflasyon sürecinin devamı için tüm koşulların uygun olduğunu söyleyebilirim" dedi. Şimşek, bu yılı yüzde 30 enflasyon oranıyla kapatacaklarını düşündüklerini belirtti.

Diğer yandan yatırım bankası JP Morgan, 2025 yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 31,5’ten yüzde 32’ye yükseltti. Banka, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin referans faiz oranları ve fiyat baskıları açısından yukarı yönlü risk oluşturduğu uyarısında bulundu.

Gıda enflasyonunun en önemli sebebi olan tarımsal girdi endeksinde artış sürüyor. TÜİK, ağustos ayı verilerine göre gıda enflasyonunun en önemli sebeplerinden olan tarımsal girdi fiyat endeksi yıllık yüzde 34,09, aylık yüzde 1,30 arttı.

TVF: En büyük holdingiz, Vakıfbank'ı satabiliriz

Türkiye Varlık Fonu (TVF) Genel Müdürü Arda Ermut ve ve Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Kayacık ekonomi gazetecileriyle bir araya geldi. Ermut, TVF, dünyadaki varlık fonları arasında ilk 10’a girdiklerini ve 34 şirket, iki lisans, 46 taşınmaz ile Türkiye’nin en büyük holdingi olduklarını ifade etti.

TVF’nin yüzde 73.3 oranında hisseye sahip olduğu Vakıfbank ile ilgili yurtdışı satışı iddialarını da yanıtlayan Ermut şöyle konuştu: “Henüz bize satış yapmak nasip olmadı. Sadece Vakıfbank’ta doğru talep gelince fırsat doğdu. Bu da çok yanlış yansıtıldı. Talep yabancı yatırımcıdan gelince değerlendirdik, yüzde 1.53 oranındaki hissemizi sattık. Ciddi talep geldi. Devamı gelir mi, stratejik olarak bakılır, izin verildiğinde elbette değerlendirmek isteriz” yorumunu yaptı.

Ermut ‘Başka satışlar olur mu’ sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Doğru zaman geldiğinde adım atacak marjımız var. Bu Türk Telekom’da da olabilir. Orada yatırım yaptık, meyveleri toplama zamanı. Satış planlarımız da var halka arz planlarımız da. Milyar dolarlık halka arzlar olacaktır. Vakıfbank gibi işlemlere algının artacağına inanıyoruz.”

2026'da günde ortalama 42 milyar 740 milyon lira vergi toplanacak

2026 yılında 15,6 trilyon lira vergi toplanacak. Bu da günde ortalama 42 milyar 740 milyon lirayı bulacak. Vergi gelirlerinin büyük payını ise market rafından, faturadan, yakıttan, sigaradan, otomobilden alınan dolaylı vergiler oluşturacak. Ancak bu devasa yük bile bütçe açığını kapatmaya yetmeyecek Hazine yine trilyonlarca lira açık verecek.

Ekonomi yönetimi tarafından vergi ile ilgili yapılan her açıklamada dolaylı vergilerin azaltılacağı iddia edilirken 2026 bütçe teklifi, halkın üzerindeki vergi yükünün değişmeyeceğini ortaya koydu.

2025 yılına göre yüzde 29,9 oranında bir artış tahmin edilen ÖTV gelirlerinin 2026 yılında 2 trilyon 549 milyar 288 milyon liraya ulaşması bekleniyor.

ÖTV gelirleri içerisindeki en büyük payı ise motorlu taşıtlardan alınan vergiler oluşturacak:

• Petrol ve Doğalgaz Ürünleri: 662 milyar 134 milyon

• Motorlu Taşıt Araçları: 959 milyar 984 milyon

• Alkollü İçkiler: 191 milyar 615 milyon

• Tütün Mamülleri: 563 milyar 2 milyon

• Kolalı Gazozlar: 23 milyar 546 milyon

• Dayanıklı Tüketim ve Diğer Mallar: 149 milyar 4 milyon

Dahilde alınan KDV, 2025’e göre yüzde 30,6 oranında artırılırken ithalde alınan KDV yüzde 25,6 oranında artırıldı. 2026 yılında toplamda 5,6 trilyon lirayı aşkın KDV, halkın her alışverişinden, faturasından, ekmeğinden kesilecek.

• Dahilde Alınan KDV: 3 trilyon 539 milyar TL

• İthalde Alınan KDV: 2 trilyon 96 milyar TL

36 maddelik torba yaza teklifi emekliliği daha da zorlaştıracak

AKP milletvekillerince TBMM’ye sunulan 36 maddelik torba kanun teklifi, toplumun geniş kesimlerini yakından ilgilendiren vergi, sosyal güvenlik ve harç düzenlemeleri içeriyor. Etki analizine göre teklifin bütçeye milyarlarca lira gelir sağlaması bekleniyor. Birgün'den Havva Gümüşkaya'nın haberine göre, Meclis’e sunulan yeni vergi teklifine göre askerlik, doğum, doktora, usta öğreticilik gibi SGK borçlanmalarında prim oranı yüzde 32’den yüzde 45’e çıkarılıyor.

Mevcut kanuna göre, SGK’ye yapılan her türlü borçlanmalarda, kişinin kendisi tarafından belirlenen prime esas kazancın yüzde 32’si oranında prim ödeniyor. Borçlanmayı asgari ücret üzerinden yapanlar 1 günlük borçlanma için 277,39 TL prim ödüyor. Kanun teklifinde hizmet borçlanmasında uygulanan prim oranının yüzde 32’den yüzde 45’e çıkartılması öngörülüyor. Bu durumda mevcut asgari ücret üzerinden 1 günlük borçlanma primi 390,08 TL’ye çıkacak.

Yeni düzenleme ile emekli olanlar zaten düşük olan gelirlerinin bir kısmını doğrudan kaybedecek. Etki analizine göre, bu yolla 2,9 milyar TL’lik GSS prim borcu tahsilatı hedefleniyor.

Diyanet'e 174,3 TL'lik bütçe

2026 bütçe teklifinde icracı bakanlıkların bütçe artışı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçe artışına yetişemedi. Diyanet İşleri Başkanlığı için 2026 yılı için teklif edilen bütçe, 174 milyar 389 milyon 341 bin TL oldu. Başkanlığın 174,3 milyar TL’lik 2026 yılı bütçesinin büyük bölümünü personel gideri ödeneği oluşturdu.

Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin bütçe ödeneklerindeki artış oranlarında da Diyanet İşleri Başkanlığı öne çıktı. Başkanlık, 2025-2026 dönemindeki bütçe artış oranı ile 41 genel bütçeli idareden 23’ünü geride bıraktı. Diyanet’in bütçesinde yapılan yüzde 34’lük artışa karşın, öğrencilerin barınma sorununun çözümünde zafiyet yaşayan Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bütçesi beklenilen oranda artırılamadı. Başkanlığın bütçesinde yüzde 34’lük artış öngörülürken Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bütçesindeki artış oranı yüzde 29'da kaldı.

Kamu çalışanları ve emeklilerine ek zam talebi

Memur-Sen, TBMM önünde düzenlenen eylemde kamu çalışanları ve emeklileri için ek zam talep etti. Genel Başkan Ali Yalçın, "Bütçe görüşmelerinde memurun alım gücünün yükseltilmesi, kamuda ücret dengesinin yerine getirilmesi, çalışma barışının temin edilmesi için bir fırsat var. Emekliye de yansıyacak şekilde seyyanen zam bütçeye girsin istiyoruz" diye konuştu.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) başlayacak 2026 yılı bütçe görüşmelerinin kamu çalışanlarının alım gücünün yükseltilmesi için bir fırsat olduğunu belirterek, "Emekliye de yansıyacak şekilde seyyanen zam bütçeye girsin istiyoruz" dedi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını yaptı

İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Üçlü Danışma Kurulu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun işleyişini ele almak için 21 Ekim'de ilk toplantısını yaptı.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 9 Ekim'de "Sendikal Örgütlenmenin Yaygınlaştırılması" gündemiyle topladığı Üçlü Danışma Kurulu, asgari ücret gündemiyle toplandı.

Bakanlığın ev sahipliğindeki toplantıda, taraflar Aralık ayında başlayacak asgari ücret görüşmeleri öncesi Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yapısı ve işleyişiyle ilgili görüş alışverişinde bulundu.

Asgari ücret, halen bir işçi için aylık brüt 26 bin 5 lira 50 kuruş, kesintiler düştüğünde net 22 bin 104 lira 67 kuruş olarak uygulanıyor. Asgari ücretin işverene toplam maliyeti bir işçi için 30 bin 621 lira 48 kuruş. Bunun 26 bin 5 lira 50 kuruşunu brüt asgari ücret, 4 bin 95 lira 87 kuruşunu sosyal güvenlik primi, 520 lira 11 kuruşunu işveren işsizlik sigorta fonu oluşturuyor.

Altın hızlı yükseldi, bir o kadar da hızlı düştü

Altının fiyatları hızlı yükselişin ardından, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının yumuşayacağına yönelik belirtilerin ardından gelen kar satışlarıyla bir haftada yüzde 3,3 değer yitirdi. Altının onsu, 24 Ekim Cuma sabahı 4.112 dolara düştü. Böylece defalarca rekor seviyelere ulaştıktan sonra gelen yoğun satış baskısı ile yükseliş serisini sonlandırdı.

Metal haftanın başında yüzde 5'ten fazla düşerek son beş yılın en büyük günlük kaybını kaydetti. 21 Ekim günü ons altın yüzde 5,3 düşüşle 4.356 dolardan 4.125 dolara indi. Altının onsu 4.375 dolara kadar çıkmıştı.

Gümüşün onsu ise, yüzde 6,52 değer yitirerek 48,4 dolara düştü.

Gram altın 5.590 liraya indi

İç piyasada da altın fiyatlarında keskin düşüşler oldu. Cumhuriyet Altını 40.650 lira ile zirveye çıktıktan sonra 24 Ekim Cuma sabahı 38.500 liraya indi. Aynı şekilde Çeyrek Altın 10.200 liradan 9.670 liraya ve gram altın da 5.910 liralık zirveden 5.590 liraya çekildi.

Altındaki son düşüş, son beş ayın en büyük günlük tonaj düşüşünü yaşayan altın destekli ETF'lerden önemli çıkışlarla aynı zamana denk geldi. Yine de altın, Başkan Trump ve Xi arasında gelecek hafta yapılacak ticaret görüşmelerine odaklanılmasıyla devam eden ticaret gerginliklerinin desteğiyle yılbaşından bu yana yüzde 55 değer kazandı.

ABD'nin Ukrayna'da ateşkes için Moskova'ya baskı yapmak amacıyla Rusya'ya yeni yaptırımlar uygulamasının ardından jeopolitik riskler de devam etti.

Bu arada, ABD Merkez Bankası'nın (FED) yıl sonuna kadar iki faiz indirimi daha yapabileceği beklentisi külçe altını desteklemeye devam etti.

ABD'li finans devi altın tavsiyesini geri çekti

Altın ve gümüşte 9 haftalık yükselişin ardından yaşanan düşüşle birlikte Citigroup, pozisyonların aşırı şiştiğini belirterek altın için “ağırlığı artır” tavsiyesini geri çekti. Uzmanlar, yaşanan gerilemenin teknik düzeltme olabileceğini, ancak enflasyon ve Fed beklentilerinin değerli metaller için destekleyici kalacağını belirtiyor.

ABD'nin Rusya kararı petrol fiyatlarını uçurdu

Petrol fiyatları, ABD'nin Rusya'nın en büyük iki petrol şirketi Rosneft ve Lukoil ile bu şirketlerin iştiraklerini yaptırım listesine almasının ardından artan arz endişeleriyle yükseldi. 24 Ekim sabahı itibarıyla Brent petrolün varili haftalık yüzde 7,26 yükselerek 65,63 dolara çıkarken, Batı Teksas petrolünün varili yüzde 6,97 yükselişle 61,45 dolara ulaştı.

AB onayladı: Rusya'ya doğal gaz ithali yaptırımı

Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya’dan sıvılaştırılmış doğalgaz ithalinin yasaklanmasını da içeren 19'uncu yaptırım paketi üzerinde anlaştı. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, pakete ilişkin, "İlk defa Rusya'nın savaş ekonomisinin kalbi olan doğal gaz sektörünü vuruyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

ABD'deki banka krizi endişesi küresel banka hisselerini vurdu

ABD'nin bölgesel bankalarından Zions Bancorp ve Western Alliance'ın bazı kredilerde dolandırıcılık tespit ettiklerini açıklamaları, küresel bankacılık hisselerinde sert satış dalgasına neden oldu.

Ülkenin büyük yatırım bankalarından JPMorgan Chase'in hisselerinde yüzde 2,3 ve Jefferies Financial Group'un hisselerinde de yüzde 10,6 düşüş görüldü. Piyasalarda "korku endeksi" olarak bilinen ve S&P 500 Endeksi'ndeki dalgalanmayı gösteren VIX Endeksi 17 Ekim'de yaklaşık 6 ayın en yüksek seviyesi olan 28,99'a çıktı. Ancak, piyasanın sakinleşmesiyle 24 Ekim Cuma sabahı 17,30'a düştü.

 

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.