Levent Gürses - Nobel Ödülleri ve kıyametvari sorunlarıyla küresel ekonomi

Nobel Ödülleri ve kıyametvari sorunlarıyla küresel ekonomi
Levent Gürses
2025 Nobel ödülleri açıklanıyor. Bu yılın Nobel Edebiyat Ödülü, Macar yazar László Krasznahorkai'ye layık görüldü. 71 yaşındaki yazarın "Savaş ve Savaş", "Şeytan Tangosu", "Direnişin Melankolisi" gibi Türkçeye çevrilen kitapları bulunuyor.
Nobel Kimya Ödülü ise, plastik kirliliğini kimya yoluyla azaltmayı hedefleyen ve metal-organik çerçeveler üzerine çalışmaları için Susumu Kitagawa, Richard Robson ve Omar M. Yaghi'ye verildi.
2025 Nobel Fizik Ödülü, elektrik devrelerinde makroskopik kuantum tünelleme ve enerji kuantizasyonunu ortaya koyan çalışmalarından dolayı İngiliz John Clarke, Fransız Michel Devoret ve ABD'li John Martinis'e verildi.
Nobel Tıp Ödülü de bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırmasını önleyen "periferik bağışıklık toleransı" mekanizmasını keşfederek yeni bir araştırma alanının temelini atan Amerikalı araştırmacılar Mary E. Brunkow ve Fred Ramsdell ile Japon bilim insanı Shimon Sakaguchi'ye verildi.
Nobel Barış Ödülü ise Venezuela Ulusal Meclisi eski üyesi Maria Corina Machado'ya verildi. Machado, Devlet Başkanı Maduro'ya karşıtlığı ile biliniyor ve muhalefetin öne gelen isimlerinden biri.
Ödülü bekleyen, "yedi savaşı sona erdirdim" diyen ABD Başkanı Donald Trump ise hayal kırıklığına uğradı, aylardır ısrarla istediği ödülün sahibi olamadı.
Kıyametvari terörün ortasında sanatın gücünü yeniden teyit ediyor
Edebiyat ödülünü alan Laszlo Krasznahorkai, İsveç Akademisinin açıklamasına göre, "sanatın gücünü yeniden teyit eden etkili ve vizyoner" eserleri nedeniyle ödülün sahibi oldu. Akademi, ödülün Macar romancıya verilme sebebinin “kıyametvari terörün ortasında sanatın gücünü yeniden teyit eden, etkileyici ve vizyoner eserleri” olduğunu duyurdu.
Dünya siyaseti de dünya ekonomisi de sanki Macar yazarın eserleri için vurgulanan “kıyametvari” (apokaliptik) bir durumda…
Dünyayı kıyamet ortamına götüren sorunlar…
Dünyayı kıyamet ortamına götüren sorunları bir sıralayalım; Yeryüzünün canına okunması, iklim değişikliği, özellikle masum çocukların yaşamına mal olan savaşlar, çatışmalar, nükleer silah tehdidi, açlık-gıdaya erişememe, göç, yoksulluk ve gelir adaletsizliği, yolsuzluk, işsizlik gibi temel sorunlar… En az bunlar kadar önemli; su kıtlığı ve kirliliği, küresel sağlık sorunları, her türlü sömürü ve insan hakları sorunları, cinsiyet eşitsizliği, çocukların yoksulluğu ve sağlık, eğitim ve güvenliğe erişememesi sorunları…
Ağır ekonomik sorunlara bakalım; Enflasyon ve faiz, gelir adaletsizliği, büyük bir buhrana neden olabilecek küresel borç yükü, işsizlik, finansal ve siyasi yolsuzluk, zenginlerin daha da daha da zenginleşmesi, Çin’in yükselişi buna bağlı yaşanacak çatışmalar ve olası düşüşü, borsaların sanki bir son yokmuşçasına yükselmesi, ikinci Trump dönemi, gümrük tarifeleri-ticaret savaşları, gelişen ekonomilerin gereken hızda büyüyememesi, yapay zeka patlamasının yarattığı tehditler ve sorunlar…
Dünya ekonomisinde sadece bu hafta yaşananlara baktığımızda kıyamet ortamını hiç zorlanmadan anlayabiliriz; altın fiyatları belirsizlik ve kriz korkusuyla rekor üzerine rekor kırdı, kimse nereye gideceğini bilemiyor. Dünyanın etkili yöneticileri borsalarda olası bir sert düşüşün tehlike yaratacağı, yapay zekâ ve yarattığı balonun her an patlayabileceği böyle bir gelişmenin dünya ekonomisinde krize yol açabileceğini vurguladılar. Ayrıca, dolardan uzaklaşmanın ise endişe verici bir gelime olduğu uyarısı yapıldı, hükümetlerin desteklemediği, arkasında durmadığı Bitcoin yeni bir rekor kırdı, küresel rezervlerde doların payı 30 yılın en düşük seviyesine indi. ABD'nin 37,8 trilyon doları aşan ulusal borcunun milli geliri yüzde 124'ü aştı.
Neyse, biz Türkiye ve dünya ekonomisinde geçen haftanın özetine devam edelim:
Altının onsu 4 bin doların üzerine çıktı
Altın fiyatları dur durak bilmiyor ve ekonomi dünyasında altın ile ilgili gelişmeler ağırlık kazanıyor. Londra piyasasında spot altın fiyatları 8 Ekim Çarşamba günü ons başına 4.059 dolara kadar çıkarak tarihi rekor kırdı.
Çarşamba günü kapanış da tüm zamanların en yükseği olan 4.038,90 dolardan oldu. 9 Ekim Perşembe hafif gevşeme ile 3.990 dolar seviyesinden kapandı. Ons altın 9 Ekim itibarıyla bir haftada yüzde 2, son bir ayda yüzde 9,27, yılbaşından bu yana ise yüzde 51 gibi tarihi bir getiri sağladı.
Tarihi yükselişin nedenleri…
Küresel jeopolitik ve ekonomik riskler bu rallinin en büyük itici gücü... Son üç yılda dolar bazında yüzde 137 değerlenen altın yatırımcıların güvenli liman arayışını yansıtıyor. Yükselişin nedenleri arasında Trump'ın gümrük tarifeleri, ABD dolarının gücü, Fed'in bağımsızlığı, devam eden enflasyon, Rusya'nın Ukrayna savaşı ve Avrupa'daki durgun büyüme öne çıkıyor.
Merkez bankalarının altın alımları da fiyatları destekliyor. 2022'den beri yıllık alımlar 1.000 tonu aştı. Bu yıl 900 ton alım bekleniyor ki bu, 2016-2021 ortalamasının iki katı.
SP Angel danışmanlık firmasından analist John Meyer, "Altın piyasası, neslinin bir kez göreceği bir hareket yaşıyor" dedi. Commodity Market Analytics'in yönetici direktörü Dan Smith, "Bu ralli inanılmaz, kötü bir şeylerin olduğunu ve endişelenmemiz gerektiğini söylüyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye’de de yeni rekorlar ve satışlar durakladı
Dışardaki yükselişe parelel Türkiye'de de gram altın ve diğer altın türleri rekor kırdı. Çarşamba günü altının gramı 5.420, Cumhuriyet altını 37.700, çeyrek altın 9.457 liraya çıktı.
Perşembe günü 51 yıl sonra Kapalıçarşı'da bir ilk yaşandı ve altın satışı durdu. Kapalıçarşı ve Türkiye genelinde birçok kuyumcu, fahiş artan fiyatlar nedeniyle altın satışlarını durdurmak zorunda kaldı. Uzmanlar altının gelecekte değer kazanacağını öngörüyor.
Ekonomim gazetesinin haberine göre; altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, Kapalıçarşı başta olmak üzere Türkiye'nin birçok noktasında kuyumcuların fahiş artan fiyatlar sonrasında altın satış işlemlerini durdurduğunu, bunun 1974 yılından itibaren ilk kez yaşandığını ifade ederek şöyle konuştu: "Fiyat konusunda öngörülebilirlik çok zor hale geldi. Bu durumu en son 1974 yılında yaşadım. Fiyatlar anlık artıyordu ve talebe yetişemiyorduk. Şu an durum neredeyse aynı."
Rallide fren uyarısı, düzeltme olabilir
Ancak, altın rallisine fren uyarısı yapılıyor ve yatırımcılarda düzeltme endişesi var. Fed’in faiz indirimi beklentileri ve ABD’de olası hükümet kapanmasının etkisiyle destek bulan ralli, analistlere göre aşırı alım sinyalleri veriyor. Singapur merkezli OCBC Bankası’nın faiz stratejisti Christopher Wong, ABD'deki hükümet kapanmasının “altın fiyatları için destekleyici bir rüzgar” oluşturduğunu söyledi. Ancak Wong’a göre, ABD'deki hükümet kapanmasının beklentilerden erken sona ermesi durumunda altın fiyatları geri çekilebilir.
Öte yandan uzmanlara göre, altının mevcut rallisi büyük ölçüde Fed’in faiz indirimi beklentileriyle destekleniyor. Ancak enflasyonun yeniden yükselmesi halinde merkez bankasının faiz artırmak zorunda kalması, yükselişi tersine çevirebilir.
UOB Bankası Piyasa Stratejisi Başkanı Heng Koon How ise son bir ayda yaşanan “benzeri görülmemiş altın rallisinin” analist tahminlerini aştığını belirtti.
Bank of America da o kadar iyimser değil; bankanın baş stratejisti Paul Ciana hafta başında yayınladığı notta yatırımcıların dikkatli olması gerektiğini belirterek, “Düzeltme riski yükseldi” dedi. Ciana, "Teknik sinyaller ve koşullar, yükseliş trendinin sona erdiğini gösteriyor” dedi.
Altın rallisinin son dönemde aşırı alım bölgesine girdiğini söyleyen Ciana'ya göre yükseliş, artık temel ekonomik verilerden ziyade piyasa ivmesiyle yapılan alımlarla destekleniyor ve bu durum, yatırımcı duyarlılığındaki ani bir değişim ya da para politikasında beklenmedik bir adım karşısında keskin bir düşüş riskini artırıyor.
Goldman Sachs Başkan Yardımcısı Robert Kaplan ise, altının yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 40 artarak 4 bin dolara ulaşmasının finans piyasalarındaki derin endişeleri yansıttığını söyledi. Kaplan, altındaki bu sert yükselişin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, bunun ekonomik sistemde dikkat edilmesi gereken bir “kırmızı ışık” olduğunu ifade etti.
Goldman Sachs'tan 4.900 dolar tahmini
ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs, 2026 yılının aralık ayı için altın fiyat tahminini ons başına 4.300 dolardan 4.900 dolara yükseltti. Goldman Sachs, bu tahmine güçlü Avrupa borsalarındaki yatırım fonu (ETF) girişleri ve muhtemel merkez bankası alımlarını gerekçe gösterdi.
“Geliştirdiğimiz altın fiyat tahminine ilişkin risklerin hâlâ net olarak yukarı yönlü olduğunu görüyoruz, ETF varlıkları bizim faiz oranlarına dayalı tahminimizin üzerine çıkarabilir” denildi
Banka, merkez bankası altın alımlarının 2025'te 80 ton, 2026'da ise 70 ton ortalama ile gerçekleşmesini beklediğini de belirtti.
Steve Hanke: Altı bin dolar olabilir
Bu arada ekonomist Steve Hanke, altına yönelik beklentisi sosyal medya hesabından paylaştı. Hanke, bugüne kadar duyulmamış ve görülmemiş tahminde bulundu. Hanke, “Mevcut altın rallisinin ons başına 6.000 dolarda zirve yapacağını tahmin ediyorum” dedi.
Bitcoin rekor tazeledi
ABD'de federal hükümetin kapanması nedeniyle oluşan risk artışının etkisiyle Bitcoin, 6 Ekim Pazartesi günü 125 bin 500 doları aşarak rekor tazeledi. Ancak fiyatlar daha sonra düştü. 9 Ekim Perşembe günü kapanış 121 bin 666 dolardan gerçekleşti.
Bitcoin’in fiyatı, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin destekleyici düzenlemeleri ve kurumsal yatırımcıların güçlü talebiyle gelen 14 Ağustos’taki 124 bin 480 dolarlık rekorunu yeniledi.
Jamie Dimon'dan 'ABD borsalarında düşüş' uyarısı
ABD'nin en büyük bankası JP Morgan'ın CEO'su Jamie Dimon, BBC'ye yaptığı açıklamada, Amerikan hisse senetlerinde ciddi düşüş yaşanma riskinin, piyasada yansıtılandan daha yüksek olduğunu söyledi. Dimon, ciddi bir piyasa düzeltmesinin altı ay ile iki yıl arasında gerçekleşebileceğini belirterek bu konuda "diğerlerinden çok daha endişeli" olduğunu ifade etti. Daha geniş ekonomik tabloya bakıldığında, ABD hisse senedi piyasalarının aşırı ısındığına dair risklerin arttığını dile getirdi.
ABD'nin küresel sahnede artık "daha az güvenilir" bir ortağa dönüştüğünü vurgulayan, ABD'deki enflasyon konusunda hâlâ "biraz endişeli" olduğunu söyleyen Dimon, buna rağmen ABD Merkez Bankası'nın (FED) bağımsız kalacağına inandığını ifade etti. JP Morgan CEO'su Jamie Dimon, belirsizlik ortamı yaratan "birçok unsurun" bulunduğunu belirterek; jeopolitik ortam, mali harcamalar ve dünyada silahlanmanın yeniden artması gibi risk faktörlerine dikkat çekti.
Rezervlerde doların payı 30 yılın dibini gördü
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) verilerine göre, bu yılın ortası itibarıyla, doların küresel döviz rezervler içinde payı yüzde 56,3'e geriledi. Doların merkez bankalarının döviz rezervleri içindeki payı, 1995 sonrasındaki 30 yılın dibini görmüş oldu. Rezervlerde yıl ortasında doların payı Mart sonuna göre 1,5 puan düştü. 2001 yılında yüzde 72,7 ile zirveyi gören bu oran, daha sonra kademeli olarak geriledi.
IMF ve BoE'den "yapay zeka balonu patlayabilir" uyarısı
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve İngiltere Merkez Bankası (BoE), yapay zeka patlamasının borsada değerlemeleri dotcom balonu seviyelerine doğru yükseltmesiyle küresel borsa piyasalarının ani bir düzeltme riskiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardı.
IMF Başkanı Kristalina Georgieva, yapay zekanın üretkenliği artırma potansiyeline ilişkin iyimser piyasa algısının "aniden değişebileceğini" ve böyle bir gelişmenin dünya ekonomisini etkileyebileceğini söyledi. Georgieva, "Bugünkü değerlemeler, 25 yıl önce internet hakkındaki yükseliş döneminde gördüğümüz seviyelere doğru gidiyor" dedi.
BoE'nin ilgili komitesi de dotcom patlamasının ardından gelen 2000 kriziyle paralellikler kurdu. Komite, ABD hisseleri için döngüsel olarak ayarlanmış fiyat-kazanç oranının, değerlemelerin yakından takip edilen bir ölçütü olarak, 25 yıl önceki seviyelere yaklaştığını ve "dotcom balonunun zirvesiyle karşılaştırılabilir" olduğunu söyledi.
Ken Griffin'den önemli uyarı: de-dolarizasyon endişe verici
Dünyanın en büyük hedge fon'larından Citadel’in kurucusu ve CEO’su milyarder yatırımcı Ken Griffin, yatırımcıların giderek dolardan uzaklaşıp altını daha güvenli bir liman olarak görmeye başladığını söyledi. Griffin, yatırımcıların portföylerini “de-dolarize etmeye” başladığını belirterek, bu eğilimin ABD ekonomisinin temelleri açısından ciddi bir uyarı sinyali olduğunu söyledi ve “Bu, gerçekten endişe verici bir gelişme” dedi.
Enflasyon AB ülkeleri ortalamasının 15, yıllık gıda enflasyonu ise 12 katı
Geçen hafta açıklanan ve yeniden yükselişe geçen, Eylül ayında yüzde 3,23 ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,29 olan enflasyon oranı gündemi meşgul ediyor.
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, durumu kabul ederek, dezenflasyon sürecinin yavaşladığını söyledi ve "Enflasyon beklentileri gerileme kaydetmekle birlikte yukarı yönlü risk oluşturuyor" dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, beklentilerin üzerinde olan Eylül ayı enflasyonunda gıda fiyatlarının belirleyici olduğunu söyledi. Şimşek, "Dönemsel etkilerin azalması ve uyguladığımız arz yönlü politikalarla, program önceliğimiz olan dezenflasyonun devamını sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
Dar gelirlinin sepetinde en yüksek ağırlığa sahip olan gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon oranı yüzde 36,06 ile manşet enflasyonun da üstünde gerçekleşti. Yıllık enflasyonun en yüksek görüldüğü harcama grubu yüzde 66,10 ile eğitim oldu. Alt harcama gruplarında gıda, eğitim ve sağlık ile ilgili kalemlerdeki artış dikkati çekti.
Kira sözleşmelerine uygulanabilecek tavan zammı belirleyen on iki aylık ortalamalara göre enflasyon oranı da Ekim ayı için yüzde 38,36 olarak hesaplandı.
DİSK-AR'ın eylül ayı enflasyon verilerini analiz ettiği bültende, Türkiye'nin Avrupa'da çift haneli enflasyonun görüldüğü tek ülke olduğuna dikkati çekilirken, "Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde hem gıda hem de ortalama enflasyonun en yüksek görüldüğü ülke durumunda. Türkiye’de ortalama yıllık enflasyon AB ülkeleri ortalamasının 15, yıllık gıda enflasyonu ise 12 katıdır. TÜİK’e göre 2003’ten bu yana ortalama fiyatlar 33,7 kat, gıda fiyatları ise 47 kat arttı" ifadeleri yer aldı.
Yavuzyılmaz: 694 milyon tonluk nadir elementler ucuza ABD’ye peşkeş çekiliyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve gölge enerji bakanı Deniz Yavuzyılmaz, "AKP’nin amacı, milli servetimiz olan nadir toprak elementlerini ülkemizde zenginleştirmek değil, bu paha biçilmez madenleri ucuz fiyattan ABD’ye peşkeş çekmek" dedi. Yavuzyılmaz, Türkiye'nin nadir toprak elementleri rezervlerinin ABD ile pazarlık konusu yapıldığı iddialarında sürecin aylar öncesinden planlandığını öne sürdü.
Yavuzyılmaz, “Toplantı tutanaklarında Trump yönetiminin Türkiye’deki 694 milyon tonluk nadir toprak elementi yatağını stratejik bir hedef olarak gördüğü ve Ankara'yı masaya oturtmayı planladığı anlaşılıyor” dedi. Yavuzyılmaz, Eti Maden İşletmeleri'ne ait Sayıştay denetim raporuna atıfta bulunarak AKP'yi, Eskişehir Beylikova'daki nadir toprak elementlerinin işlenmesini sağlayacak endüstriyel tesislerin kurulmasını savsaklamakla suçladı.
Türkiye, gelir eşitsizliğinde zirvede: 10 kişiden 2'si yoksul, 6'sı borçlu!
DİSK'e bağlı Genel-İş Sendikası, Türkiye'nin Avrupa ülkeleri içinde gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke konumunda bulunduğunu, her 10 kişiden 2’sinin yoksul ve 6’sının ise borçlu olduğunu bildirdi. Sendikanın hazırladığı rapora göre çocuk işçiliğinde artış gözlenirken, ülkedeki 17 milyon 821 yurttaş en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak kadar yoksul.
Raporda şu tespitlere yer verildi: "TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre Türkiye’de en az 17 milyon 821 yurttaş en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak kadar yoksul. Yoksulluk oranı yüzde 21,2’ye yükselirken, her 10 yurttaştan 2'si yoksul hale geldi. Yoksulluk sınırı 2014 yılına göre tam 12 kat arttı.
Düşük asgari ücret, ağır vergiler ve adaletsiz gelir dağılımı, çalışan yoksulluğunu her geçen gün artırmaktadır. 2024 yılında Türkiye’de çalışanların yoksulluk oranı yüzde 10,7’dir. İşsizliğin yüksekliği, bu yoksulluğun daha geniş kitleleri ve aileleri etkilemesine yol açmaktadır."
Sosyal yardım yeni bir rekora doğru gidiyor
2025 yılının Ocak-Ağustos döneminde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca, “Yoksullukla Mücadele” adı altında yapılan harcamanın 2024 yılının tamamında yapılan harcamayı yakaladı. Birgün'ün haberine göre, 2025’in ocak-ağustos döneminde yoksullukla mücadele kapsamında yapılan kamu harcaması, 137 milyar 716 milyon 626 bin TL oldu. 2024 yılında harcama toplamı 166 milyar 378 milyon 738 bin TL'ydi.
Ocak-Ağustos 2025 döneminde yapılan yoksullukla mücadele harcamasının 84 milyar 547 milyon 255 bin TL’si, sosyal güvencesi olmayan yurttaşların Genel Sağlık Sigortası (GSS) primlerinin ödenmesinden oluştu.
"Beslenemeyen çocuklar kısa boylu kalıyor"
CHP İstanbul Milletvekili Ali Gökçek, Türkiye'de gıda enflasyonu ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin sonucu olarak çocukların yetersiz beslenmesinin yol açtığı bodurluk sorununun araştırılması talebiyle Meclis Başkanlığı’na araştırma önergesi sundu. Gökçek, "Meclis bir an evvel bebeklerde ve çocuklarda yetersiz beslenme sorununu gündeme almalı, uzmanların, konunun paydaşlarının dile getirdiği çözüm önerilerini hızla hayata geçirmelidir" değerlendirmesinde bulundu.
Ali Gökçek, Meclis Başkanlığı’na sunduğu araştırma önergesi ile çocuklarda beslenme yetersizliği nedeniyle yaşanan sorunlara dikkati çekti. Gökçek yaptığı yazılı açıklamada, "Çocukların sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmemeleri, yoksulluk, sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimdeki güçlükler ve sosyoekonomik koşullar; zayıflık, bodurluk, fazla kiloluk ve obezite gibi farklı sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına ve bu sorunların derinleşmesine neden oluyor. Bodurluk, yalnızca çocukların fiziksel gelişimlerini değil; aynı zamanda zihinsel kapasitelerini, eğitim başarılarını ve ilerleyen yıllarda istihdama, iş gücüne katılımlarını da olumsuz etkiliyor. Bu durum, ülkemizin gelecekteki ekonomik, sosyal ve beşerî kalkınmasına zarar veriyor. İstatistiklerle Çocuk 2024 verilerine baktığımızda, maddi yetersizlikler nedeniyle çocukların günde en az bir kez taze sebze ve meyve tüketimi yapamadığı hanehalkı oranı yüzde 10, günde en az bir kez et, tavuk veya balık içeren yemek tüketemeyen hane halkı oranı yüzde 23,1" dedi.
İsrail’le ticarette liman oyunları
İsrail’in Gazze’ye saldırılarını sürdürdüğü dönemde Türkiye limanlarından ticaret trafiği hız kesmedi. Ocak–Eylül 2025’te Türkiye’den İsrail’e 456 gemi seferi yapılırken en çok yük İskenderun, Mersin ve Kocaeli Körfezi'nde seferler durmadı.
Ayrıca İsrail’e ticaret kısıtlamalarının ardından Türkiye’nin Yunanistan’a artan ihracat dikkati çekti. Demir-çelik ticareti yıllık yüzde 65, eylülde yüzde 88 arttı. Bu durum sevkiyatın Pire Limanı üzerinden İsrail’e gittiği şüphelerini kuvvetlendirdi.
Sanayi üretim endeksi ağustosta arttı
TÜİK ağustos ayına ilişkin sanayi üretim endeksini açıkladı. Verilere göre, sanayi üretim endeksi ağustosta aylık yüzde 0,4, yıllık yüzde 7,1 arttı.
Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, ağustosta madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 2,6, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 7,7 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 6,1 arttı.
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, söz konusu ayda bir önceki aya kıyasla yüzde 0,4 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, ağustosta madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre yüzde 0,1, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 2,5 azalırken imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,7 artış kaydetti.
Tekstil devi fabrika kapattı, üretim Mısır'a kaydı
Türkiye’nin önde gelen tekstil markalarından Colins, Aksaray Organize Sanayi Bölgesi’ndeki üretimini durdurdu. Yaklaşık 1500 çalışanın görev yaptığı fabrikanın kapılarına kilit vuruldu. Üretimin Mısır’daki yeni tesise kaydırıldığı öğrenildi.
Eroğlu Holding'e ait olan ve Aksaray Organize Sanayi Bölgesi’nin en büyük tekstil üreticilerinden Colins'in, Türkiye’deki üretim faaliyetlerini durdurduğu ileri sürüldü.
Colins’in Aksaray’daki fabrikasında yaklaşık 1500 kişi çalışıyordu. Ancak firma, Mısır’daki yatırımını devreye almasının ardından Aksaray’daki üretimi tamamen sonlandırdı.
Günde 300 esnaf kepenk indirdi
Artan maliyetler, kira yükleri ve azalan alım gücü nedeniyle Türkiye genelinde kepenk kapatan esnaf sayısı 83 bini geçti. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu’nun (TESK) son verileri, ekonomideki yavaşlamanın esnaf üzerindeki etkisini gözler önüne serdi. Kapanan işyeri sayısı bu yılın ilk 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0.71 artarak 83 bin 302’ye ulaştı.
Bu rakam, yılın ilk 9 ayında günde ortalama 300’den fazla esnafın kepenk indirdiği anlamına geliyor. Bu yılın eylül ayında ise, kapanan işyeri sayısında ise bir önceki yıla kıyasla yüzde 12.87’lik bir düşüş yaşandı ve kapanan işyeri sayısı 10 bin 329’dan 9 bine indi.
Borç geri ödeme krizi büyüyor
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2025 Ağustos ayı itibarıyla, bankalardaki takipteki kredi hacmi, son bir yılda yüzde 90 artışla 1 Ekim 2025 döneminde 503 milyar TL’ye ulaştı. İmalat sanayinde takibe düşen kredi miktarı son bir yılda yüzde 103 artışla 75 milyar 850 milyon TL’ye yükseldi.
Altın Rafinerisi'ne yönelik soruşturma: 20 tutuklama istemi
İstanbul Altın Rafinerisi A.Ş.'ye yönelik operasyonda gözaltına alınanlardan 20 kişi tutuklama, 2 kişi de adli kontrol istemiyle hakimliğe sevk edildi. Bir kişi serbest bırakıldı.
Savcılığın gözaltına alınanlar hakkındaki mütalaasında, altın rafinasyonu işleminin 'belirli bir organizasyon içerisinde devletin sistematik olarak zarara uğratılmaya yönelik yapıldığı ve haksız kazanç elde edilmesi üzerine nitelikli dolandırıcılık ve örgüte üye olma' suçlarına vurgu yapıldı.
İhracat iklimindeki iyileşme yavaşladı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan Türkiye İhracat İklimi Endeksi, eylülde 51,7 değerini alarak dış talep koşullarında, hafif ivme kaybetse de iyileşmenin sürdüğüne işaret etti. İSO, eylül verileri ile birlikte Türk imalatçılarının ihracat iklimindeki kesintisiz iyileşmenin 21. ayda da sürdüğüne dikkat çekti. Endeks Ağustos'ta 51,9 değerini almıştı. Endekste 50'nin üzeri ihracat ikliminde iyileşmeye, 50'nin altı ise bozulmaya işaret ediyor.
BİST'te finansal kiralama sektörü 9 ayda yüzde 430 kazandırdı
Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi ilk 9 ayda yüzde 12,02 ile sınırlı artarken, 17 sektör pozitif performans sergiledi. Finansal kiralama ve faktoring yüzde 430 öne çıktı. turizm yüzde 52,97, gayrimenkul yatırım ortaklığı yüzde 52,9, inşaat yüzde 47,21 ve orman, kağıt ve basım yüzde 42,21 artışla en çok değer kazanan diğer sektörler oldu.
Yatırımcının ilgisi gelişen piyasalara
MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi, yılın ilk 9 ayında yüzde 28 artış göstererek 2009’dan bu yana aynı dönem için en güçlü performansını kaydetti. MSCI Gelişmiş Piyasalar Endeksi’nin getirisi ise aynı dönemde yüzde 17’nin altında kaldı. Yatırımcıların zayıflayan dolar ve cazip değerlemelerin etkisiyle gelişmekte olan ülkelerdeki varlıklara akın ettiği vurgulanıyor.
Avrupalı oto üreticileri CO2 emisyon hedeflerinde düşüş istedi
Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA), AB'nin otomobil, van ve kamyonlar için CO2 emisyon azaltım hedeflerini yumuşatmasını, uyum sürelerini uzatmasını ve hibrit araçlarla alternatif yakıtlara daha fazla yer vermesini önerdi. ACEA, yeni otomobil ve vanlardaki CO2 emisyonlarını 2035'e kadar yüzde 100 azaltma ve 2030 ara hedeflerinin artık uygulanabilir olmadığını savunuyor.
ABD, petrol tahminini bu yıl ve gelecek yıl için yükseltti
ABD, küresel petrol piyasalarındaki gelişmelerin ardından 2025 ve 2026 yılları için petrol fiyatı tahminlerini yukarı yönlü revize etti. ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA), Brent petrolün bu yıl ortalama 68,64 dolar, gelecek yıl ise 52,16 dolar olmasını bekliyor. Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün ortalama varil fiyatının ise 65 dolar olacağı değerlendiriliyor. WTI için geçen ay yapılan fiyat tahmini 64,16 dolardı.
OPEC+ ülkeleri petrol üretimini artıracak
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu üyesi 8 ülke, kasım ayında üretimi beklentiler dahilinde günlük 137 bin varil artırma kararı aldı. OPEC’ten yapılan açıklamada, Suudi Arabistan, Rusya, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Kazakistan, Cezayir ve Umman’ın küresel piyasa koşulları ve görünümünü değerlendirmek üzere çevrim içi bir toplantı gerçekleştirdiği bildirildi. Toplantıda, Nisan 2023’te açıklanan günlük 1,65 milyon varillik üretim kesintileri ele alındı.
Haftanın diğer haberleri şöyle:
- Reel sektör borçla çarkları döndürmeye çalışıyor. Takipteki kredi miktarı, bir yılda yüzde 90 artışla 503 milyar TL’ye çıkarken, borç geri ödeme krizi de büyüyor.
- Türkiye, sulama altyapısının rehabilitasyonu ve modernizasyonu amacıyla Dünya Bankasından 757,1 milyon Euro'luk kredi temin etti.
- Hazine nakit dengesi, eylül ayında 359 milyar 887 milyon lira açık verdi. 9 aylık açık 1 trilyon 638 milyar TL'yi aştı. Faiz giderleri de bu dönemde 1 trilyon 562 milyar TL'ye ulaştı.
- Eylül ayındaki FED toplantısına ilişkin FED tutanakları açıklandı. Toplantıda bazı yetkililer, iş gücü piyasasındaki zayıflamaya dikkat çekerek faiz indirimi çağrısı yaptı; ancak yüksek enflasyon riskine karşı temkinli bir tutum sürüyor.
- Düşünce kuruluşu Ember’in raporuna göre, 2025’in ilk yarısında rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklı üretim, dünya genelinde kömürden sağlanan elektriği geçti. Bu tarihi değişim özellikle Çin ve Hindistan’daki hızlı yenilenebilir enerji büyümesiyle gerçekleşti.
- Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), ABD Başkanı Donald Trump’ın uyguladığı yeni tarifelerin gecikmeli etkilerini gerekçe göstererek, 2026 yılı küresel mal ticareti hacmi büyüme tahminini yüzde 1,8’den yüzde 0,5’e indirdi.
- Almanya'da fabrika siparişleri, zayıf dış talebin etkisiyle ağustosta aylık bazda yüzde 0,8 azaldı.