02 Mayıs 2025

Levent Gürses - Ekonomide Genel Görünüm

levent-gurses-ekonomide-genel-gorunum

Ekonomide Genel Görünüm

Levent Gürses

Haftanın önemli gelişmelerinden biri Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek önderliğinde uygulanan ekonomi programının geleceğine dair ekonomistlerin yorumları oldu. Haziran 2023’ten bu yana uygulanan kemer sıkma programının, özellikle 19 Mart sürecinden sonra artan enflasyonist baskılar ve döviz kurunda olası artışı dizginlemek için harcanan döviz rezervi sonrasında ömrünü doldurduğu savunuluyor.

Prof. Dr. Özgür Orhangazi, 19 Mart sonrası yaşananlarla birlikte ‘programın’ başarısız olduğu ve raf ömrünü doldurduğu konusunun giderek daha fazla iktisatçı tarafından dillendirilmeye başladığını belirterek, “Nihayetinde Şimşek politikalarıyla geçirilen 23 ayın sonunda elimizde yüksek faiz, yüksek enflasyon ve güçlükle tutulan kurdan başka bir şey yok. Sınırlarına dayanan Mehmet Şimşek ‘programı’ yerine koyabilecekleri yeni bir ‘program’ da şu ortam da mevcut değil” dedi.

“Raf ömrünü doldurdu, uzatmaları oynuyor”

Aynı şekilde, Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Özatay, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Ekonomi programı başarısız oldu ve raf ömrünü doldurdu. Uzatmaları oynuyor” dedi.

Haziran 2023’ten bu yana yürürlükte olan programın temel göstergelerden kopmuş durumda olduğunu vurgulayan Özatay, şu verilere yer verdi: “Ticari kredi faizi yüzde 60, ek maliyetlerle birlikte en az yüzde 70. TCMB 22 Nisan ağırlıklı ortalama fonlama faizi: yüzde 48. Kapasite kullanım oranı: Sürekli düşüşte...”

Prof. Dr. Hurşit Güneş de, sosyal medya hesabından, Prof. Dr. Özatay’ın tespitine verdiği cevapta, programla ilgili olarak, “Baştan hatalı tasarlanmıştı” dedi.

“Kimse inanmıyor, IMF 2025 yılsonu enflasyon tahminini yüzde 31,04’e yükseltti”

İktisatçı İnan Mutlu ise, “Mehmet Şimşek’in programına kimse inanmıyor. Bakan boşuna ülke ülke gezip dış kaynak arıyor. IMF, Ekim 2024’te yayımladığı raporda, Türkiye için 2025 yılı sonu enflasyon tahminini yüzde 24 açıklamıştı. Nisan 2025’te yayımladığı raporda 2025 yılsonu enflasyon tahminini yüzde 31,04’e yükseltti. 2030’a kadar enflasyonun bırakın tek haneye düşmesini, yüzde 15’in altına düşmesi beklenmiyor” diye yazdı.

Merkez Bankası eski başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara da son gelişmeleri sosyal medyada şu açıklaması ile değerlendirdi:

“Normalde ekonomi yavaşlarken yatırım malı ve dayanıklı tüketim ithalatı birlikte zayıflar. Bu dönemin ilginçliği, yatırım ithalatı düşerken tüketim ithalatının pek oralı olmaması. Nedeni: bütçe ve güven açığı azalmadan enflasyonla mücadele yükünün faiz-kur-kredi üzerine binmesi.”

Şimşek: Enflasyon beklentilerinde sınırlı kötüleşme var

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise, katıldığı canlı yayında, enflasyon beklentilerinde geçtiğimiz aya göre sınırlı artış olsa da yıllık bazda kayda değer bir iyileşme gerçekleştiğini söyledi. Merkez Bankası’nın enflasyon hedefinin net olduğunu belirten Şimşek, “Enflasyon beklentilerinde sınırlı kötüleşme var” dedi. Ayrıca, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmayı önceliklerinden biri olarak belirlediklerini söyledi.

Şimşek’in açıklaması şöyle:

“12 ay sonrası enflasyon beklentisi hanehalkında son bir yılda 17 puan, reel sektörde 15 puan ve piyasa katılımcılarında 10 puan geriledi. Yurtiçi ve küresel son dönem gelişmelerinin ekonomimize yansımalarını sınırlamaya yönelik gerekli tüm adımlar atılmaktadır. Uyguladığımız program sayesinde güçlenen makroekonomik temellerin yanı sıra sıkılaşan finansal koşullar ve emtia fiyatlarındaki düşüş dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Yıl sonunda enflasyonun TCMB’nin tahmin aralığında gerçekleşeceğini öngörüyoruz.”

Enflasyonu düşürme öncelikleri olduğunu vurgulayan Şimşek, “Enflasyonu düşürmek birinci önceliğimiz, bu konuda irade değişikliğimiz yok” dedi. Fon çıkışının etkilerinin biraz daha fazla olabileceğini belirten Şimşek, “Ortaklık yatıştığında Türkiye’nin ciddi avantajları ortaya çıkacak” ifadelerini kullandı.

1 Mayıs giderek artan yoksullaşma sürecinde kutlandı

Geçen haftanın en önemli günü; 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’ydı. 2013’ten bu yana olduğu gibi bir kez daha Taksim Meydanı’na çıkılmadan kutlanan 1 Mayıs vesilesiyle ülkemizde çalışanların içler acısı hali bir kez daha gözler önüne serildi.

Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, yaklaşık 8 milyon işçi açlık sınırının altında maaş alıyor. Türk-İş’in 1 Mayıs Bayramı’ndan bir gün önce açıkladığı verilere göre, açlık sınırı 24 bin 35 liraya ulaştı. Yoksulluk sınırı ise 78 bin 292 lira.

Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti yani olması gereken asgari ücret 31 bin 142 lira. Oysa yaklaşık 8 milyon işçinin bir aylık geçim ücreti olan asgari ücret şu anda 22 bin 104 lira. İktidar, açlık sınırının altında kalmış olmasına karşın, asgari ücretin yıl sonuna kadar aynı kalacağını açıkladı.

Çalışan her 100 kişiden 12’si yoksul

Diğer yandan çalışan her 100 kişiden 12’si yoksul. CHP Malatya Milletvekili, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Veli Ağbaba’nın araştırmasına göre, Türkiye’de çalışan yoksulluğu, özellikle son yıllarda giderek derinleşen bir sorun haline gelmiş durumda; çalıştığı halde yoksul olanların oranı yüzde 12’ye yakın. Bu oran erkeklerde yüzde 13.7, kadınlarda ise yüzde 7.6.

Her 4 çalışandan biri sigortasız

Emekçiler önemli bir bölümü de kayıt dışı yani sigortasız çalıştırılıyor. SGK’nın verilerine göre 2024 dördüncü çeyrek itibariyle kayıt dışı istihdam oranı yüzde 26.27 seviyelerinde bulunuyor ve kayıt dışı çalışan kişi sayısı 8 milyon 653 bin...

Sendikalı işçi sayısı ise sadece 2 milyon 524 bin

Belki de en önemlisi, sendikalaşma oranı çok düşük. İşçiler, sendikalara üye olduklarında ise işverenin baskısı ile karşılaşıyor ve sendika üyesi olduklarında “istifaya” zorlanıyor. Son verilere göre toplam işçi sayısı 16.8 milyon. Toplam sendikalı işçi sayısı ise sadece 2 milyon 524 bin. Sendikalaşma oranı ise yüzde 14.97. Memurlarda ise sendikalı olabilecek toplam kamu görevlisi sayısı 2.9 milyon ve sendikalı kamu görevlilerinin sayısı ise 2.2 milyon. Memurlarda sendikalaşma oranı yüzde 75.18.

İşçiler için 151 ülke içinde en kötü 10'uncu ülkeyiz

Nefes gazetesi ise özel haberinde, Türkiye'nin 2016’dan beri dünyada işçi hakları açısından en kötü 10 ülke arasında olduğunu vurguluyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu tarafından hazırlanan Küresel Haklar Endeksi 2024 verilerine göre, işçiler için 151 ülke içinde en kötü 10 ülke Bangladeş, Belarus, Ekvador, Eswatini, Filipinler, Guatemala, Mısır, Myanmar, Tunus ve Türkiye olarak sıralandı.

Rapora göre Türkiye’de işçi haklarına yönelik sistematik saldırılar devam ediyor. World Justice Project’in (Dünya Adalet Projesi) yayınlandığı Hukukun Üstünlüğü Endeksinde de Türkiye sendikal haklar açısından diplerde yer alıyor. Türkiye 142 ülkenin yer aldığı bu endekse genel olarak 117’nci sırada, temel hak ve özgürlüklerde ise 133’üncü sırada yer alıyor.

En yoksul yüzde 50 toplam servetin sadece yüzde 2.6’sına sahip

Ayrıca, 1 Mayıs öncesinde servet ve gelir dağılımındaki eşitsizliğe bir kez daha vurgu yapıldı. Ünlü ekonomist Thomas Piketty ile Facundo Alvaredo’nun ortak hesaplamalarına göre Türkiye’de toplumun en yoksul yüzde 50’si toplam servetin yüzde 2.6’sına sahipken, en zengin yüzde 10 yüzde 68.4’üne, en zengin yüzde 1 ise yüzde 35.2’sine sahip.

Gelir adaletsizliğinde dünya sekizincisiyiz

Gelir adaletsizliğinin en önemli göstergesi Gini Endeksi’nin 2021-2023 arası verilerine göre de, eşitsizlikte dünya sekizincisiyiz. 2021-2023 arası Gini Endeksi sıralaması şöyle: Kolombiya: 54.8, Brezilya: 52.0, Zambiya: 51.5, Panama: 48.9, Kosta Rika: 47.2, Ekvador: 45.5, Paraguay: 45.1, Türkiye: 44.4, Meksika: 43.5, Orta Afrika Cumhuriyeti: 43.0, Şili: 43.0, Kamerun: 42.2, ABD: 41.3, Bolivya: 40.9, Arjantin: 40.7, Malezya: 40.7.

Borsa İstanbul’da karamsar havayla yüzde 4,35 kayıp

Diğer yandan Borsa İstanbul’da BİST 100 endeksi de sert biçimde düşmeye devam ediyor. 19 Mart süreciyle beraber inişe geçen BİST 100 Endeksi’nin değer kaybı 1 Mayıs Perşembe itibarıyla haftalık yüzde 4,35 oldu. Endeks, bir haftada 9.490 puandan 9.078 puana indi. Endeks, 19 Mart’tan 1 Mayıs kapanışına kadar yüzde 16 değer kaybetti.

Düşüşü sosyal medya hesabında yorumlayan Prof. Dr. Ensar Yılmaz, “19 Mart’tan beri borsanın bu kadar üst üste düştüğü başka bir dönem hatırlamıyorum. İki nedeni var bence: finansal (para çıkışı) ve reel (firmaların yatırımlarını ve üretimlerini kısacaklarına dair beklenti). Özellikle politik belirsizliğin kalıcılığına dönük bir beklenti” dedi.

Zirvede yorulan altın sert düştü, ons altın 3.202 dolara indi

Haftanın önemli gelişmelerinden biri de altın fiyatlarındaki sert düşüş oldu. Önceki hafta onsu 3.500 doları aşan ve 21 Nisan’da 3.424 dolardan kapanan altın düzeltme sürecine girdi. Altının onsu 1 Mayıs Perşembe günü 3,202 dolara kadar indi, günü 3.238 dolardan kapattı. Haftalık kayıp yüzde 3,5’i bulurken, 3.500 dolarlık zirveden kaybı yüzde 7,5 oldu.

Yatırımcılar için Wall Street ve ABD tahvil piyasasının dalgalandığı dönemde “güvenli liman” niteliğindeki altındaki sert düşüş, özellikle ABD’nin ticaret politikalarına dair olumlu sinyallerden kaynaklandı. Küresel piyasalarda artan risk iştahı, yatırımcıların güvenli liman talebini zayıflattı. ABD-Çin hattında müzakere ihtimalleri, altındaki gerilemeyi hızlandırdı.

Altın fiyatları, önceki haftalarda çok hızlı yükselmiş ve Şubat sonunda 2.858 dolar seviyesinde iken, Nisan başında 3.134 dolara çıkmış, kısa bir düşüş döneminin ardından özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergileri politikası nedeniyle 21 Nisan’da tarihi zirveye çıkmıştı.

Ancak geçen hafta, ABD ile bazı ülkeler arasında yürütülmesi muhtemel ticaret müzakerelerine dair sinyallerin belirmesiyle son iki haftanın en düşük seviyesine indi. Yine de altın 1 Mayıs itibarıyla aylık yüzde 3,2 ve yılbaşından itibaren ise yüzde 23,3 gibi bir performans sergiledi.

Trump: Bir noktada Çin ile bir anlaşma yapacağımızı umuyorum

ABD Başkanı Donald Trump, “Bir noktada Çin ile bir anlaşma yapacağımızı umuyorum. Çin’le konuşuyoruz ama Çin’in her yerinde fabrikalar kapanıyor çünkü onların ürünlerini almıyoruz” diye konuştu. Çin medyası da ABD’nin Pekin ile gümrük tarifeleri üzerine görüşmek üzere temas kurduğunu bildirdi. Ayrıca ABD ekonomisinin 2022’den bu yana ilk kez birinci çeyrek yılda küçülmesi, ABD Merkez Bankası’nın (FED) bu yıl dört kez çeyrek puanlık faiz indirimi yapacağı yönündeki beklentileri güçlendirdi.

Altının ons fiyatındaki gerilemeye bağlı olarak gram altın da değer kaybetti ve 4 bin liranın altına inerek 1 Mayıs itibarıyla 3,996 liradan kapandı ve haftalık kayıp yüzde 3 oldu. Çeyrek altın da 6 bin 884 liradan 6 bin 682 liraya indi.

Dünyada artan altın talebi Türkiye’de sert düştü

Dünya Altın Konseyi, 2025 yılı birinci çeyrek dönemi “Altın Talep Trendleri” raporunu yayımladı. Rapora göre, küresel altın talebi birinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 1 artarak 1206 ton seviyesine ulaştı. Böylece altın talebi, 2016’dan bu yana ölçülen en yüksek birinci çeyrek seviyesini gördü.

Bu dönemde altının fiyat artışında altın borsa yatırım fonlarının katkısı büyük rol oynadı. Merkez bankalarının altın alımları bir önceki çeyreğe göre yavaşladı. Birinci çeyrekte merkez bankaları toplam 243,7 ton altın satın aldı.

Türkiye’de geçen yılın birinci çeyreğinde yerel seçimler öncesi 56,6 tona kadar yükselen altın talebi, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 48 oranında bir düşüşle 29,2 tona geriledi. 2025’in birinci çeyreğinde Türkiye’deki altın talebindeki azalma, 2024’ün son çeyreğine göre yüzde 17,5 oldu.

Petrol de düşüyor, Brent petrolün varili 60 doların altını gördü

Petroldeki sert düşüş de devam ediyor, fiyatlar son dört yılın en düşük seviyesini gördü. 1 Mayıs Perşembe itibarıyla Temmuz vadeli Brent petrolün varili 61.88 dolardan kapanırken, gün içinde 60 doların altına indi. Brent petrolünün varili Nisan başında 75 dolar seviyesindeydi. Batı Teksas (WTI) ham petrolün varili de 58.99 dolardan kapandı.

1 Mayıs itibarıyla haftalık bazda Brent petrolü yüzde 5,61, Batı Teksas ise yüzde 5,86 değer yitirdi. Petrol fiyatları son bir ayda yüzde 17 değer kaybetti. Brent petrolde teknik olarak 69,57 doların direnç, 59,11 doların ise destek olarak izlenebileceği belirtiliyor

Dünyanın 2 büyük petrol tüketicisi arasındaki ticaret savaşının yol açtığı talep endişeleri ve piyasalarda artan arz fazlası beklentileri petrol fiyatının düşmesine sebep olan etkenler oldu.

Diğer yandan, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu üyesi 8 ülkenin üretim artışına devam edeceği beklentisi piyasalardaki arz fazlalığı da endişelerini besliyor. 5 Mayıs’ta Suudi Arabistan, Rusya, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Kazakistan, Cezayir ve Umman’dan oluşan 8 ülkenin, üretim miktarını belirlemek üzere toplanması planlanıyor.

Bankalar arasında faiz yarışı, mevduat faizi yüzde 50’yi buldu

Merkez Bankası’nın politika faizini artırmasının ardından bankalar arasındaki mevduat faiz yarışı yeniden hız kazandı. Özellikle 32 günlük kısa vadeli mevduatlarda, bazı bankaların faiz oranları yüzde 50 seviyelerine yaklaşarak dikkat çekici bir düzeye yükseldi. Bankaların faiz oranlarını artırarak girdiği bu yarış, tasarruf sahiplerine avantaj sağlasa da, ekonomide faiz ve fiyat dengesi üzerinde daha fazla baskı yaratıyor.

Yatırım araçlarının Nisan performansı; altın kazandırdı, borsa kaybettirdi

Diğer yandan, yatırım araçlarının Nisan ayındaki performanslara bakıldığında; Gram altın yüzde 5,6 yükselirken, Borsa İstanbul BİST 100 endeksi yüzde 6,01 düştü. Dolar, yüzde 1,45 primle 38,49 TL’ye; Euro ise yüzde 6,50 artışla 43,75 TL’ye çıktı.

TEFAS’ta işlem gören yatırım fonlarının ana kategorilerine göre son bir aylık ortalama getirileri ise şu şekilde sıralandı:

Kıymetli Madenler Fonu: Yüzde 8,52; Para Piyasası Fonu: Yüzde 3,69; Borçlanma Araçları Fonu: Yüzde 2,60; Hisse Senedi Fonu: Yüzde -2,45.

İşsizlik düştü ama geniş tanımlı işsizlik yüzde 28,8’e çıktı

TÜİK’in yayımladığı Hanehalkı İşgücü Araştırması’na göre, 2025 yılı Mart ayında mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,3 puan azalarak yüzde 7,9 oldu. İşsiz sayısı 65 bin kişi azalarak 2 milyon 807 bin kişiye geriledi.

Ancak atıl iş gücü oranı aynı dönemde 0,3 puan artarak yüzde 28,8’e yükseldi. Zamana bağlı eksik istihdam, işsizler ve potansiyel iş gücünü kapsayan atıl iş gücü oranının yüzde 28,8’e çıkması, işgücü piyasasında toparlanma sinyallerine rağmen kayıt dışılık, eksik istihdam ve düşük kaliteli işlere ilişkin sorunların devam ettiğini ortaya koydu.

DİSK-AR, gerçek işsiz sayısının 12 milyona dayandığını, geniş tanımlı işsizliğin son bir yılda 2 milyon 182 bin kişi arttığını belirtti. DİSK-AR, yaklaşık 5,3 milyon kişinin çalışmaya hazır ancak iş aramaktan vazgeçmiş durumda olduğunu bildirdi. Geniş tanımlı kadın işsizliği ise yüzde 38,2’ye çıktı.

5-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı Mart ayında 0,1 puanlık artışla yüzde 15,1’e yükseldi. Bu yaş grubunda erkeklerde işsizlik oranı yüzde 11,0 iken kadınlarda yüzde 22,6 olarak hesaplandı. Kadın işsizliğinin gençlerde belirgin şekilde yüksek seyretmesi dikkat çekti.

Ekonomik güven endeksinde 20 ayın en büyük düşüşü

TÜİK verilerine göre ekonomik güven Nisan ayında yüzde 4,2 gerileyerek 96,6 seviyesine indi. Ağustos 2023’ten bu yana en sert daralma kaydedildi. Ağustos 2023’te endeksteki düşüş yüzde 5,2 olmuştu. Mart ayında 100,8 seviyesinde bulunan ekonomik güven endeksinin yeniden 100 eşik değerinin altına inmesi, ekonomik aktiviteye ilişkin kötümser beklentilerin artmaya başladığına işaret etti.

Endeksteki düşüşün geniş tabanlı olduğu dikkat çekti. Nisan ayında; Tüketici güven endeksi yüzde 2,3 azalarak 83,9’a, Reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde 2,3 düşüşle 100,8’e, Hizmet sektörü güven endeksi yüzde 4,3 azalarak 109,5’e, Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 2,5 düşüşle 110,6’ya, İnşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 4,2 azalarak 85,1 seviyesine geriledi.

Dış açık yüzde 11 arttı, tüketim malı ithalatı artıyor

TÜİK yılın ilk üç ayına ait dış ticaret verilerini açıkladı. Yılın ilk üç ayında dış ticaret açığı yüzde 11 arttı. Ocak-Mart döneminde ihracat yüzde 2,5 artarak 65 milyar 323 milyon dolar, ithalat ise yüzde 4,5 artışla 87 milyar 811 milyon dolar oldu. Dış ticaret açığı 22 milyar 488 milyon dolar olurken, geçen yıl aynı dönemde yüzde 75,9 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı bu yıl yüzde 74,4'e düştü.

Diğer yandan tüketim malları ithalatındaki artışa karşılık yatırım malları ithalatındaki azalış dikkat çekiyor. 2025 Mart ayında tüketim malları yüzde 12 ile ithalatı artmaya devam ediyor ve toplam ithalatta yaklaşık yüzde 17 gibi bir paya ulaştı. Ara mal ithalatı ise düşüyor. Bu ekonomistler tarafından "üretimde bir yavaşlamaya işaret" diye yorumlanıyor., sermaye malı ithalatında da bir artış var; fakat ihracat ithalattan hızlı artıyor.

Bankaların komisyon gelirlerinde rekor artış

Türk bankaları, 2025 yılının ilk çeyreğine ait finansal sonuçlarını açıklamaya başladı. Üç büyük banka, kârlılıklarını artırırken, özellikle ücret ve komisyon gelirlerindeki yükseliş dikkat çekti.

Garanti BBVA, Yapı Kredi ve Akbank, kârlılık açısından geçen yılın aynı dönemine göre sınırlı bir artış gösterdi. Bankaların net ücret ve komisyon gelirlerindeki artış, kârlılıklarındaki en önemli katkılardan biri oldu. Ücret ve komisyon gelirlerinde yüzde 60’ları aşan bir artış gözlendi. Bu yılın başında ETF komisyonlarına yapılan yüzde 44,38’lik zam, bankaların kart aidatı, kart yenileme, nakit avans ve kartla fatura ödeme gibi çeşitli işlemlerine de zam yapmalarına neden olmuştu.

Garanti BBVA, 2025’in ilk çeyreğinde net kârını yıllık yüzde 13,3 artırarak 25,28 milyar TL’ye çıkardı. Net ücret ve komisyon gelirleri ise yüzde 59 artışla 29,71 milyar TL’ye yükseldi. Yapı Kredi, 2025’in ilk çeyreğini yüzde 10,9 artışla 11,42 milyar TL net kâr ile tamamladı. Bankanın net ücret ve komisyon gelirleri yüzde 46,2 artarak 22,75 milyar TL’ye yükseldi. Akbank, 2025’in ilk çeyreğinde yüzde 4,2 artışla 13,73 milyar TL net kâr açıkladı. Net ücret ve komisyon gelirleri yıllık yüzde 63,5 artışla 22,67 milyar TL’ye yükseldi. 

Tasarruf tercihinde yastık altı altın ve nakit öne çıkıyor

ING Türkiye’nin Nielsen iş birliğiyle gerçekleştirdiği ‘Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nın 2024 yılı son çeyrek sonuçlarına göre, Türkiye’de her iki kişiden biri tasarruf sahibi ve tasarruf sahiplerinin yüzde 79’u düzenli olarak birikim yapıyor. Düzenli olarak tasarruf yapanların oranı bir önceki çeyreğe göre 7 puan artarak yüzde 79’a yükseldi.

En çok tercih edilen yatırım araçları arasında yüzde 31 ile yastık altı altın ve nakit öne çıkıyor. Bu tercihi sırasıyla yüzde 23 ile TL vadeli hesaplar, yüzde 21 ile altın ve değerli metallerin hesap üzerindeki versiyonları takip etti. Hisse senetlerine olan ilgi yüzde 18 seviyesinde sabit kalırken, bireysel emeklilik fonları yüzde 12 oranında tercih edildi.

THY’den 1,8 milyar lira ilk çeyrek zararı

Türk Hava Yolları (THY), Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) gönderdiği yılın ilk üç ayına ait bilançosuna göre, 1 milyar 818 milyon TL zarar etti. Uzmanlar, şirketin bu dönemde yaklaşık 696 milyon TL zarar açıklamasını bekliyordu. Gerçekleşen zarar tahminleri ikiye katladı. Uzmanlar, ilk çeyreğin havayollarının genelde zarar ettiği bir dönem olduğunu belirterek, “Zarar 46 milyon dolar ve yıllık cirosu 23 milyar dolar olan bir firma için abartılı bir rakam değil” yorumu yaptılar.

THY’nin satış gelirlerinde önemli bir artış gözlendi; ilk çeyrekte 176 milyar 712 milyon TL’ye ulaşan satışlar yüzde 20 arttı. THY, 2024 yılını ise 113,3 milyar TL gibi rekor bir net kâr ile tamamladı. Bu güçlü performansın ardından gelen zarar, yatırımcılar açısından sürpriz etkisi yarattı.

THY, zarar açıklamasının sonrasında borsada oluşan sert satışa karşılık sermayesinin yüzde 0,45’i oranında geri alım yaptı. Şirketin konuyla ilgili açıklaması şöyle: “29.04.2025 tarihinde Borsa İstanbul’da pay başına 297,75-299,75 TL (ağırlıklı ortalama 299,12 HL) fiyat aralığından toplam 501.700 TL nominal değerli THY A.O. payları geri alınmıştır.”

S&P, Türkiye’nin uzun vadeli kredi notunu “BB-” olarak teyit etti.

Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin uzun vadeli kredi notunu “BB-” olarak teyit etti ve kredi notu görünümünün “durağan” olduğunu belirtti. Açıklamada, ülkenin “B” olan kısa vadeli kredi notunun da teyit edildiği kaydedildi.

Türkiye ekonomisine dair risklere de işaret edilen açıklamada, durağan görünümün mevcut ekonomi ekibinin sıkı para politikasını sürdüreceği, böylece iç ve dış gerilimler karşısında hükümetin orta vadeli programıyla ilgili uygulama risklerini dengeleyeceği yönündeki görüşü yansıttığı vurgulandı.

Ülke ekonomisine dair büyüme tahminine de yer verilirken, Türkiye’de bu yıl yüzde 2,7 ve 2026’da yüzde 2,9 gayrisafi yurt içi hasıla büyümesi beklendiği aktarıldı.

CHP'den don felaketi çağrısı: Ekonomiye yansıması kaçınılmaz

CHP’li Erhan Adem, son don felaketlerinin tarımı ciddi şekilde etkilediğini belirterek üreticilere hızlı ve adil destek çağrısında bulundu. CHP'nin Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Adem, yazılı açıklamasında üretici kaybının gıda zinciri ve ekonomi üzerinde kaçınılmaz etkiler yaratacağını vurgulayarak, yetkilileri hızlı ve adil destekler konusunda harekete geçmeye çağırdı. Açıklanan 6,6 milyar TL’lik tarım destek ödemesinin ancak adil dağıtılır ve zamanında ulaştırılırsa anlam taşıyacağını kaydeden Adem, üreticiye yapılan desteğin yalnızca bir ödeme değil, toprağa ve ülkenin geleceğine yapılan bir yatırım olduğunun altını çizdi.

Zirai don nedeniyle üreticilerin ağır kayıplar yaşadığını belirten Adem, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “gıda arzı etkilenmeyecek” yönündeki açıklamasının sahadaki gerçeklerle örtüşmediğini söyledi. Adem, “Üretici zarar gördüyse, bu zararın gıda zincirine ve ülke ekonomisine yansıması kaçınılmazdır” diyerek hükümete çağrısını yineledi. Etkilenen üreticilere yönelik hızlı, etkin ve adil destek mekanizmalarının acilen hayata geçirilmesini isteyen Adem, tespit çalışmalarının şeffaf şekilde yürütülerek üretici kayıplarının telafi edilmesi gerektiğini söyledi.

İTO İstanbul Nisan enflasyonu: yüzde 3,21

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2025 Nisan ayına ilişkin perakende ve toptan fiyat verilerini açıkladı. İTO İstanbul Tüketici Fiyat Endeksi, bir önceki aya göre yüzde 3,21 oranında artarken, yıllık bazda artış yüzde 47,21 olarak gerçekleşti. Nisan ayında perakende fiyatlarda en dikkat çeken artış, yüzde 13,59 ile giyim ve ayakkabı grubunda görüldü. Bu gruptaki artışta mevsimsel etkilerin belirleyici olduğu vurgulandı.

TCMB anketinde nisanda enflasyon beklentileri arttı

Merkez Bankası'nın yayımladığı sektörel enflasyon beklentilerine göre, nisan ayında piyasa ve reel sektörün 12 ay sonrası enflasyon tahminleri yükselirken, hane halkının beklentisi değişmedi. Enflasyonun düşeceğine inanan bireylerin oranı ise geriledi.

Nisan ayında, piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentisi bir önceki aya göre 1,0 puan artarak yüzde 25,6’ya yükseldi. Reel sektörün beklentisi ise 0,6 puanlık artışla yüzde 41,7 seviyesine çıktı.

Alman Commerzbank'tan Türk Lirası için uyarı

Commerzbank, Merkez Bankası'nın faiz adımlarına rağmen Türk Lirası'ndaki değer kaybının devam ettiğini belirtti ve para politikasındaki değişimlerin güveni zedelediğini vurguladı. Commerzbank analisti Tatha Ghose, Merkez Bankası'nın faiz artışlarına rağmen Türk Lirası'ndaki değer kaybının yeniden hızlandığını belirtti. Ghose, enflasyonda görülen sınırlı iyileşmenin ardından Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine hız vermesinin bu sürece zemin hazırladığını savundu.

Kurumlar vergisi ödeme süresi 5 Mayıs’a kadar uzatıldı

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) Kurumlar Vergisi Beyannameleri ile bunlara tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri uzatıldığını açıkladı. Buna göre; 30 Nisan olan son ödeme günü 5 Mayıs’a kadar uzatıldı.

GİB’ten yapılan açıklama şöyle:

“30 Nisan 2025 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2024 hesap dönemine ilişkin Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 5 Mayıs 2025 Pazartesi günü sonuna kadar, 12 Mayıs 2025 ve 14 Mayıs 2025 günü sonuna kadar oluşturulması ve imzalanması gereken e-Defterlerin oluşturulma ve imzalanma süresi ile aynı sürede Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenmesi gereken elektronik defter ve berat dosyalarının yüklenme süresi 16 Mayıs 2025 Cuma günü sonuna kadar, uzatılmıştır.”

Ukrayna anlaşma imzaladı, değerli madenler ABD’nin kontrolünde…

Dünyada önemli bir gelişme ise, ABD ve Ukrayna’nın “Yeniden Yapılanma Yatırım Fonunu” kurmak için anlaşmaları oldu. Anlaşmanın bugüne kadarki askeri ve finansal desteği karşılığında ABD’ye Ukrayna’nın doğal kaynaklarına erişim imkanı sağlayacağı belirtildi. ABD, Ukrayna minerallerinin çıkarılmasından doğan kârı bu fona yatıracak ve fonun tüm yönetimi ABD’de olacak. ABD ayrıca, Ukrayna’nın aluminyum, grafit, petrol, doğalgaz ve nadir toprak elementleri gibi doğal zenginliklerini rahatlıkla kullanacak.

Anlaşma, Washington’a Ukrayna’nın doğal kaynaklarına erişim imkanı sağlarken, Trump yönetimi bu adımı kalıcı barış sürecinin parçası olarak tanımlıyor. Rusya’nın geniş çaplı işgalinden bu yana ABD halkının Ukrayna’nın savunmasına sağladığı önemli mali ve maddi desteğe değinilen ABD Hazine Bakanlığı’nın açıklamasında, “Bu ekonomik ortaklık iki ülkeyi birlikte çalışmak ve yatırım yapmak üzere konumlandırmaktadır” ifadesi kullanıldı.

Çalışanların ücretleri erirken, yönetici maaşları yüzde 50 arttı

Oxfam, 1 Mayıs İşçi Bayramı öncesinde yayımladığı yeni raporla küresel gelir eşitsizliğini dikkat çekici verilerle gözler önüne serdi. Raporda yer alan verilere göre, 2019’dan bu yana CEO maaşları enflasyona göre düzeltilmiş haliyle, yani reel olarak yüzde 50 oranında artış gösterirken, aynı dönemde işçilerin ortalama ücretleri yalnızca yüzde 0,9 yükseldi.

2024 itibarıyla dünya genelinde ortalama bir CEO’nun yıllık maaşı 4,3 milyon dolara ulaşırken, milyarderlerin yalnızca bir saatte kazandığı para, bir işçinin bir yılda elde ettiğinden fazla oldu. Oxfam’ın S&P Capital IQ verileriyle hazırladığı analize göre, CEO maaşlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında İrlanda 6,7 milyon dolar, Almanya ise 4,7 milyon dolarla başı çekiyor.

Raporda ayrıca, milyarderlerin geçtiğimiz yıl boyunca toplamda 206 milyar dolar yeni servet kazandığı belirtildi. Bu da saat başına yaklaşık 23 bin 500 dolara denk geliyor. Bu miktar, 2023 yılı küresel ortalama yıllık gelir olan 21 bin doları aşıyor.

Türkiye’nin askeri harcamaları 10 yılda yüzde 110 arttı

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), 2024 yılına ait küresel askeri harcamalar raporunu yayımladı. Rapora göre, dünya genelindeki askeri harcamalar yüzde 9,4 artarak 2 trilyon 718 milyar dolara ulaştı ve tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı.

Türkiye’nin 2015-2024 yılları arasında askeri harcamalarını yüzde 110 oranında artırdığı belirtilen raporda, ülkenin 2023 yılına göre yüzde 12 artışla 25 milyar dolar harcadığı aktarıldı.

SIPRI, Avrupa ülkelerinin Malta dışında tamamının geçen yıl askeri bütçelerini artırdığını kaydetti. Ukrayna’daki savaşın ve ABD’nin NATO’ya olan bağlılığına yönelik belirsizliklerin Avrupa’daki askeri harcamaları yüzde 17 oranında yükselttiği ifade edildi. 2024 yılında en fazla askeri harcama yapan beş ülke ABD, Çin, Rusya, Almanya ve Hindistan oldu. Bu ülkeler dünya genelindeki askeri harcamaların yüzde 60’ını gerçekleştirdi.

ABD’nin askeri harcamaları 2024’te yüzde 5,7 artışla 997 milyar dolara çıktı. Böylece ABD küresel askeri harcamaların yüzde 37’sini, NATO içindeki harcamaların ise yüzde 66’sını tek başına karşıladı. Avrupalı NATO üyelerinin harcamalarının NATO içindeki payı da yüzde 30’a ulaşarak son 11 yılın en yüksek seviyesine çıktı.

ABD ekonomisi ilk çeyrekte yüzde 0,3 daraldı

ABD ekonomisi, işletmelerin gümrük vergilerinden önce ithalat stoklarını artırmaya çalışması ve tüketicilerin harcamalarını kısması nedeniyle 2025’in ilk çeyreğinde beklenmedik daralma yaşadı. GSYH ilk çeyrekte mevsimsel ve enflasyona göre ayarlanmış yıllık yüzde 0,3 oranında küçüldü. Bu, 2022’nin ilk çeyreğinden bu yana görülen en büyük düşüş oldu. Bu sonuç ekonomistlerin beklediği yüzde 0,4’lük büyüme tahmininin gerisinde kaldı. Ekonominin beklenmedik küçülmesinde gümrük vergileri ve tüketici harcamaları etkili oldu

İthalat yüzde 41,3 oranında artarken ihracat ise yüzde 1,8 oranında bir artış gösterdi. Mart ayında işletmeler gümrük vergilerinden kaçınmak için stok yaparken ticaret açığı rekor seviyelere ulaştı.

Apple üretimi Hindistan’a kaydırmayı planlıyor

ABD ile Çin arasında tırmanan ticaret savaşı nedeniyle zor durumda kalan Apple, önümüzdeki yıl itibarıyla ABD pazarında satılan tüm iPhone modellerini Çin yerine Hindistan’da üretmeyi planlıyor. iPhone üreticisinin Hindistan’daki üretim kapasitesi bu hamlesiyle ikiye katlanacak.

Apple'ın bu adımı, tedarik zincirini çeşitlendirme stratejisinin önemli bir parçası olarak görülüyor. Ancak şirketin hedefleri, yatırımcıların şu ana kadar beklediğinden çok daha ileri ve hızlı bir dönüşümü içeriyor. Forbes Türkiye’nin haberine göre, Apple, 2026 yılı sonuna kadar ABD pazarında yıllık olarak satılan 60 milyondan fazla iPhone'un tamamını Hindistan'dan tedarik etmeyi hedefliyor. Bu hedef, Hindistan’daki mevcut iPhone üretiminin iki katına çıkarılmasını gerektiriyor. 20 yıl boyunca Çin’de büyük yatırımlar yaparak dünyanın en etkili üretim hatlarından birini kuran Apple, hâlihazırda iPhone’larının büyük bir bölümünü Foxconn gibi üçüncü taraf üreticiler aracılığıyla Çin'de imal ediyor.

IBM, ABD’de 150 milyar dolarlık yatırım yapacak

Teknoloji şirketi IBM, önümüzdeki beş yıl içinde ABD’ye 150 milyar dolarlık yatırım yapmayı hedeflediğini açıkladı. IBM, yalnızca bu alanda araştırma ve geliştirme faaliyetlerine 30 milyar dolardan fazla kaynak ayırmayı planlıyor. Bu hamleyle şirket, ABD’de kuantum bilgisayar üretimini ciddi ölçüde ilerletmeyi hedefliyor. Bu büyük ölçekli yatırımın hem ülke ekonomisini desteklemesi hem de şirketin küresel teknoloji liderliğini güçlendirmesi amaçlanıyor.

Morgan Stanley: Çin'in büyümesi sıkıntıya girebilir

Morgan Stanley ekonomistleri, Çin'in 2025 yılı ikinci çeyreğinde GSYH büyümesinin ABD'nin uyguladığı engelleyici gümrük tarifeleri nedeniyle belirgin bir şekilde yavaşlama tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Analistlere göre, ABD'nin Çin'e yönelik yüzde 125 oranında ek gümrük vergisi ticaretin daha da daralmasına yol açabilir.

Morgan Stanley'nin raporunda, Çin ve ABD arasındaki konteyner rezervasyonlarının son iki haftada yüzde 64 oranında azaldığı vurgulandı. Bu düşüş, ticaretin sekteye uğradığını ve iki ülke arasındaki ticaretin üzerinde ciddi baskılar olduğunu gösteriyor.

Morgan Stanley, önümüzdeki bir ila iki ay içerisinde gümrük tarifelerinde bir miktar yumuşama yaşanabileceğini öngörse de kalıcı bir çözümün yakın dönemde ortaya çıkmasının zor olduğunu belirtiyor. Buna rağmen Çin'in reel GSYH büyümesinin ikinci çeyrekte yüzde 4,5 seviyesinin altına düşme olasılığı yüksek görünüyor.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.