25 Nisan 2025

Levent Gürses - Deprem vergileri bina güvenliğini gündeme taşıdı, Washıngton’dan Şimşek’in olumlu mesajları izlendi

levent-gurses-deprem-vergileri-bina-guvenligini-gundeme-tasidi

Deprem vergileri bina güvenliğini gündeme taşıdı, Washington’dan Şimşek’in

olumlu mesajları izlendi

Levent Gürses

İstanbul’da 23 Nisan günü öğlen saatlerinde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem ve artçı sarsıntılar büyük endişeye neden olurken, ekonomi dünyasının gündemini de depremin ardından yaşanan sıkıntılar, mega kentin geçen yıllara rağmen depreme hazır olamaması ile özellikle 1999'dan bu yana toplanan deprem vergileri akıbeti oluşturdu.

Diğer yandan, Uluslararası Para Fonu (IMF) - Dünya Bankası bahar toplantıları Washington'da yapıldı. IMF ve Dünya Bankası raporlarında Türkiye'nin büyüme hızına ilişkin tahminlerini değiştirmedi, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Washington'da IMF Başkanı ve büyük yatırım bankalarının temsilcileriyle görüştü ve Türkiye ekonomisine dair pembe tablo çizerek yabancı yatırımcıları çağırdı.

Deprem vergileri yeniden gündemde; 25 yılda 42 milyar dolar

Cumhuriyet gazetesi özel haberinde, 1999 Gölcük depreminden sonra geçici olarak getirilen ancak kalıcı hale gelen Özel İletişim Vergisi (ÖİV) ya da halk arasında bilinen adıyla 'deprem vergisi' yeniden tartışma konusu olduğunu vurguladı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerinden yapılan hesaplamaya göre, 1999'dan bu yana 25 yılda toplanan ÖİV miktarı 2024 sonunda 142 milyar 424 milyon TL'ye (yaklaşık 42 milyar dolar) ulaştı. Bu verginin en yüksek tahsilatı 37 milyar 550 milyon TL ile 2024 yılında gerçekleşti. 2025 bütçesindeki ÖİV hedefi ise 45 milyar 190 milyon TL olarak belirlendi.

İstanbul'daki her 4 kişiden 1'i sağlam konutta olacaktı

100 m² standart bir dairenin yapım maliyeti yaklaşık olarak 1 milyon 500 bin TL (39 bin 144 dolar) ile 2 milyon 500 bin TL (65 bin 240 dolar) arasında değiştiğini belirten gazetenin haberine göre, toplanan bu vergilerin kentsel dönüşüm çalışmalarında kullanılması durumunda ortalama 1 milyon 72 bin 961 ile 643 bin 776 arasında konut sıfırdan yapılabilirdi. Bu dairelerin her birinde 5 kişinin yaşaması durumunda ise İstanbul'daki her 4 kişiden 1'i; yani 5 milyon 364 bin 805 kişi depreme karşı güvence altına alınmış olacaktı.

1,5 milyon riskli bina var, her 3 binadan biri riskli

Ancak, halihazırda uzmanlar İstanbul'da her 3 binadan birinin riskli olduğunu, bu 1,5 milyon konutun depreme karşı güçlendirilmesi veya dönüştürülmesi için acele edilmesi gerektiğini vurguluyorlar.

Uzmanlar, ülke genelindeki 6 milyon, İstanbul'daki 1,5 milyon civarındaki riskli konutlarda oturan vatandaşları binalarını bir an önce dönüştürmeleri veya güçlendirmeleri konusunda uyarıyor. İstanbul'da acilen yıkılacak 600 bin evin bulunduğu belirtiliyor.

Son 22 yılda ülke genelinde 3,5 milyonu aşkın konutun dönüşümü sağlanmış olsa da hala riskli olduğu belirtilen 6 milyon civarındaki konutun varlığı bu konuya verilmesi gereken öneme işaret ediyor.

Deprem sigortasından da kaçınıyoruz, 10 evden 4'ünde yok

Kentsel dönüşümü, riskli yapıların dönüştürülmesini bir kenara bırakalım, halen İstanbul'da 10 evden 4’ünün zorunlu deprem sigortası bile yok. Doğal Afet Sigortaları Kurumundan (DASK) verilerine göre, deprem sigortasında Yalova yüzde 83’lük oranla Marmara’da zirveye çıkarken, İstanbul’un sigortalılık oranı yüzde 62 ile Türkiye ortalamasını aştı. Ancak hala milyonlarca konut sigortasız durumda.

İstanbul'da zorunlu deprem sigortalılık oranı yüzde 62 ve yaşayan poliçe sayısı ise yaklaşık 2,6 milyon seviyesinde bulunuyor. Türkiye genelinde sigortalılık oranı yüzde 56 olurken, yüzde 62'lik sigortalılık oranıyla İstanbul Türkiye ortalamasının üzerinde yer alıyor.

Bakan Uraloğlu'na göre GSM hatları sadece 15 dakika çalışmamış

23 Nisan'da İstanbul'da meydana gelen 6.2'lik depremin ardından gözler vatandaşların iletişim sorunu yaşamasına neden olan GSM operatörlerine döndü. Deprem sonrasında insanlar yakınlarıyla iletişim kuramadı, GSM operatörleri bir kez daha aşırı yüklenmeye cevap veremedi, şikayetler arttı.

Bunun üzerine, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, GSM operatörleri; Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom temsilcileriyle bir toplantı yaptı ve sonrasında yaptığı açıklamada,"Rutinimizdeki haberleşme kapasitemiz 2.5 kat fazla kapasitemizin olduğunu söylemek isterim. Dünkü depremlerde 7-10 kat ses görüşmesi kapasitesi oluştuğunu söyleyebilirim. Web tabanlı aramalarda ise 2 kat artış olduğunu söyleyebilirim" ifadelerini kullandı.

Uraloğlu, toplantıdan önce de gazetecilerin sorularını yanıtlayarak, ""Bilgilendirmeye çalışmış olmamıza rağmen iletişimin normal ses üzerinden yapılması yönelimi oldu. Esasında web tabanlı, internet tabanlı ve Whatsapp, Bip, Facetime gibi uygulamalarda hiçbir problem yaşanmadı. Ancak ilk etaptaki refleksle yaklaşık 15 dakikalık bölümde ciddi aksamalar olduğunu biz de tespit ettik ve görüşmelerle normale döndürdük. Bu bizim için tecrübe oldu" dedi.

İstanbul'daki ticari yapılar acilen güçlendirilmeli

Deprem sonrası İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç de sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak, depreme hazır olmak için her günün ve her saatin çok kıymetli olduğunu belirtti ve "Ticari yapılarda, devletimizin desteğiyle risk tespiti ve modern teknolojileri kullanarak yapı güçlendirme çalışmalarını bir an evvel yapmalıyız" dedi.

Avdagiç, devletin, yerel yönetimlerin ve halkın tam işbirliğiyle İstanbul'un dönüşümünün ve yeniden inşasının hızlandırılması çağrısında bulunarak, şöyle dedi:

"Belediyelerimizin halkımızla dayanışma içinde olması en büyük gücümüz. Şimdi devletimiz, yerel yönetimlerimiz ve halkımız hep birlikte ve tam işbirliği içinde, İstanbul'un dönüşüm ve yeniden inşasını ivmelendirmeliyiz. Ekonomimizin kalbi olan İstanbul'un yeniden inşa ve dönüşümünde işyerlerimizi de dikkate almalıyız. Konutlar için yürütülen depreme ilişkin güçlendirme ve analiz çalışmalarını, 'acil' ve 'eş zamanlı' bir şekilde, ticari binalar, küçük sanayi siteleri, iş merkezleri, OSB fabrikaları, oteller, özel hastaneler gibi önemli ekonomik yapılar için de başlatmalı ve yürütmeliyiz."

Şimşek: Aşağı yönlü risklere rağmen yatırım ortamı güçleniyor

Ekonomimizin haline bakalım… Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, G20, IMF ve Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında geldiği Washington'da temaslarda bulundu. Şimşek, IMF Başkanı Kristalina Georgieva ile bir araya geldi. Sosyal medya platforundan açıklama yapan Georgieva, "Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Türkiye'nin ekonomik görünümü ve ekonomik büyümeyi daha da güçlendirecek politikalar hakkında konuştuk" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Washington’da katıldığı etkinlikte Türkiye ekonomisine ilişkin önemli mesajlar verdi. “Program yolunda ilerliyor” diyen Şimşek, enflasyonda hedef bandın korunacağını ve büyüme tarafında aşağı yönlü risklere rağmen yatırım ortamının güçlendiğini söyledi. Avrupa'nın savunma ihtiyacına dikkat çeken Şimşek, Türkiye’nin bu alanda stratejik bir rol üstlenebileceğini belirtti.

Büyük yatırım bankalarına programı anlattı, yatırım çağrısı yaptı

Şimşek ayrıca; Barclays, Jefferies, JP Morgan ve Bank of America'nın ayrı ayrı düzenlediği yatırımcı toplantılarında Türkiye ekonomisine ilişkin güncel gelişmeler ve gelecek dönem perspektifine ilişkin bilgilendirme yaptı.

Şimşek, sunumunda ekonomi programının temel önceliğinin enflasyonla kararlı mücadele olduğunu ifade ederek, dünya ekonomisinde sıkılaşan finansal koşullar ve zayıflayan dış talebin Türkiye ekonomisinde daha ılımlı bir büyüme sürecine yol açabileceğini söyledi.

Sıkılaşan finansal koşullar ile petrol fiyatlarındaki düşüşün enflasyon üzerinde aşağı yönlü etki oluşturacağını vurgulayan Şimşek, bu çerçevede, enflasyonun yılsonunda Merkez Bankasının hedef aralığında gerçekleşmesinin beklendiğini bildirdi.

Talepteki düşüş ve petroldeki gerileme cari dengeye katkı yapacak

Şimşek, cari dengeye ilişkin de iyimser olduklarını, yılsonunda cari açığın Orta Vadeli Program tahminlerinin altında kalmasını öngördüklerini belirterek, yurt içi talepteki yavaşlama ve enerji fiyatlarındaki düşüşün, dış ticaret açığını daraltarak bu gelişmeye katkı sağlayacağını dile getirdi.

Türkiye'nin ticarette artan korumacılığa karşı benzer ülkelere göre daha dirençli olduğuna dikkati çeken Şimşek, bölgesel entegrasyonların ve mevcut serbest ticaret anlaşmalarının bu bağışıklığı güçlendirdiğini ifade etti. Şimşek, ekonomi programını kararlılıkla sürdüreceklerini vurgulayarak, Türkiye'nin küresel değer zincirlerinde daha üst basamaklara çıkmasını sağlayacak sanayi politikalarına, yeşil ve dijital dönüşüme yönelik reformlara ve altyapı yatırımlarına hız vereceklerini bildirdi.

Karahan: Sıkı para politikası, fiyat istikrarı sağlanana kadar sürecek

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan da Washington'da "Türkiye’de Para Politikası ve Enflasyon Görünümü" başlıklı sunum yaptı. Karahan, sunumda enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikasının kararlılıkla sürdürüleceğini, iç talepteki ılımlı seyir, TL'nin reel değer kazanması ve maliye politikasıyla koordinasyonun dezenflasyonu desteklediğini belirtti.

Para politikasının proaktif olduğunu hatırlatan Karahan, "Yeniden dolarizasyon riskleri kararlı ve sıkı bir politika duruşuyla sınırlandırılmıştır. Para politikası iletimi son bir yılda önemli ölçüde iyileşmiştir" dedi.

Enflasyonun düşüşünü devam ettirdiğini belirten Karahan, "Ancak riskler canlıdır. Döviz geçişi mütevazıdır ve fiyatlandırma davranışındaki iyileşmeyi yansıtır. Enflasyonda önemli ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi halinde para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Düşen petrol fiyatları enflasyon düşüşünü desteklemektedir ancak küresel ekonomik görünüm belirsizdir. Talep, mal tüketiminin etkisiyle beklentileri aşmıştır" dedi.

Türkiye büyümede gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kaldı

Diğer yandan IMF, Nisan ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayınladı. Buna göre Türkiye için ekonomik büyüme beklentisi 2025 yılı için değiştirilmedi ve yüzde 2,7'de kalarak yüzde 4,2 olan gelişmekte olan ülkelerin büyüme ortalaması beklentisinin oldukça altında kaldı. Bu oran, gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyümesinin yaklaşık 1,5 puan gerisinde kalıyor.

Raporda, Türkiye ekonomisinin 2026’da yüzde 3,2’ye toparlanmasının beklendiği ifade edilse de, kısa vadede ülkenin görece düşük büyüme temposu dikkat çekiyor. Türkiye'nin 2027 büyüme beklentisi ise yüzde 3,4 oldu.

Enflasyon tarafında ise Türkiye için 2025 yılı beklentisi yüzde 22,8, işsizlik oranı ise yüzde 9,2 olarak belirlendi.

Küresel büyümede beklenti yüzde 2,8'e düşürüldü

IMF, küresel ekonomik büyümenin 2025 yılı için yüzde 3’ten yüzde 2,8’e, 2026 yılı için ise yüzde 3,3’ten yüzde 3’e gerilediğini duyurdu. Kuruluş, bu yavaşlamanın temel nedenleri olarak ticaret gerilimlerinin tırmanmasını, politik belirsizlikleri ve ABD’nin sertleşen gümrük tarifelerini gösterdi.

Dünya Ekonomisinin Görünümü Nisan raporunda, gelişmiş ülkelerde büyüme tahminleri aşağı çekildi. ABD ekonomisinin 2025 büyüme tahmini yüzde 2,7’den yüzde 1,8’e, Euro Bölgesi’nin tahmini yüzde 1’den yüzde 0,8’e çekildi.

IMF, 2025 yılında gelişmekte olan ülke ekonomilerinin ortalama yüzde 4,2 oranında büyüyeceğini öngördü. Bu kapsamda Hindistan için yüzde 6,2, Çin için yüzde 4, Rusya için ise yüzde 0,9 büyüme tahmin edildi. Raporda, gelişmekte olan ekonomilerin dünya büyümesine katkısının yüksek olmaya devam edeceği ifade edildi.

Ticaret politikalarında netlik büyümeyi artırabilir

Dünya Ekonomisinin Görünümü Nisan raporunda, ticaret savaşının yeni bir evreye taşındığı ve mevcut tarifelerin son yüzyılda görülmemiş seviyelere ulaştığı vurgulandı. Bu durumun, küresel ekonomik aktivite üzerinde ciddi bir baskı yaratmaya başladığına dikkat çekildi.

Raporda, yoğunlaşan aşağı yönlü risklerin küresel görünümde belirleyici olduğu belirtilirken, ticaret politikalarındaki belirsizliklerin ve korumacılığın büyüme üzerinde baskı oluşturduğu kaydedildi. Mevcut gümrük tarifelerinin azaltılması ve yeni ticaret anlaşmalarıyla şeffaflık sağlanmasının ise büyümeyi yeniden destekleyebileceği vurgulandı.

Dünya Bankası Türkiye’nin 2025 büyüme tahminini yüzde 2,6'dan 3,1'e yükseltti

Diğer yandan, Dünya Bankası, Türkiye'nin bu yıla ilişkin ekonomik büyüme tahminini yüzde 2,6'dan yüzde 3,1'e yükseltti. Banka, Avrupa ve Orta Asya Ekonomik Güncellemesi Raporu'nda, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,1 ve 2026'da yüzde 3,6 büyümesinin beklendiği bildirildi. Ocak ayındaki tahminlerinde 2025'te yüzde 2,6, 2026'da yüzde 3,8 büyüme öngörmüştü.

Avrupa ve Orta Asya bölgesinde, gelişmekte olan ekonomilerdeki büyümenin yavaşlamasının beklendiği belirtilen raporda, dış talebin zayıflaması ve Rusya'daki büyümenin yavaşlaması nedeniyle bölge ekonomisinin bu yıl ve gelecek yıl yüzde 2,5 büyümesinin öngörüldüğü vurgulandı.

Georgieva: ticaret politikası uzlaşması hayati önem taşıyor

IMF Başkanı Kristalina Georgieva da IMF'nin 2025 küresel politika gündemine ilişkin olarak düzenlediği basın toplantısında, belirsizliğin çok maliyetli olduğunu vurgulayarak, hızlı bir şekilde gerilimlerin çözülmesi ve ticaret politikalarında uzlaşılması çağrısı yaptı.

Küresel büyümeye ilişkin tahminleri önemli ölçüde aşağı çektiklerini anımsatan Georgieva, "Ticaret politikalarındaki büyük değişimler, daha sıkı finansal koşullar ve daha yüksek piyasa oynaklığıyla birlikte belirsizliği had safhaya çıkardı. Ülkelerin ticari gerginlikleri olabildiğince hızlı bir şekilde, yapıcı biçimde çözmek için birlikte çalışmaları, açıklığı korumaları ve belirsizliği ortadan kaldırmaları gerekiyor. Başlıca aktörler arasında bir ticaret politikası uzlaşması hayati önem taşıyor ve onlara bunu hızlıca gerçekleştirmeleri için çağrıda bulunuyoruz" dedi.

Tasarrufa yönelme tehlikeli, Çin tüketimi artırmalı, ABD açıklarını kapatmalı

Belirsizliğin çok maliyetli olduğunun altını çizen Georgieva, dünya ekonomisinin tükenen tamponlarıyla yeni ve büyük bir sınavla karşı karşıya olduğuna dikkati çekerek, bunun da ülkeleri zor duruma soktuğunu vurguladı. Georgieva, belirsizlik ortamında şirketlerin yatırım yapmadığını, hanehalklarının da harcama yerine tasarrufa yönelmesinin zaten zayıf olan büyüme beklentilerini daha da düşürdüğünü ifade etti.

Tüm ülkelerin hem tarife hem de tarife dışı ticaret engellerini azaltması gerektiğini, verimliliği artırmak için büyüme odaklı reformların önemli olduğunu söyleyen Georgieva, "Çin gibi bazı ülkelerin özel tüketimi artırmak için harekete geçmesi ve hizmetlere geçişi benimsemesi gerekiyor. ABD gibi diğer ülkelerin ise mali açıklarını azaltmaları gerekiyor" dedi.

Halkın yatırım tercihleri yeniden altın ve dolara kaydı

19 Mart'ta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlayan süreç halkın ekonomiye ve uygulanan programa güveninin zedelenmesine neden oldu. Sözcü gazetesinin haberleştirdiği Koç Üniversitesi’nin Nisan anketine göre, hanehalkının enflasyon beklentilerinin yükseldiğini ve yatırım tercihlerinin yeniden altın ve dolara kaydığını ortaya koydu. Özellikle gençler ve yaşlılar enflasyona karşı en tedirgin gruplar arasında yer aldı.

Koç Üniversitesi’nin 12-15 Nisan tarihlerinde gerçekleştirdiği anket, vatandaşların enflasyon beklentilerinde yukarı yönlü bir hareketliliğe işaret ediyor. Buna göre, önümüzdeki 12 aya yönelik enflasyon tahmini yüzde 66'dan yüzde 68'e çıkarken, yıl sonu beklentisi de yüzde 67'den yüzde 69'a yükseldi. Geçtiğimiz 12 ay için hissedilen enflasyon oranı ise yüzde 74’ten yüzde 78’e tırmandı.

Ankette, hanehalkına tasarruflarını nasıl değerlendirmeyi planladıkları da soruldu. Sonuçlara göre altın, üst üste ikinci ayda da en çok tercih edilen yatırım aracı oldu. Katılımcıların dövize olan ilgisi de dikkat çekici biçimde arttı; dolar alımı tercihi geçen aya göre yüzde 13 oranında artarak dolarizasyon eğiliminin güçlendiğini gösterdi. Öte yandan, Türk lirası mevduatlarına olan ilgi de yüzde 8 oranında arttı.

Kredi kartlarına sarılan dar gelirlinin borcu yüzde 241 arttı

Geçinemeyen dar gelirli kartlara sarılırken borç bakiyesi giderek kabarıyor. Kredi kartı ile yapılan market harcamaları bir yılda yüzde 72,5 oranında artarken batık kredi kartı borç tutarı ise yüzde 241 yükseldi.

Birgün gazetesinin derlediği haberde, temel ihtiyaçlar artık sadece kredi kartları ile karşılandığı vurgulandı. Mart itibarıyla kredi kartı sayısı 132,3 milyona ulaşırken kredi kartı borçları ilk kez 2 trilyon lirayı aşarak rekor kırdı. En çok harcamayı ise taksitsiz harcamalar oluşturdu.

BDDK’nin 11 Nisan haftasına ilişkin verilerine göre bireysel kredi kartı borçlarının 1 trilyon 322,3 milyar lirasını taksitsiz harcamalar oluştururken 622,9 milyar lirasını taksitli harcamalar oluşturdu. Sadece Mart ayında 1,59 milyar olan kartlı ödemelerin 911,4 milyon adedinde kredi kartları kullanıldı.

Bankalararası Kart Merkezi’nin verileri kredi kartlarının en çok kullanıldığı harcama türlerini açığa çıkardı. BKM’nin son yayımlanan Şubat ayı verilerine göre bireysel kredi kartları en fazla taksitsiz harcamalar arasında olan market ve alışveriş merkezleri harcamalarında kullanıldı. 237 milyar 597 milyon lira tutarındaki harcama bu kalemde gerçekleşti. Çeşitli gıda harcaması da 87 milyar 751 milyon lirayı buldu. 2024 yılının aynı döneminde bu tutarlar market ve alışveriş merkezlerinde 137 milyar 689,9 milyon lira, çeşitli gıda harcamasında 56 milyar 465,3 milyon lira düzeyindeydi.

Emekli aylığı 2 çeyrek altına düştü, asgari ücretlinin 4 altını gitti

Emekli aylıklarının içler acısı hali altın hesabında da gözler önüne serildi. Türk-İş tarafından açıklanan verilere göre, 2003'te en düşük emekli maaşı 11.4 çeyrek altın alırken, Nisan 2025 itibarıyla ise 14.469 liralık en düşük emekli aylığıyla 2 çeyrek altın alabiliyor. Böylece emeklilerin cebinden 9,4 çeyrek altın alınmış oldu. 2003 yılında 332 milyon lira olan en düşük emekli aylığıyla 11.4 adet çeyrek altın alınabiliyordu.

Asgari ücretlinin altın hesabı da emeklileri aratmıyor. 2003 yılında 226 milyon lira asgari ücret alan bir çalışan, maaşıyla 7,2 adet çeyrek altın alabiliyordu. 2025 yılında ise asgari ücretlinin altın karşısındaki geliri yarıdan fazla düşmüş durumda. Bugün 22 bin 104 lira 67 kuruş alan bir asgari ücretli, maaşıyla sadece 3.1 adet çeyrek altın alabiliyor. Rakamlar, 1 Ocak 2003 - 22 Nisan 2025 tarihleri arasında asgari ücretlinin cebindeki 4,1 altınının 'buhar olduğunu' gösteriyor.

Merkez Bankası'nın rezervleri aralıksız 5 haftadır geriliyor

TCMB'nin son verilerine göre, net uluslararası rezervler 243 milyon dolar azalarak 38,6 milyar dolara düştü. Döviz varlıklarında düşüş yaşanırken, altın rezervleri artış gösterdi. Döviz yükümlülükleri ise artmaya devam ediyor.

Bir önceki hafta 38 milyar 874 milyon dolar olan net uluslararası rezervler, 18 Nisan ile sona eren haftada 243 milyon dolar azalarak 38 milyar 631 milyon dolara indi. Resmi rezerv varlıkları, geçen haftaya göre yüzde 0,6 azalarak 146,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Bu hafta döviz varlıkları, bir önceki haftaya göre yüzde 6,3 azalarak 56,6 milyar dolar, altın cinsinden rezerv varlıkları yüzde 3,5 artarak 82,3 milyar dolar, IMF rezerv pozisyonu ve SDR toplamı ise yüzde 1,3 artarak 7,7 milyar dolar oldu.

Sanayide yatırım iştahı zayıflıyor: TCMB’den 2025 için temkinli tablo

Sanayide yatırım iştahı zayıflıyor. Merkez Bankası'nın bahar dönemi Yatırım Eğilimi İstatistikleri’ne göre, imalat sanayisinde bu yıl yapılması planlanan yatırım harcamalarına dair artış beklentileri zayıflamaya devam ediyor. Özellikle büyük ölçekli işletmelerde yatırım iştahı, önceki döneme kıyasla daha temkinli bir tablo çiziyor.

Yatırım Eğilimi İstatistikleri'ne göre, imalat sanayi genelinde 2025 yılında yapılması öngörülen yatırım harcamalarının bir önceki yıla göre artacağı yönündeki değerlendirmeler zayıflayarak devam etti. İşyerlerinin büyüklük grupları itibarıyla yapılan değerlendirmelerde, üretimde çalışan sayısı 500 ve üzerinde olan işyerlerinde diğer büyüklük gruplarının aksine 2024 güz döneminde öngörülenden daha zayıf bir artış gerçekleştiği gözlendi.

Trump, Fed başkanı Powell'ı görevden alacak mı?

Dünyadaki gelişmelere baktığımızda ise, bu haftada ABD Başkanı Donald Trump'ın öngörülemezliği, çelişkileri bir kez daha piyasalara ve gündeme damgasını vurdu.

Önce ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell’ı görevden alma sinyalleri veren, sosyal medya hesabından Powell’ı “büyük bir ezik” olarak tanımlayan Trump, daha sonra görevden alma gibi bir planı olmadığını belirtti.

Trump, 2017 yılında Powell’ı FED Başkanlığına aday göstermişti. Ancak ikili arasındaki ilişki özellikle ekonomi politikalarında yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle zamanla gerildi. Trump, Powell’ın faiz politikalarındaki tutumunu sık sık eleştiriyor. Trump, “Faiz indirimi için şu an tam zamanı” diyerek Powell’a doğrudan mesaj gönderdi. Powell’ın bu konuda daha atak davranmasını beklediğini de vurguladı.

Geçtiğimiz yıl üç kez faiz indirimine giden Fed, aralık ayında yaptığı son indirimin ardından daha temkinli bir yol izlemeye başladı. Trump ise Powell’ın faizleri indirmeyerek siyasi davranmakla suçluyor. Ancak Powell bu iddiaları defalarca reddetti.

Powell'ın yerine aday Kevin Warsh mı?

Wall Street Journal'ın geçen haftaki haberine göre Trump, Powell'ın yerine 2006-2011 arasında FED Yönetim Kurulu üyeliğinde bulunan Kevin Warsh'ı düşünüyor. Ancak habere göre Warsh, Fed başkanının görev süresini tamamlamasını tavsiye etti. Forbes Türkiye internet sitesinin haberine göre, Capital Economics, Warsh gibi iyi niteliklere sahip bir adaya ilk piyasa tepkisinin “felaket olmayabileceğini” ancak bunun muhtemelen “FED'in bağımsızlığını ortadan kaldırmanın ilk adımı” olacağını, çünkü kalan yönetim kurulu üyelerinin kovulmasına yol açarsa, bunun “daha şiddetli bir piyasa tepkisini tetikleyeceğini” vurguladı.

Piyasalarda rahatlama, endeksler haftayı yükselişle kapadı

Trump’ın Fed Başkanı Jerome Powell’a yönelik sert açıklamaları ise küresel piyasalarda büyük dalgalanmalara neden oldu. Trump’ın Powell’ı görevden alma imasında bulunması ve faizlerin "hemen" düşürülmesi gerektiğini söylemesi 22 Nisan Salı günü borsalarda sert satışlara yol açarken, güvenli liman talebini artırarak altını yeni zirveye taşıdı.

Ancak, Trump'ın görevden alma niyeti olmadığını açıklaması ve Çin ile daha yumuşak bir ton izleyerek ticaret anlaşması sinyalleri vermesi borsalarda toparlanma, altında da bir miktar düşüşe neden oldu. Neticede, Perşembe kapanış itibarıyla Dow Jones endeksi haftayı yüzde 2,43, S&P 500 de yüzde 3,83 yükselişle kapadı.

Zirveye çıkan altın yoruldu ve inişe geçti, gümüş yükseldi

Finansal piyasalardaki karamsarlık ve dalgalanma altına olan talebi artırdı. Doların zayıflaması ve Trump’ın Powell’a yönelik eleştirileri üzerine, 22 Nisan günü spot altının onsu 3 bin 500 dolara yükselerek tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Ancak daha sonra altın fiyatları gevşedi.

Perşembe günün 3.349 dolardan kapandı. Haftalık olarak yüzde 0,74 değer kaybetti. Ancak gümüş fiyatları yükseldi ve haftalık yüzde 2,5 değer kazandı. Altının 24 Nisan itibarıyla son bir aylık değer artışı yüzde 9,4 ve yılbaşından bu yana ise yüzde 26'yı buldu.

Çin ile tarife oranları değişecek ama sıfırlanmayacak

Trump, Çin ile süregelen ticaret geriliminde yumuşak bir üslup kullanarak dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Çin’e karşı gümrük tarifelerinde agresif bir tutum sergilemeyeceklerini ancak bir anlaşmanın kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Trump, Çin’e uygulanan mevcut gümrük tarifelerinin yüzde 145 seviyesinde olduğunu belirtirken bu oranın ileride değişeceğini ancak tamamen kaldırılmayacağını vurguladı.

Tesla 2021’den beri en kötü üç aylık karını açıkladı

Tesla, CEO Elon Musk’ın ABD hükümetindeki rolüne dair tartışmaların ortasında son dört yılın en kötü çeyreğini geçirdi. Musk da gelecek aydan itibaren DOGE’taki rolüne daha az vakit ayıracağını ve Tesla’ya odaklanacağını açıkladı.

Tesla ilk çeyrek raporuna göre CEO Elon Musk’ın Beyaz Saray’daki rolünün şirketin performansı üzerinde ağır bir etkisi olması nedeniyle gelir ve satışlar açısından son yılların en kötü üç ayını geçirdi.

Otomobil üreticisi ilk çeyrek sonuçlarında 19,3 milyar dolar gelir bildirdi, Avrupa'da satışlar ilk çeyrekte yüzde 45 düştü. FactSet'e göre ortalama tahminler Tesla'nın son çeyrekte 21,3 milyar dolar gelir açıklamasını öngörüyordu. Bu da 2025 yılının ilk çeyreğini Tesla'nın 2022 yılının ikinci çeyreğinden bu yana satışlar açısından en kötü ve 2021 yılının ilk çeyreğinden bu yana da en az kârlı dönemi haline getiriyor.

Tesla'nın ana otomotiv iş kolundaki gelir bir önceki yıla göre yüzde 20 düşerek 14 milyar dolara geriledi ve 2021'in 3. çeyreğinden bu yana en zayıf rakama ulaştı.

Forbes Türkiye'ye göre, 361 milyar dolar servete sahip Musk, aralık ayındaki zirvesine kıyasla 100 milyar dolardan daha fakir olsa da, hala gezegendeki en zengin kişi.

AB ekonomisinde durgunluk sinyalleri: Yeni otomobil satışları geriledi

Avrupa Birliği (AB) otomobil pazarında mart ayına ait veriler, ekonomik yavaşlamanın sinyallerini verdi. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) tarafından yayımlanan verilere göre, mart ayında yeni otomobil satışları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,2 oranında gerileyerek 1 milyon 29 bin 519 adede düştü.

AB genelinde satılan yeni otomobillerin yüzde 36’sını hibrit araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 28,2, tam elektrikli araçların oranı ise yüzde 15,3 olarak belirlendi. Dizel araçlar yüzde 9,3’lük pay alırken, fişli (plug-in) hibrit modeller yüzde 8 ve diğer yakıt türlerini kullanan araçlar ise yüzde 3,2 oranında pazar payına sahip oldu.

 

Türkiye ve dünya ekonomisinden geçen hafta açıklanan önemli veriler de şöyle:

  • İmalat sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı (KKO), nisanda geçen aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 74,3 seviyesinde gerçekleşti. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamaya göre, imalat sanayisinde faaliyet gösteren 1736 iş yeri tarafından nisan ayı İktisadi Yönelim Anketi'ne verilen yanıtlar göre, imalat sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı, nisanda geçen aya oranla 0,1 puan azalarak yüzde 74,3 oldu.
  • Finansal kesim dışındaki firmaların net döviz açığı, şubat ayında 7,3 milyar dolarlık artışla 155,4 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankası verilerine göre firmaların döviz varlıkları azalırken, kısa vadeli döviz fazlası ise ciddi geriledi.
  • Reel kesimin ekonomiye güveni nisanda 7 ayın en düşüğüne indi. TCMB verilerine göre Nisan 2025 dönemine ait İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi bir önceki aya göre 2,4 puan azalarak 100,8 seviyesinde gerçekleşti.
  • Tüketici güveni Nisan ayında zayıfladı. TÜİK verilerine göre endeks, Mart'taki 85,9 seviyesinden yüzde 2,3 düşerek 83,9'a geriledi; bu da vatandaşın ekonomiye dair kötümserliğinin arttığını gösteriyor.
  • TÜİK, Nisan ayına ilişkin hizmet, perakende ticaret ve inşaat güven endekslerini açıkladı. Buna göre Güven endeksi, hizmet sektöründe yüzde 4,3 azaldı, perakende ticaret sektöründe yüzde 2,5 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 4,2 azaldı.
  • Tarımda girdi maliyetleri şubatta yıllık bazda yüzde 28,92 artarak son 20 ayın en düşük seviyesine geriledi. Enflasyonda yavaşlama sinyali dikkat çekerken, veteriner harcamaları ve tohum fiyatlarında sert yükseliş sürdü.
  • TÜİK'in verilerine göre, yerli turistlerin 2024 yılında yurt içinde yaptığı seyahat harcamaları önceki yıla göre yüzde 82,5 artarak 419,3 milyar liraya ulaştı. Vatandaşlar en çok arkadaş ya da akraba evinde konakladı.
  • Alışverişte öncelik değişti: Marka değil fiyat belirleyici... Ernst & Young (EY), “Geleceğin Tüketicisi Endeksi’nin 26 ülkede 20 binden fazla kişiyle yapılan son araştırmasına göre, tüketiciler alışveriş kararlarında artık fiyat ve ürün değerine öncelik veriyor. Artan yaşam maliyetleriyle birlikte tüketiciler marka bağlılığını ikinci plana atmaya başladı.
  • ABD'de dayanıklı mal siparişlerinin tutarı, Mart'ta yüzde 9,2 artışla beklentilerin üzerinde gerçekleşti.
  • ABD'de yeni konut satışları, Mart'ta yüzde 7,4 artarak piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.
  • ABD'de imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), Nisan'da 50,7 ile piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.
  • Dünyanın en büyük devlet varlık fonu olan Norges Bank Investment Management, teknoloji sektörünün yaşadığı zayıflığa dikkat çekerek ilk çeyrekte 415 milyar kron (40 milyar dolar) zarar ettiğini bildirdi.
  • Almanya'da Ifo İş Ortamı Güven Endeksi, ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük tarifelerine ilişkin endişelere rağmen nisanda beklenmedik şekilde arttı. Mart'ta 86,7 olan sanayi ve ticarete ilişkin İş Ortamı Güven Endeksi, bu ay 86,9 puana yükseldi.

 

 

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.