31 Temmuz 2023

İki Kolombiya – Aviva Chomsky

iki-kolombiya-aviva-chomsky

2008’deki resesyon mal bolluğunu baskıladı ve eşitsiz biçimlerde de olsa gerilemeye katkıda bulundu. On yılın sonuna gelirken bir dizi ülkede Sol, seçimler, darbeler ve parlamenter darbeler yoluyla iktidardan uzaklaştırıldıysa da solcu hükûmetler varlıklarını devam ettirdiler, restore edildiler ve yeniden seçildiler

 

İster silahlı devrim yoluyla ister oy sandığı yoluyla ya da bu ikisinin çeşitlemeleriyle olsun, iktidar için mücadele eden sosyalistler Latin Amerika’da hiç te yeni bir şey değildir. Aslında, Latin Amerika uzun zamandan beri sol ve sağ arasındaki siyasal salınmalarla bilinmektedir. Ama, istikrarlı bir şekilde sağa doğru ve Birleşik Devletlerle sıkı bir ittifaka doğru koşan Kolombiya’nın bu trende bağışıklığı vardı. Alışılmışın dışındaki iki adayın ilk turdan muzaffer çıktığı bu yılın başkanlık seçimleri ülkedeki kalıbı kırdı. Haziran’da, halk kesimlerinden aldığı geniş destekle, solcu politikacı ve eski Bogotá Belediye Başkanı Gustavo Petro ve feminist, madencilik karşıtı aktivist Francia Márquez sağcı popülist maverik rakiplerini yendiler. 7 Ağustos’ta [2022] işbaşına geldiler.

 

Sol adayların zaferi önemli bir dönüm noktasıdır. Başkan Joe Biden’ın geçenlerde söylediği gibi, Kolombiya uzun zamandan beri ABD ajandasının, ‘’kuzey ve güneyiyle bütün yarıküredeki… kilit taşı’’ olarak hizmet etti.[1] İlk Dünya Bankası görevlilerini 1951’de kabul etti, Kore Savaşı’nda ABD’yi desteklemek için asker gönderen ve NATO’nun partneri olan ilk Latin Amerika ülkesidir. 1990’lardan beri en yüksek ABD askeri yardımını almakta, en yüksek sayıda ABD üssüne ev sahipliği yapmaktadır. Amerika Kıtaları ABD Ordu Okulu’nda (2000’den beri the Western Hemisphere Institute for Security Cooperation, ya da WHINSEC olarak bilinmektedir) okumak üzere en çok sayıda subayı göndermektedir -1966 ile 2015 arasındaki subay sayısı on altı bin civarındadır.[2] 2000 yılında Kolombiya Planı uygulanmaya başlandığından beri, Birleşik Devletler Kolombiya’ya 13 milyar Dolar döktü, %66’sının asker ve polis için amaçlandı.[3]

 

Birleşik Devletler’in ekonomik, politik ve askeri tasarımları sadece dışsal emrivakiler değildi. Kolombiya’nın tekstil, tarım endüstrisi ve diğer endüstriyel çıkarları temsil eden Ulusal İmalatçılar Birliği (Asociación National de Industriales, ANDI), büyümekte olan kendi askeri ve polis gücüyle birlikte, özel güvenlik güçleriyle iş birliğini toprak, köylüler ve işçiler üzerinde kontrolü sağlamak için kabullenip güvenenler, ABD projesinin doğal müttefikleri oldular. Yarım yüzyıldır sürmekte olan şiddetin temelinde bu ittifak vardır. Ana kurbanları ise örgütlü sol, işçi ve köylü hareketleri, yatırım ve kara karşı çıktığı zannedilen herkestir.[4] Petro’nun zaferi pek çok bakımdan, bastırılmış kesimlerin Kolombiya politikasında bir yer ve ses edinmek için verdikleri uzun mücadeledeki önemli bir atılımı temsil etmektedir.

 

İki Kolombiya

2004’te Harvard Hukuk Fakültesi’nde bir Kolombiyalı avukat sendika aktivisti için tercümanlık yapmıştım. Konuşmacı, ABD’li çok uluslu maden arama-çıkarma şirketlerinin yerli ve Afro-Kolombiyalı topraklarda yarattığı yıkımı; ABD ve Kolombiya hükûmetlerinin desteğiyle paramiliter güçlerle iş birliklerini; kıyımları, yerinden etmeleri ve sendika aktivistlerinin suikasta uğramalarını anlattı. Konuşmanın sonunda, bir öğrenci cevap vermek istediğini söyledi. ‘’Ben Kolombiyalıyım,’’ dedi kadın, ‘’ve sizin söylediğinize inanmıyorum. Benim ülkemde böyle şeyler olmaz.’’ Sendika lideri ona uzun uzun baktı. ‘’Haklısın,’’ dedi. ‘’Biz farklı ülkelerden geliyoruz.’’

 

Irk, sınıf ve bölge bu iki Kolombiya’yı ayırır. ‘’Bölge’’ deyiminin kendisi kuvvetli bir kültürel ve ırksal ağırlık taşır. Merkezdeki yüksek bölgeler politik ve ekonomik güç merkezlerine ve [kendisini] çoklukla beyaz veya mestizo diye tanımlayan bir nüfusa ev sahipliği yapar. Düzlük ‘’bölgeler’’ -Amazon ve Atlantik/Karayip ve Pasifik kıyıları- ülkenin yerli ve Afrikalı kökenli nüfuslarının yaşadığı yerlerdir, yoksul ve aslolarak kırsaldırlar. [Bu] bölgeler militer ve paramiliter şiddetin ve aynı zamanda da Kolombiya’nın ekstraktivist [ekstraktivist kelimesini anlaşılacağı üzere extractivist’in karşılığı olarak kullanıyorum, tam olarak, toprağı kazarak/delerek yeraltı kaynaklarının çıkarılması anlamına geliyor-SK]ekonomik modelinin ana kurbanlarıdır. Yoksullara karşı ekonomik baskılar, yerinden edilme ve şiddet Başkan Alvaro Uribe Vélez’in (2002-2010 arasında görevdeydi) madenciliği ve enerji kaynaklarını ülke ekonomisinin ‘motoru’ ilan ettiğinden ve bu motoru çalıştırmak için yabancı yatırımcıları daha da güçlendirdiğinden beri yoğunlaştı. Geçen ay yapılan seçimlerde, marjinalleştirilmiş bölgeler ilk defa kendi adaylarını ulusal siyasi göreve seçtiler ve Kolombiya’nın Latin Amerika’daki sol salınıma katılmasını mümkün kıldılar.

 

Kolombiya’da şiddetin yapısal nedenleri

Kolombiya’daki uzun muhafazakâr yönetim tarihi, ekstraktivist ekonomik kalkınma ve Birleşik Devletler’le yakın ittifak kasvetli istatistikler ortaya çıkardı. Dünyadaki en eşitsiz ve bir gazeteci, sendikacı veya insan hakları aktivisti olarak bulunabileceğiniz en tehlikeli ülkelerden birisidir. Bölgenin en uzun yaşayan silahlı gerilla akımlarından bazıları ve en büyük ve en acımasız paramiliter güçleri de buradadır.[5]

 

Tarihi seçimden sadece günler sonra, 2016’da o zamanki başkan Juan Manuel Santos ile en uzun yaşayan gerilla ordusu FARC [Kolombiya’da 1964’ten beri var olan, Marksist-Leninist olarak bilinen, silahlı gerilla grubu: Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri-Halk Ordusu] arasında imzalanan barış antlaşması gereğince kurulan Hakikat Komisyonu (La Comisión para el Esclarecimiento de la Verdad, la Convivencia, y la No Repetición; Commission for the Clarification of Truth, Coexistence, and Non-Repetition: Hakikatin Açığa Çıkarılması, Birlikte Yaşama, ve Tekrarlamama) yakıcı sonuncu raporunu yayınladı.[6] Hakikat Komisyonu uzun yıllar süren çatışma sırasında meydana gelen olayları açığa çıkarmak ve gelecekte birlikte yaşamayı teşvik etmekle görevlendirilmişti. Şiddetin tarihsel ve yapısal nedenlerini ortaya çıkarmak ve gidişatı değiştirecek yollar önermenin peşine düştü. Sömürgeci ve yapısal ırkçılık, ülkenin ekonomik modeli, politikada şiddet kullanmanın kabul görmesi, uyuşturucuyla mücadele ve ‘’iç düşman’’ fikri; komisyon bunların hepsinin rolü olduğu sonucuna vardı.

 

Rapor Kolombiyalı ve uluslararası insan hakları örgütlerinin yıllardır belgelediklerini onayladı. Çatışmanın kurbanlarının %80’i çatışmaya bulaşmamış sivillerdi; ölümlerin sadece %2’si aktif savaşta meydana gelmişti. Kurbanların çoğu köylülerdi, ‘’etnik topluluklar’’ (siyah ve yerli topluluklar) bilhassa kırılgandılar. On yıllarca süren şiddet boyunca, en yoğun yıllar ölümlerin %75’inin meydana geldiği 1996 ve 2010 arasındaydı.[7] Her ne kadar öldürmeler ve katliamlar bütün silahlı aktörler tarafından yapıldıysa da, ‘’çoğunluğu, fuerzas pùblicas [kamu güçleri] desteğiyle paramiliter güçler tarafından yapıldı’’, yani Kolombiya’da hem iç hem dış güvenlikle görevli tekil bir gövdenin parçası olan, devletin resmi askeri ve polis aygıtları tarafından yapılmıştı. Yapı komisyon tarafından problemin merkezi bir parçası olarak açıklıkla tespit edildi.[8]

 

Komisyon, Birleşik Devletler’in Kolombiya askeri güçlerini eğitme ve silahlandırmadaki rolüne sıra geldiğinde sözünü sakınmadı. Birleşik Devletler’in 1960’lardan beri ülkenin güvenlik politikalarını tasarlama ve uygulamaya koymaya nasıl yardımcı olduğunu; 1980’lerden başlayarak uyuşturucuya karşı savaşları dayattığını ve Başkan Bill Clinton’ın Kolombiya Planı’nın (2000-2015) yeni yüzyılın ilk on yılında ülkede militarizasyonu yoğunlaştırdığını ayrıntılandırdı. Rapor, kötü namlı paramiliterlerin kökünün ABD’nin 1960’lara kadar giden kontrgerilla taktiklerinde olduğunu, ABD ve Kolombiya hükûmetlerinden sürgit destek aldıklarını ve yerli ve yabancı şirketler de dahil olmak üzere iş dünyası ve ekonomik elitlerin de sponsorluğunu yaptığını açıkça belirtti. ABD kontrgerilla doktrini iç düşman fikrini, güvenliğin ve paramiliterlerin yaratılmasını teşvik etti, çok uluslu şirketlerin ekonomik çıkarlarını korumak için kaynakları yönlendiriyor ve paramiliter güçleri atlayarak gerillalara karşı savaşı öncelliyordu. ABD askeri eğitimi, teçhizat ve kaynakları kadar talep ettiği spesifik hedefler ve sonuçlar da doğrudan insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerine yol açtı.[9] Birleşik Devletler’in Kolombiya’ya getirdiği, ‘’Kontrgerilla, uyuşturucuya karşı savaş ve anti-terörist modeller politik ve demokratik açılımlara ve sosyal reformlara değil savaşa yol açan bir zihniyete hizmet etti.’’[10]

 

Komisyon’un Kolombiya’nın falsos positivos’u veya “yanlış pozitifler” [false positives yada falsos positivos bir testin hatalı/yanlış bir şekilde pozitif sonucu vermesi anlamına geliyor-SK] hakkındaki bölümü, ‘’yanlış pozitifleri’’, resmi şiddetin sinik biricik yanlarından birini ayrıntılandırdı. Askeri görevliler, ölü sayısını arttırarak devletin kontrgerilla stratejisinin etkinliğini göstermek için genç erkekleri topladılar ve hepsini öldürdüler, sonra da onların çatışmada öldürülen gerillalar olduğunu iddia ettiler. Resmi kaynaklar 2001’den beri altı binin üzerinde yanlış pozitif olduğunu belgelerken, komisyon bu sayının çok daha yüksek olduğu kanısındaydı. Öldürülmeden önce pek çoğu iş teklifiyle kandırıldı. Her askeri birlik bu işe bulaştı, “askerlerin çoğu kendilerinden bekleneni yaptıklarına inanırken, nedeni teşvikler ve ölü sayısını arttırmak için yukarıdan gelen baskılardı.”[11]

 

Rapor, şiddetin temelinde Kolombiya’nın ekonomik modelinin yattığını ve eğer bir daha ‘’tekrarlanmayacak’’sa bunun gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Uzun dahili savaşın nedenlerinden biri olan tarımsal toprakların büyük toprak sahiplerinin ve yabancı şirketlerin elinde toplanması, bu savaş boyunca arttı, köylüler topraklarından koparılarak şehirlerdeki yoksulluğa veya ormansızlaştırmayla yeni tarımsal sınırlara doğru itildiler. Yerli ve Afro-Kolombiyalı topraklar, toprakları üzerlerine geçirmek için yüzlerce sendika aktivistine suikast düzenleyen paramiliter güçlerle işbirliği yapan madenciler ve tarımsal-endüstriyel projelerin saldırısına uğradılar.[12] Rapor, dümdüz bir şekilde, ‘’Ülkenin ekonomik modelinde temelli değişiklikler olmazsa, silahlı çatışmanın ‘tekrarlamama’sı imkansız olacak,’’ diye beyan etti.[13]

 

Rapor’un belki de en çok lanetlediği şey şiddet ve cezasızlığı besleyen kültürü oldu, “dahili silahlı çatışma yüzünden çile çeken milyonlarca yurttaşa karşı ilgisiz davranan Kolombiya toplumunun geniş kesimlerinin kayıtsızlığını,” kınadı.[14] Uzun yıllar boyunca şiddeti mümkün kılan ve gözünü kapatan Kolombiyalı elitler ve kurumlar da aynı şekilde suçlandılar. “Silahlı çatışmayı önlemekte başarısız olan, ama teşvik eden devlet ve kurumları neredeydiler? Meclis neredeydi, siyasal partiler neredeydiler?”[15] Yoksul Kolombiyalıların umudu, seçim sonuçlarının bir kabul etme ve hesap sormayı zorlayacağı ve Petro yönetiminin şiddetle iç içe geçmiş olan, altta yatan, yapısal meseleleri ele alacağıdır.

 

Latin Amerika’daki pembe dalga

Latin Amerika’da, “pembe dalga” olarak bilinen, Sol’un en son bir dalga halinde iktidara geldiği zaman 1990’ların sonuydu. 1980’lerin devrimleri ezilirken ya da uysallaştırılırken ve Sovyetler Birliği çökerken, Birleşik Devletler, Dünya Bankası ve İMF gibi uluslararası bankalar yarı kürenin tamamında sosyal harcamaları kısan ve yabancı yatırımcılar için genişletilmiş ayrıcalıklar talep eden neoliberal yapısal ayarlamayı empoze etmek için boş bir alan gördüler. (Küba bile, sosyalist blokun çöküşünü takiben, bazılarının ‘’borçsuz uyarlama’’ dediği şeye zorlandı.)  Kemer sıkmaya karşı sosyal protestolar yükseldi ve 1998’de Venezuella’da Chavez ile başlayan, 2003’te Brezilya’da Luiz Inácio Lula da Silva, 2006’da Bolivya’da Evo Morales, 2007’de Ekvator’da Rafael Correa, 2003 ve 2007’de Arjantin’de Néstor Kirchner ve Christina Fernández de Kirchner, 2000 ve 2006’da Şili’de Ricardo Lagos ve Michelle Bracelet, 2007’de Nikaragua’da Daniel Ortega, 2006’da Honduras’ta Manuel Zelaya, 2008’de Paraguay’da Fernando Lugo, 2010 ve 2015’te Uruguay’da sırasıyla José Mujica ve Tabaré Vázquez ve 2009 ve 2014’te El Salvador’da FMLN üyesi [Farabundo Marti National Liberation Front – Farabunda Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi] Mauricio Funes ve Salvador Sánchez Cerén ile devam eden bir dizi sol aday seçimleri kazandılar. Bu liderlerin kökleri gerilla devrimcilerden, 1980’lerdeki (Orta Amerika’daki) kurtuluş teolojisine, işçi hareketine (Brezilya), yerli hareketine (Bolivya), sosyalist partilere, 1980’lerin sağcı diktatörlüklerine direnen sosyal hareketlere kadar uzanıyordu ve projelerinin popülist, kalkınmacı, yeniden dağıtımcı ve çevreciliği kapsayan bir dizi hedefleri vardı.

 

Pembe dalganın uluslararası alanda birkaç yönden avantajlı bir durumu vardı. Kısmen Çin’deki ekonomik büyümeden kaynaklanan mal bolluğu, bölgenin birincil ihracat malları için kuvvetli bir piyasa yarattı, bu da yeniden dağıtım, sosyal hizmetlerin ve alt yapının inşası için gelir demekti. Özellikle Venezuella’nın petrol üretimindeki patlama daha yoksul ülkeler için ucuz petrol ve yardım sağladı. 2001’den sonra Orta Doğu’ya saplanmış olan ve sonra Barack Obama’nın başkanlığı sırasında ‘’Asya’ya dönüş’’ yapan ABD Latin Amerika’yı hatırladığında uyuşturucu savaşları ve göçmenlik konularının üzerine gitti. Obama Küba ile ilişkileri iyileştirme işareti bile verdi (Birleşik Devletler’in ısrarlı bir şekilde Venezuela hükûmetinin altını oymaya çalışmasına ve bugün de aynısını yapmasına rağmen).

 

Kolombiya istisnası

Kolombiya’nın pembe dalgaya direnmesine rağmen, orada da değişimler demlenmeye başlamıştı. Ülkenin Liberal ve Muhafazakâr elitleri 1958’de Ulusal Cephe’yi kurdular ve şiddete ve ülkeyi sarsmış olan on yıllık bir iç savaşa son vermek için iktidarı değişimli olarak paylaşmaya karar verdiler. Ama şiddet bitmedi, anlaşmanın başarılı olduğu tek şey nüfusun çoğunluğunu katılımdan mahrum etmek oldu – özellikle yoksulları ve malum ‘’bölgelerde’’ yaşayanları. 1960’larda birden çok sol gerilla grubu ortaya çıktı, başka yerlerde de olduğu gibi kurtuluş teolojisinden etkilenmiş olanlardan, baskılanmış komünist partilerden, toprak reformu için mücadele etmiş köylülerden ve kuşatılmış işçi ve öğrenci hareketlerinden ayrılmış veya geriye kalmış olanlar. 1980’lerdeki talihsiz bir anlaşmayla en eski ve en büyük silahlı grup FARC siyasal sisteme katılma hakkı karşılığında silah bırakmaya razı oldu. Silahsızlanan FARC üyelerinin Unión Patriótica’yı (UP) [Yurtsever Birlik] kurmasının arkasından bir kan banyosu ortaya çıktı. On yılın sonunda yüzlerce UP adayı ve politikacısı öldürüldü.

 

UP, FARC ve diğer gerilla gruplarının baskısı; ülkedeki olağanüstü şiddet ve yönetilemezlik; yeniden canlanan öğrenci ve işçi hareketleri 1980’lerin sonunda Liberal Parti başkanı Virgilio Barco Vargas hükûmetini ülkeyi demokratikleştirmek için popüler anayasal reform taleplerine kulak vermeye itti. Barco’nun izin verdiği oylamanın sonunda yeni bir anayasa için ezici bir destek ortaya çıktı.

 

Paradoksal olarak 1990 anayasası Latin Amerika’daki en ilerici anayasalardan biriydi (ve başka yerlerdeki yeni anayasaların işareti oldu). Ülkedeki alışılmış siyasetten radikal bir kaymayla, kapsayıcı, demokratik süreç marjinalleştirilmiş sesleri kurucu meclise taşıdı. Diğer değişimlerle beraber, anayasa tutela’yı ihdas etti: anayasal haklarının ihlal edilmesine karşı çıkan yurttaşlar için hızlandırılmış yargı yolu. Çalışma, sağlık, barınma ve sağlıklı bir çevre de dahil olmak üzere yurttaşların ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal haklarını en tepeye koyarak, ülkeyi bir ‘’sosyal hukuk devleti’’ olarak tanımladı. Ülkenin yerli, Afrikalı kökenli ve Raizal (Kolombiya’nın San Andrés ve Karayip Adaları’ndaki yerleşimlerdeki Britanya-Afrika kökenli grup) toplulukların bireysel ve kolektif haklarını açıklıkla tanıdı.

 

Ancak, siyasal güç sarsılmaz bir şekilde muhafazakâr kesimlerin elinde kaldı, hatta Ulusal Cephe çöktüğünde bile. Kolombiya pembe dalga yıllarını, ülkedeki sağcı paramiliter kuvvetlerin büyümesini açıkça mümkün kılan ve “yanlış pozitifler” skandalına nezaret eden, aşırı sağcı neoliberal Alvaro Uribe Vélez’in (2002-10) başkanlığı altında geçirdi. Onun, Clinton’ın Plan Kolombiya’sı tarafından cesaretlendirilen ve fonlanan, “demokratik güvenlik” politikaları, aynı şekilde cesaretlendirilen ve fonlanan uyuşturucu savaşları köylü tarımını ve kırsalı mahvederken, kırsal bölgeleri daha da militerleştirdi.

 

Kısmen, çok sayıda politikacının illegal paramiliter gruplarla bağlarını açığa çıkaran yanlış pozitifler ve paragüçler politikalarına karşı bir tepki olarak, Kolombiyalılar 2010 yılında daha ılımlı Juan Manuel Santos’u seçtiler. Bir yandan Uribe’nin temel ekonomik modeline desteği sürdüren Santos diğer yandan da cesur bir adım atarak ülkedeki en büyük sol kanat gerilla hareketi FARC ile görüşmeleri başlattı ve 2016’daki tarihi silahları bırakma anlaşmasını imzaladı. Ama, anlaşmanın yoksullara verdiği sözler, aynı 1991 anayasasında olduğu gibi, bir kâğıt parçasından biraz daha değerli bir şey olarak kaldı.

 

Kitlesel protestonun ortaya çıkışı: Pembe dalga ikinci raund

2008’deki resesyon mal bolluğunu baskıladı ve eşitsiz biçimlerde de olsa gerilemeye katkıda bulundu. On yılın sonuna gelirken bir dizi ülkede Sol, seçimler, darbeler ve parlamenter darbeler yoluyla iktidardan uzaklaştırıldıysa da solcu hükûmetler varlıklarını devam ettirdiler, restore edildiler ve yeniden seçildiler.

 

Yüzyılın ikinci on yılının sonunda Latin Amerika Arap Baharı’nın bir versiyonunu deneyimledi: Haiti’de (Temmuz 2018 ve devam eden), Ekvator’da (Ekim 2019’da tekrar bu yıl), Şili’de (Ekim 2019’da) ve Kolombiya’da (Kasım 2019 ve Nisan 2021) kemer sıkmaya, neoliberal reformlara, eşitsizliğe, hükûmetteki yolsuzluğa ve demokrasisizliğe karşı kitlesel protestolar hızla yayıldı. Nicaragua (Nisan 2018) ve Küba’daki protestolar (Nisan 2021) protestolar aynı zamanda, pek çok bakımdan, neoliberalizme karşıydılar, hükûmetlerinin görünüşte sosyalist olmalarına rağmen.

 

Bu hengamenin ortasında, pandemi Latin Amerika’nın siyasal ve ekonomik dertlerini katmerlendirdi. Kovid-19 ve takip eden kapatmalar ve ekonomik daralma krizi felakete çevirdi. CEPAL, BM’in Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu, durumu şöyle özetledi:

 

“[Kovid-19] öncesindeki ihmal edilebilir ölçekteki büyüme, 2020’deki daralma ve refah devletinin sağlık ve sosyal destek sistemlerinin zayıflığı ile bir araya gelince işsizlik, düşen gelirler, artan yoksulluk ve eşitsizliğe yol açarak önceki yapısal sorunları daha da şiddetlendirdi. 2020’deki daralma pek çok mikro, küçük ve orta ölçekteki işletmelerin (MSMEler) kapanmasına ve üretici ve insan kapasitesinin mahvına yol açtı. Bu olgular kadınları orantısız olarak etkilerken cinsiyet eşitsizliklerinin altında yatan yapısal düğümleri güçlendirdi”.[16]

 

Yüzyılın üçüncü on yılında, Sol, bütün varyantlarıyla, tekrar iktidardaydı: Meksika’da (Andrés Manuel López Obrador 2018), Arjantin’de (Alberto Fernández, 2019), Bolivya’da (Luis Arce, 2020), Peru’da (Pedro Castillo, 2021), Şili’de (Gabriel Boric, 2022) ve diğer ülkelerde. Pek çok kişi Kolombiya’nın sırasının geleceğini düşündü.

 

Kolombiya ve protestolar

Ağustos 2018’de Uribe’nin adamı Iván Duque’nin iktidara gelmesinden aylar sonra Kolombiya’da kitlesel protestolar başladı. Kasım 2019’da sendikalar, Duque’nin önerilen (veya söylentileri dolaşan) işverenler lehine vergi, ücret ve emeklilik reformları, özelleştirmeler ve kamusal eğitim hizmetinde kesintileri içeren kemer sıkma paketine karşı, öğrencilerin ve diğerlerinin de desteklediği bir ulusal grev çağrısı yaptılar. Bu ani kıvılcımın altındaki kav sürmekte olan yoksulluk ve eşitsizlik, çökmekte olan sağlık sistemi ve Duque’nin 2016’daki barış mutabakatlarında sözü verilen tarım reformu ve sosyal refah sözlerini yerine getirememesiydi. Derinleşen sosyal güvensizlik ve memnuniyetsizliği kışkırtan şey ülkenin kırsal çevresinin baş belası haline gelmiş olan, sıklıkla ekstraktif ekonomik gelişme projelerinin hizmetinde olan, sürüp giden resmi ve gayri resmi şiddetti.[17]

 

Çoğu yerli ve Afro-Kolombiyalı olan köylülerin şehirlerarası yolları işgal ettiği böyle protesto eylemleri sıklıkla periferideki bölgeleri kentsel merkezlere taşıdılar. Polisin verdiği sert cevap sadece gerilimi arttırmaya yaradı ve takip eden günler ve haftalarda daha fazla insanı sokaklara taşıdı. Takip eden sonbaharda, başka yerlerde de olduğu gibi, Kovid-19 pandemisi ve onun ekonomik ve politik etkisiyle milyonlarca Kolombiyalının yoksulluğa itilmesiyle ve polisin sivilleri ve protestocuları öldürmesiyle sorunlar şiddetlendi ve protesto tekrar yükseldi.

 

Şubat 2020’ye gelindiğinde, 1,6 milyon Latin Amerikalı Kovid’le bağlantılı nedenlerden ölmüştü, bölgenin dünya nüfusuna oranı sadece %8,4 iken ölenler dünyadaki toplamın %28’iydi.[18]

 

Uluslararası Af Örgütü’ne göre eşitsizlik ana nedenlerden biriydi ve en eşitsiz ülkeler (Brezilya ve Kolombiya) en büyük zararı görmüşlerdi. 2019’dan 2020’ye Kolombiya’da yoksulluk nüfusun %35,7’sinden %42,4’üne yükseldi. Önemli kentsel bölgelerde en yoksul %20’nin geliri %50 düştü. Hükûmetin pandemideki kapatmaların sonuçlarına karşı tedbir olarak yaptığı nakit transferleri bu rakamların ancak kımıldamasına yetti.[19]

 

2021’de yoksulluk oranları biraz düştüyse de, Karayipler ve Pasifik bölgelerinde artmaya devam etti.[20] Buralarda, ülkenin en yoksul bölgelerinde, okula erişim gibi sosyal göstergeler korkutucu bir şekilde düştüler, nereden bakılsa %35 civarında olan erişimsizlik çocukların %50’sinin eğitimin dışına düşmesiyle sonuçlandı.[21] Ülkedeki orta sınıfların artan güvencesiz yaşamları pek çoğunu, özellikle gençleri, protesto hareketine itti.[22]

 

Nisan 2021’de ulusal grevle başlayan ve Duque’nin düşük ücretli işçilerin gelir vergisini arttırma önerisinin katalizatörü olduğu protestolar dalgası yeniden yükselerek Kolombiya’nın şehirlerine yayıldı. Zor koşullar altındaki işçiler ve umutsuzlaşan orta sınıf şehirlerdeki gençlere ve şiddetin başlarına bela olduğu, önemli şehirlerin etrafını çeviren gayri resmi yerleşimlerdeki kırsaldan gelen marjinalleştirilmiş mültecilere katıldılar. Başkanın vergi reformu önerisini sadece birkaç gün sonra kaldırmasına rağmen, polisin şiddetli tepkisi sadece protestoları güçlendirmeye yaradı. Bir ay içinde ölü sayısı ellinin üzerindeydi ve binler yaralanmıştı.[23] Göstericiler bilhassa ESMAD’ın (çevik kuvvet) oynadığı role ve askeriyenin koruması altındaki Ulusal Polis’in cezasızlığına işaret ettiler.

 

Kolombiya’da solun seçimsel yeniden gruplaşması

Kolombiya’nın bölünmüş Sol’u hem silahlı hem silahsız, geçmişte koalisyonlar kurmaya çabalamış ancak tekrar bölünmüştü. Gustavo Petro’nun bu durumun evriminde on yılları alan deneyimi var. 1970’lerde öğrenciyken M-19’ne [Movimiento 19 de Abril – 19 Nisan Hareketi. Kolombiya’da 1970-80’lerde aktif olan ve hedefi seçimsel demokrasiyi geliştirmek olan bir şehir gerillası grubu.] katıldı ve örgütün 1990’daki silah bırakmasında yer aldı. Silah bırakan diğerleri gibi, Petro yasal aktivizme kaydı, Kongre’de [Kolombiya’nın iki kamaralı parlamentosu.] birkaç dönem vekillik yaptı. 2003’te Polo Democrático Independiente [Bağımsız Demokratik Kutup] koalisyonunu kurdu, o da daha sonra 2005’te Polo Democrático Alternativo [Demokratik Alternatif Kutup] partisi oldu. Kutup adayı Samuel Moreno 2007’de Bogotá belediye başkanı seçildi, ama yolsuzlukla suçlanarak 2011’de başkanlıktan uzaklaştırıldı. Petro 2010’da Kutup’un başkanlık adayıydı. İkinci tura kalamadı ve koalisyondan ayrılan bir gruba önderlik ederek 2011’de, daha sonra Colombia Humana [İnsancıl Kolombiya] adını alan, Movimiento Progresista’yı [İlerici Hareket] kurdu, 2012-2015 arasında Bogotá belediye başkanlığı yaptı.

 

2018’deki ikinci başkanlık teşebbüsünde ikinci tura kaldı fakat şimdiki başkan Iván Duque’ye yenildi. 2021’in başında, sosyal hareketlerin, işçi sendikalarının, yerli ve Afro-Kolombiyalı hareketlerin, feminist, sosyalist ve çevreci hareketlerin dahil olduğu Sol, Petro’nun üçüncü başkanlık teşebbüsünü desteklemek için Pact Histórico’da [Tarihsel Anlaşma] yeniden bir araya geldi.

 

Başkan yardımcılığı için ‘’sorunsuz’’ ya da düzen içi birini seçeceğine, Petro gözünü sola çevirdi ve Afro-Kolombiyalı, çevreci ve kadın hakları hareketleri içinden gelen çok daha genç aktivist Francia Márquez’i seçti –böylece Kolombiya’nın yeni sosyal hareketler odaklı solunu meydana getirdi. Márquez 2018’de, kırsal yerleşimleri madencilik şirketlerinden koruma çalışmaları nedeniyle Goldman Çevre Ödülünü almıştı. Kolombiya’daki pek çok başka toplumsal lider gibi, ölüm tehditlerinin ve suikast teşebbüslerinin hedefi olmuştu. (Bir diğer Goldman ödülü sahibi, Honduras’lı yerli aktivisti Berta Cáceres, 2016’da kendi topluluğunu çok uluslu bir baraj projesine karşı savunurken öldürülmüştü.) Çevre ve toprak hakkı aktivistleri neoliberal ekonomik kalkınma projelerine, çok uluslu toprak gasplarına, endüstriyel tarım ve fosil yakıtlar ve benzeri ekstraktivist endüstrilere karşı köylü haklarını savunan ön cephe savunucuları oldular –Naomi Klein’in ‘blockadia’[24] [gövdelerini siper ederek direnenler] adını verdiği direniş. Böylece yatırımcılara, birikime, neoliberal kapitalizmin daha geniş modeline karşı güçlü bir meydan okuma ortaya koyuyorlar.

 

Petro, adaylığının merkezine, (Duque hükûmeti tarafından büyük ölçüde karşı çıkılan ve ihmal edilen) 2016 barış anlaşmasını, toprak ve polis reformu da dahil olmak üzere, tamamen yerine getirme taahhüdünü koydu. Aynı zamanda, ülkede uzun zamandır sürmekte olan ekonomik krize karşı -krizin hem Kovid pandemisi hem de Ukrayna’daki savaş yüzünden şiddetlenmiş olmasına rağmenı- sosyal refah ve yeniden dağıtımcı tedbirler getireceğine; ülkenin madencilik ve fosil yakıt üretimi başta olmak üzere ekstraktivizme bağımlılığını azaltacağına ve temiz enerji ve çevreye öncelik vereceğine söz verdi. Pembe dalganın pek çoğunda olduğu gibi, Pacto Histórico tarihsel sol ile yeni sosyal hareketleri bir araya getirdi, ama bu, Sağ’ın uzun süreli iktidarı ve Birleşik Devletlerle ittifakı, onyıllar süren savaş ve şiddet ve hükümsüz kalan 2016 barış anlaşmasının yarattığı hayal kırıklığıyla, spesifik Kolombiya bağlamında oldu. Ve pembe dalga sonrasında başka yerlerde olduğu gibi, Kolombiya solunun yükselişi, vahşi kemer sıkmaya, büyüyen iklim tehdidine ve pandeminin sonucu olan çoklu krizlere karşı çıkmak için ortaya çıkan koalisyonlardan beslendi.

 

İki Kolombiya ve oylama

2016’da Kolombiya Başkanı Juan Manuel Santos zor kazanılan barış anlaşmasını imzalayınca, Kolombiyalılar anlaşmaya karşı oy verdi ve iki tarafı tekrar müzakere masasına gitmek zorunda bıraktı. Şiddetten en büyük zararı gören bölgeler ezici bir şekilde lehte oy verirken, Uribe’nin, artan militer ve paramiliter kontrol demek olan, “demokratik güvenlik”inden en çok yararlanan merkez karşı oy verdi. Coğrafi merkez anlaşmaya açıktan karşı çıkan Iván Duque’yi 2018’de başkan seçti (Petro’nun %42’sine karşı %54’le). Aynı kalıp 2022’de de baskın geldi –bölgeler ya da periferi ezici bir şekilde Petro ve Márquez’e oy verdi. Gabriel Garcia Márquez’in ünlü romanına referans veren bir yorumcu seçim sonucunun, Kolombiya’nın mülksüzlerini marjinalleştiren, ‘’yüz yıllık yalnızlığın sonu’’ olduğunu söyledi.[25]

 

Kolombiya standartlarına göre seçime katılım yüksekti, hem birinci (%55) hem de ikinci turda (%58), belki de seçmenler adaylar arasında sarih bir fark gördükleri için. Her iki finalist de ülkedeki alışılmış politikaya bir alternatifi temsil ediyorlardı, Petro’nun rakibi olarak, nevi şahsına münhasır sağcı popülist Rudolfo Hernández beklenmedik bir şekilde ilk rauntta kurulu düzenin adayı olmayı başardı. Her iki aday da sürpriz olmayan bir şekilde, ikinci turda oy toplamlarını arttırdılar, Petro’nun oyu 2,6 milyon Hernández’in oyu 4,5 milyon arttı. Bölgesel oy dağılımında ve haritalarda canlı bir şekilde görünen Karayipler ve Pasifik bölgelerinde Sol’a oy verme sayılarının artışıdır. Petro ve Marquez başkent Bogotá’yı ve diğer büyük şehirleri de (muhafazakarlığıyla bilinen Medellin hariç) az bir farkla da olsa kazandılar.[26] Petro’nun, protesto hareketlerinde de önemli bir rol oynayan, gençler arasındaki desteği (ilk turda %70) bahse değer.[27]

 

Petro ve Marquez’in platformu onları iktidara getiren sosyal hareketlerle yakından uyuşmaktadır. Kemer sıkma, özelleştirme, yabancı yatırımcılara öncelik anlamına gelen neoliberal ajandaya karşıdırlar ve müterakki vergi ve emeklilik reformları sözü verdiler. Petro el koymalara kesinlikle karşı çıktı –diğer yandan yeni fosil yakıt projelerinin onaylanmayacağı ve hidrolik kırmanın yasaklanacağı sözünü verdi. Kolombiya ekstraktivist bir ekonomiden ‘’doğaya saygı temelli’’ üretken bir ekonomiye kaymalı. Petro ülkede kapitalizmi geliştireceği sözü verirken, ‘’toplum ve doğa arasındaki yeni bir ilişki üzerinde temellenen ve ekonomik sermayenin çıkarları karşısında yaşam savunuculuğunun öncelikli olduğu’’ farklı bir kapitalizm olacağını söyledi.[28] Kurulu düzen ve Sağ Petro’yu Venezuella’daki ‘’sosyalist’’ ekonomik felaket ile ilişkilendirmeye gayret ederken, Petro Venezuella’daki otoriterliğe yol verilmesini ve ekstraktivizme ve fosil yakıtlara ağır bağımlılığı eleştirmekten ve bu bakımlardan, ‘’Venezuella’nın Nicolás Maduro’su ile Kolombiya’nın Iván Duque’sinin birbirlerine göründüklerinden daha yakın olduklarını’’ söylemekten kaçınmadı.[29]

 

Petro ve Márquez, aslolarak göz ardı edilmiş olan 2016 barış mutabakatlarındaki ilerici reformları destekliyorlar ve hala silahlı olan ELN ve diğer gruplarla görüşmeler başlatacakları sözünü veriyorlar. Hakikat Komisyonu’nun raporunu halka açıklaması sırasında Başkan Iván Duque’nin yokluğu göze çarparken, Petro ve Márquez toplantıya katıldılar ve Petro, pek çoğu kendi platformunun talepleriyle uyuşan, barış anlaşması ve Komisyon’un tavsiyelerini destekleyen, özellikle de tarım reformu, siyasal sistem ve polis reformlarının gerekliliği üzerine etkileyici bir konuşma yaptı. Attığı tweette, “Komisyon’un tavsiyelerini yerine getireceğim. Kolombiya’nın her ücra köşesindeki her aile bu tavsiyeleri bilecek ve sonuçlarını görecek,” dedi.

 

Garcia Márquez trajik bir notla bitirdiği kitabında şu sonuca varıyordu, ‘’yüz yıllık yalnızlığa mahkûm edilen koşuların dünyada bir daha ikinci bir şansları olmadı’’. Petro, Rapor’un tavsiyelerini yerine getirerek, hükûmetinin değil yüz yıllık iki yüz yıllık yalnızlığa –Kolombiya’nın İspanya’dan bağımsızlığını kazandığından beri geçen zaman- mahkum edilen koşuların da dünyada ikinci bir şanslarının olduğunu temin edecekti.[30] Bir anlamda, ekip arkadaşı Francia Márquez’in, Uruguaylı şair Galeano’nun bir şiirinden aldığı, ama ırkçı yorumcular tarafından, beklenildiği gibi,  “yanlış” gramer kullandığı için eleştirilen,  “hiç kimseler” adına yönetecekleri sözünün yankılanmasıydı.[31]

 

İktidardaki solun sınavları

Kolombiya solu ve sosyal hareketler, anlaşılacağı üzere, adaylarının kazanmasından çok memnunlar. Ama önlerindeki yol hiç kolay değil. Kolombiya’nın gerici güçleri geçmişte siyasal iktidarı almaya yaklaşan Sol’un temsilcilerine suikast düzenlemekte tereddüt etmediler: 1948’de popülist Jorge Eliécer Gaitán’dan 1990’da silahlarını bırakan FARC gerillalarının kurduğu Unión Patriótica’nın yüzlerce üyesine kadar. Hem Petro hem Márquez tekrarlayan ölüm tehditlerine maruz kaldılar. Ve maalesef, Latin Amerika’da politikaya asker ve ABD müdahalesi yeni yüzyılda da sona ermedi.

 

Petro ve Márquez seçildikleri mevkilere gelip yasal sürelerini tamamlasalar bile, unutulmamalı ki, katılma oranı Kolombiya standartlarına göre yüksek olsa da nüfusun %40’ı seçime katılmadı. Ve oy veren %58’in yarısına yakını Petro’nun yasa-ve-düzen’den yana rakibi Rodolfo Hernández’e oy verdi. Dahası, Petro’nun Pacto Histórico’sunun Senato’da sadece 20 üyesi ve Temsilciler Meclisi’nde de sadece 28 üyesi var. Çoğunluk için 54 senatörün ve 95 temsilcinin desteğine ihtiyacı var.[32] Kolombiya hala iki ülke demek.

 

Latin Amerika bir sol kayış yaşıyorsa da küresel bağlam hiç te Petro-Márquez projesinin lehinde değil. Aşırı hava koşulları tarımsal üretimi ve alt yapıyı artan bir şekilde tehdit ediyor. Yiyecek, gübre ve yakıt fiyatları katlanarak artıyor, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden beri daha da fazla olmak üzere. Latin Amerika ülkelerinin çoğu gibi Kolombiya’nın büyük bir borç yükü var, bu Kovid pandemisinden beri daha da arttı. Enflasyon bu yıl, bir rekor olan, %9’a ulaşma yolunda.[33]

 

Petro’nun zaferine katkısı olan bazı derin yapısal faktörler –yoksulluk, eşitsizlik, enflasyon, şiddet, iklim felaketi- başarılı bir şekilde yönetmesini zorlaştıracak. Bu sorunların kökleri çok derinde, bazıları kolay çare bulunamayan ve herhangi bir ulusal hükûmetin tek başına baş etme kapasitesinin ötesinde. 1950’lerde Guatemala’daki Jacobo Árbenz’den, 1960’larda Küba’daki Fidel Castro’ya, 1970’lerde Şili’deki Allende’ye, 1980’lerde Nikaragua’daki Sandinistalara kadar toprak reformu, kamulaştırma, vergileme veya düzenlemeye teşebbüs edenler Birleşik Devletler’in, yabancı şirketlerin ve ulusal elitlerin inatçı tepkisiyle yüzyüze geldiler. Malum askeri ve üstü örtülü saldırıların ötesinde, sermaye kaçışı ve yatırım yokluğu yüzünden projelerinin altı oyuldu. Ulusal sermayenin ve burjuvazilerin karlarını ve yaşam stillerini tehdit eden yeniden dağıtımcı tedbirleri destekleyeceği ümitleri genel olarak dağıldı. Petro, sermayenin çıkarlarını vakit geçirmeden sakinleştirme gayretiyle, piyasa dostu bir maliye bakanı atadı. Ama, yatırımcıları ödüllendirme gereksinimi ile eşitsizliği giderme gereksinimini dengelemek zor bir yol.[34]

 

Mal bolluğu daha önceki pembe dalga hükûmetlerine alan açarken, aynı zamanda, onlara meydan okuyacak yurt içindeki fay hatlarını da derinleştirdi. Thea Riofrancos Ekvator’daki, “radikal kaynak milliyetçileri”ne –madencilik ve enerji kaynaklarını kamulaştırarak devlet öncülüğünde ulusal kalkınma ve ekonomik büyümeyle sosyal refah ve yeniden dağıtımı amaçlayan tarihsel solun çoğu- katılan anti-neoliberal koalisyon ile yeni sosyal hareketlerin teşvik ettiği yerli dünya görüşü, buen vivir [iyi yaşama] kavramları veya doğa ile uyum halinde iyi yaşama ve geleneksel kalkınmacılığın reddi temelinde tamamen farklı, madencilik karşıtı ekonomik modelin dökümümü yaptı.[35] Ekvator’daki koalisyon 2007’de sağ kanadı saf dışı bırakmayı ve Rafael Correa’yı seçmek için çalıştı, fakat Correa işbaşına gelince çevreyi koruma, yerli hakları ve daha da önemlisi ekstraktivizm sorunları üzerinden bölündü. Petro orta yol bulma sözü verdi: köylü haklarına öncelik verirken yeraltı kaynaklarının çıkarılmasını dikkatli bir şekilde kısıtlayacak. Maduro’nun, ‘’sosyal programlarını petrol gelirlerine bağlamak gibi ciddi bir hata yaptığını,’’ söyledi.[36]

 

Emekten yana yönelimin (Brezilya’daki Lula gibi) iş alanları açmayı ve yeniden dağıtımcılığı hedefleyen ekstraktivist sermaye birikimini teşvik ederken, köylü/yerli/çevreci yönelimin (Bolivya’daki Evo Morales gibi) buen vivir’e ve doğanın haklarına doğru eğilim göstereceğini varsayıyorsak, pembe dalga hükûmetleri içinde emeğe-karşı-çevre bölünmesi olduğu açıklaması cazip geliyor. Ama bu bölünme Latin Amerika’nın siyasal gerçekleri üzerine kusursuzca haritalanamıyor. Latin Amerika’daki solcu sendikalar, Kolombiya’daki ana konfederasyon CUT’ı (Central Unitaria de Trabajadoras de Colombia) oluşturanlar gibi, koyu anti-emperyalisttirler ve sıklıkla yerli ve köylü örgütleri ve doğal kaynakların savunulmasına ya sempatiyle bakarlar ya da onlarla ittifak halindedirler. Morales ve Ekvator’un Correa’sı, her ikisi de buen vivir’i ve doğanın haklarını teşvik ederken, diğer yandan da ekonomik varoluş ve yeniden dağıtım için ekstraktivizme dayandılar. Brezilya’da Lula yabancı çevrecileri, ‘’bizden Amazon yerlisini ağacın altında ölmeye terk etmemizi istiyorlar’’ diye suçladı, ama ormansızlaştırmayı önemli ölçüde azalttı.

 

Yeni Petro-Márquez hükûmeti, bu çoklu uluslararası ve iç baskılarla karşılaşırken kendi yolunu kendisi çizecek. Evrilmekte olan global ekonomik bağlam; yapısal faktörler; ülkenin ekonomik elitlerinden, ordusundan, polisinden gelen baskılar ve geçmişte Kolombiya’da Sol’a karşı başarılı bir şekilde kullanılan şiddet potansiyelinin çok gerçekçi olması [Petro ve Márquez’in] projesi karşısında devasa engeller oluşturuyor. Ama, onların seçilmesi için bir araya gelen sendikaların ve sosyal hareketlerin güç ve özgüvenleri, nüfusun işlerin alışılagelmiş gidişine karşı duyduğu memnuniyetsizlik ve pek çok kesimin ülkenin uzun şiddet tarihinin sona ermesi için yapısal sorunlara çare aranması gerektiğinin farkına varması, yeni yönetimin programının en azından Hakikat Komisyonu’nun tavsiyeleriyle uyuşan kısımlarını gerçekleştirebileceği konusunda umut vadediyor.       

 

[1] Juan Ferero ve Kejal Vyas, “With New Colombian President, the Left Surges in Latin America,” Wall Street Journal, June 21, 2022. Birleşik Devletler’deki hem Demokratik and Cumhuriyetçi yönetimler (dış politikade anlaşmazlıktan çok anlaşma eğilimindedirler) Latin Amerika sağı ile yakın ilişkiler sürdürmüşlerdir. Ve her ikisi de Sol’u o sırada hangi sıfat makbulse (haydutlar, komünistler, uyuşturucu trafikçileri, teröristler, otoriteryenler) onunla yaftalamışlar ve sıklıkla solcu hükûmetleri devirmek için açık ve örtülü kampanyalara, darbelere veya savaşlara girişmişlerdir.

 

[2] John Lindsay-Poland, Plan Colombia: U.S. Ally Atrocities and Community Activism (Durham, NC: Duke University Press, 2018), Chapter 10.

 

[3] Washington Office on Latin America, “US Aid to Colombia,” April 14, 2022, colombiapeace.org/u-s-aid-to-colombia.

 

[4] Köylüler ve işçiler üzerindeki askeri, paramiliter, ve tarımsal-endüstriyel saldırılar olarak Şiddet (1948-58) için Mary Roldán, Blood and Fire: La Violencia in Antioquia, Colombia, 1946-1953’e bakınız (Durham, NC:Duke University Press, 2002); daha yeni halleri için, Teo Ballvé, The Frontier Effect: State Formation and Violence in Colombia’ya bakınız (Ithaca, NY: Cornell University Press, 2020). Ayrıca, Lesley Gill, A Century of Violence in a Red City: Popular Struggle, Counterinsurgency, and Human Rights in Colombia (Durham, NC: Duke University Press, 2016) ve In Colombia:The Contemporary Crisis in Historical Perspective’e bakınız (Wilmington, DE: Rowman & Littlefield/SR Books, 1992).

 

[5] Listelemek için çok yüksek sayıda olan diğer kaynaklar arasından bakabilecekleriniz: Colombia Reports, “Yoksulluk ve Eşitsizlik,” 27 Nisan 2021; Human Rights Watch, “Colombia: Events of 2020,” World Report 2021 içinde, hrw.org/world-report/2021/country-chapters/colombia. Yurtiçindeki yerinden-etmeler konusunda, Internal Displacement Center, “Country Profile: Colombia”ya (internal-displacement.org/countries/colombia); UNHCR, ‘’Global Trends: Forced Displacement in 2018’’e; ve Internal Monitoring Centre’ın, “The Last Refuge: Urban Displacement in Clombia”ya bakınız, https://story. internal-displacament.org/colombia-urban/index.html.

 

[6] La Comisión para el Esclarecimiento la Verdad, la Convivencia, y la No Repetición, “Hay Futuro Si Hay Verdad:Declaración Informe Final”, June 28, 2022, comisiondelaverdad.co/hay-futuro-si-hay-verdad.

 

[7] “Declaración Informe Final,” 32, 49.

 

[8] “Declaración Informe Final,” 25.

 

[9] Bakınız “DeclaraciónInforme Final, Capitulo Hallazgos y Recomendaciones,” 303-4; 443-7; 450-2; 512-18. Bu bölümler, kısmen, gizliliği kaldırılmış ve National Security Archive tarafından elde edilen, web sitesinde de yayımlanan, bölümlere dayanmaktadır. Bakınız Michael Evans ve National Security Archive, “There is Future if There is Truth: Colombia’s Truth Commission Launches Final Report.” June 28, 2022.

 

[10] “Declaración Informe Final,” 513.

 

[11] “Declaratión Informe Final,” 26. Komisyon’un Final Raporu, Sayfa 21’de, dokunaklı bir şekilde, şöyle diyor: “savaşa götürülen kilometrelerce uzunluktaki sıralara dizilmiş çocuklar; kaybolmuş partnerleri ve çocuklarını arayan sonu gelmeyen kadın sıraları; yasadışı ölümlerle suikaste uğrayan pek çok genç; pek çoğu yerli ve Afro kökenli olan, gerilla, paramiliter veya asker olmak için alınan ve kimin için savaştıklarını hiç bilmeden ölen kırsal gençliğin dağlara dağılmış ortak mezarları ve ölü bedenleri; istismara uğramış ve aşağılanmış binlerce kadın; katliama uğramış ve terkedilmiş köyler; mahvolmuş ve yalnızlaştırılmış yerli yerleşim alanları ve siyah  topluluklar; topraklarını ve evlerini terk etmiş milyonlarca yerinden edilmiş aile; binlerce asker; patlayıcılar yüzünden sakat kalmış ve kör olmuş polis, eski gerilla ve eski paramiliterler; antipersonel mayınların kurbanı olmuş, aynı kaderi paylaşan diğer insanlar; hayatta kalabilmek için kaçmak zorunda kalan yüzbinlerce sürgün; kaçırılan ve dönmeyen üyelerinin arkasından yas tutan binlerce aile; borular dinamitlendiğinde akan petrolle mezarlıklara dönüşen ve simsiyah akan nehirlerde ve Canal del Dique’de kurban edilen doğa; yanan yağmur ormanlarıyla beraber yok olan yerli türler, coca yapraklarını işlemekte kullanılan kimyasallar yüzünden zehirlenen ve her yerde bitkileri öldürmek için glyphosate’le spreylenerek mahvedilen yüzlerce milyon hektarlık yağmur ormanı. Ve gelenekleri, kahkahayı, köy festivalleri topluluklarını işgal eden hüzün, terör, karanlık ve güvensizlik.”

 

[12] “Declaración Informe Final,” 37.

 

[13] “Declaración Informe Final,” 38-39.

 

[14] “Declaración Informe Final”, 15.

 

[15] “Declaration Informe Final,” 21.

 

[16] United Nations Economic Commission for Latin America and the Caribbean (ECLAC/CEPAL), “The Recovery Paradox in Latin America and the Caribbean.” COVID-19 Special Report No.11, July 8, 2021, 2.

 

[17] Bakınız Daniela Amaya and Adelaida Avila Cabrera, et al., “Rayos X al Paro del 21N,” La Silla Vacia, November 18, 2019.

 

[18] CEPAL, “The Recovery Paradox.”

 

[19] Amnesty International and Center for Economic and Soıcial Rights, “Desigual y Letal,” Informa 2021/22, 48, amnesty.org/es/wp-content/uploads/sites/472022/04/AMR0154832022SPANISH.pdf.

 

[20] Adriaan Alsema, “Colombia’s Poverty Rate Down to 39.3% as Economy Recovers from Pandemic,” Colombia Reports, April 27, 2022

 

[21] Amnesty International, “Desigual y Letal,” 48.

 

[22] CEPAL, “The Recovery Paradox,” 21.

 

[23] BBC News, “Why Colombia’s Protests Are unlikely to Fizzle Out,” May 31, 2021.

 

[24] Naomi Klein, This Changes Everything: Capiştalism vs the Climate (New York: Penguin Books, 2014)

 

[25] Carlos Aguasaco, “El fin de ‘cien anos soledad en Colombia,” Newsweek en espanol, June 2022.

 

[26] Jorge Galindo, “How Colombia Shifted to the Left,” El Pais, June 20, 2022; “Asi votaron las principales capitales entre Petro y Hernández,” El Tiempo, june 19, 2022.

 

[27] Andy Robinson, “Los jóvenes decidirán el futuro de Colombia,” La Vanguardia, June 19, 2022.

 

[28] “Colombia: Potencia Mundial de la Vida: Programa de Gobierno,” gustavopetro.co/descarga-programa-de-gobierno, 13.

 

[29] Marie Delcas, “Gustavo Petro: Maduro’s Venezuela and Duque’s Colombia Are More Similar Than They Seem,” Le Monde, May 26, 2022.

 

[30] Camila Osorio, “Gustavo Petro: La Verdad no puede ser un espacio de venganza,” El Pais, June 28, 2022.

 

[31] Ronaldo Angel, “Colombia: ‘Mayoras’ and ‘Los nadies,’ the expressions for which they attack Francia Márquez on social networks.” El Ciudadano, March 29, 2022.

 

[32] Adriaan Alselma, “Petro’s Quest for a Majoriy in Colombia’s Congress,” Colombia Reports, June 21, 2022.

 

[33] Nikhil Kumar, “War, Protest and Spiking Prices: How Spiraling Inflation Is Setting the World on Fire,” Grid, July 26, 2022.

 

[34] Nelson Bocanegra, “Colombiaaa’s Petro Picks Market-Friendly Ocampo as Finance Minister,” Reuters, June 30, 2022.

 

[35] Thea Riofrancos, Resource Radicals: From Petro-Nationalism to Post-Extractivism in Ecuador (Durham, NC: Duke University Press, 2020)

 

[36] Delcas, “Gustavo Petro.”

 

Bu yazı Catalyst: Teori ve Strateji Dergisi’nin, Yaz 2022/6 tarihli, 6. Cildinin 2. Sayısından alınmıştır. 

 

Aviva Chomsky: Massachusetts’teki Salem Devlet Üniversitesi’nde siyaset teorisi öğretmekte ve Latin Amerika çalışmalarının koordinatörlüğünü yapmaktadır.

 

 

Bu yazı 23 Mart 2023 tarihinde Sendika.Org’da yayınlanmıştır. https://sendika.org/2023/03/iki-kolombiya-aviva-chomsky-681137/#more

 

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.