Chrıs Skınner - Bankalar telekom şirketleri olmalı mı (ve tersi)?

Bankalar telekom şirketleri olmalı mı (ve tersi)?
Chris Skinner
Bankacılıkta o kadar ileri görüşlü bir meraklı tiptim ki, otuz yıl önce bankaların telekom hizmetleri sunacağını ve bunun tersinin de olacağını öngörmüştüm. İsterseniz bunu kanıtlayabilirim. Neden mi? Her ikisi de sık müşteri teması, yüksek işlem hacmi ve benzer yeteneklere sahip.
Sadece yedi yıl önce, hala aynı şeyi söylüyordum. Bu yeni bir şey değil. Birçok banka telekom hizmetleri sunmaya başladı – örneğin Rabobank bunu 2006'da yaptı – ve birkaç mobil operatör de banka açtı. Orange, 2017'de Fransa'da Orange Bank'ı kurarak ayda 20.000 müşteri çeken ve 2024'te kapılarını kapatan önemli bir örnek.
Sonuncusu önemli bir noktadır. Bir bankanın mobil bankacılığı başarılı bir şekilde yürütmesi nadirdir ve bunun tersi de geçerlidir. Nedeni nedir? Kültür çatışması.
Bankalar, faiz gelirine odaklandıkları için kredi ve borçlarda baz puan (bps) isterler; telekom şirketleri ise ağda geçirilen süreye odaklandıkları için hacim (veri ve dakika) isterler.
Kâr odaklılık tamamen farklıdır.
Ancak, eSIM'lerle ilgili son gelişmelerle birlikte durum değişiyor mu? Son on iki ayda, birçok yeni banka, uygulamalarına eSIM'leri entegre etti. Revolut, Bunq, Nubank ve şimdi de Monzo, Klarna gibi diğer istisnai örnekler gibi bu yönde ilerliyor. Neden ve işe yarayacak mı?
İlginçtir ki, çoğu medya, banka eSIM'lerinin piyasaya sürülmesini Vodafone, Virgin, EE, O2, Orange ve T-Mobile gibi temel telekom operatörlerine yönelik bir saldırı olarak gösteriyor.
Evet, eSIM fiziksel SIM kartın yerini alabilir. eSIM (gömülü SIM), bir cihaza yerleştirilmiş dijital bir SIM karttır ve kullanıcıların fiziksel bir SIM karta ihtiyaç duymadan mobil planlarını etkinleştirmelerini sağlar. Daha hızlı kurulum, çift SIM özelliği ve daha kolay uluslararası seyahat gibi avantajlar sunar. Bu sayede bankalar, fiziksel SIM sağlayıcısının ara yüzünü devralmakla kalmaz, aynı zamanda eSIM aracılığıyla mobil uygulamalar ve bu uygulamaların güvenliği üzerinde çok daha fazla kontrol sahibi olur.
Yetkili Push Ödeme (APP)¹ dolandırıcılığını ele alalım – bunun bir uygulama olması tesadüf mü? – Bu dolandırıcılıkta, insanlar bankaların dolandırıcılık departmanından aradığını iddia eden sahte kişilerden bir telefon alır. Onlara karşı çıkarsanız, size endişelenmemenizi ve bankanın resmi dolandırıcılık hattını aramanızı söylerler. Siz bunu yaparken, onların hattı açık tutarak sizin geri aramanızı beklediklerini fark etmezsiniz. Bir bankanın eSIM'i bu tür faaliyetleri çok daha erken tespit edebilir ve önlem alabilir.
Diğer bir deyişle, bankanın dolandırıcılık ve tespit sistemleri telefon ve erişim kontrolleriyle simbiyotik hale gelir. Bu, uluslararası aramalar arasında veri ve aramalardan dolandırıcılık ve güvenliğe kadar yerli hizmetlerin maliyetlerini düşürerek, rakip bir şirket için eSIM'in mutlak bir anlam ifade etmesini sağlayabilir. Ancak önemli olan, bunu gelir ve kâr kaynağı olarak değil, maliyet ve kayıp önleyici olarak düşünmektir. İşte ilginç bir fikir.
¹Yetkili push ödeme dolandırıcılığı, APP dolandırıcılığı veya APP sahtekarlığı olarak da bilinen bu dolandırıcılık, dolandırıcıların bir işletmedeki tüketicileri veya bireyleri aldatarak, sahte gerekçelerle dolandırıcı tarafından kontrol edilen bir banka hesabına ödeme yapmalarını sağlamasıyla gerçekleşir.