12 Nisan 2023

"Bir Kitap, İçimizdeki Donmuş Denize İnen Bir Balta Gibi Olmalıdır."

bir-kitap-icimizdeki-donmus-denize-inen-bir-balta-gibi-olmalidir

Hatibin hitabı muhatabına göredir.

Kur’an’ın ilk ayeti (Alak /96) “Oku!”dur. “Oku! Yaradan Rabbinin adıyla oku!. O insanı bir alaktan (asılıp tutulan zigot) yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediği şeyleri öğretti”. İlk vahiy oku emridir. İki kere tekrar edilmesi, okumanın, bilgiyi aramanın dinde ve insan yaşamında ne kadar önemli olduğunun işaretidir. Nisa suresi 162. ayette “İlimde derinleşip yüksek bir mevkiye erenler, sana indirilene (Kur’an) ve senden önce indirilene inanırlar. İşte onlara büyük bir ecir-mükâfat vereceğiz” der. Bizler gözümüz gördüğü, aklımız erdiği sürece bilgiyi arayan ve çoğaltan; bilimle dinler arasına kalın duvarlar örmeyen insanlardan olmalıyız. Evimizin penceresinden dışarı baktığımızda gördüğümüz insanları, hayvanları, çiçekleri, bitkileri, dağları, nehirleri, gökyüzünü, bulutları, yıldızları, ayı, güneşi, toprağı kısacası yerde, yerin altında ve gökte yaratılan ne varsa anlamlandırıp açıklayabilmek istiyorsak daha fazla okuyup öğrenmemiz, araştırıp bilgimize bilgi katmamız gerekmektedir. Hiç şüphesiz ki her ilmin sahibi, bilinmeyen her sırrın cevabı evreni yaratan Yaradandır ve Yaradan insana düşünebilme yeteneği hediye etmiştir. 

Bu kitabı yazmamdaki temel amaç herhangi bir düşünce sistemini/ideolojiyi okuyanlara övmek veya benimsetmek, dinsel inançları eleştirmek, dinler ile bilim arasına kalın duvarlar örmek değildir. Amaç çeşitli görüşleri ve teorileri -özellikle de din, yaşamın ortaya çıkışı gibi konuları- tarafsız bir gözle yansıtıp, arar vermeyi okuyana bırakmak, gelişme sağlayacak sorular oluşturmaktır okuyanın zihninde. Unutmamak lazım ki sorgulamak kafanın karışması değil, çalışmasıdır. Bu kitap, uzun süren bir araştırmanın, mitoloji, Kur’an, İncil, Tevrat ve bunları yorumlayan yerli ve yabancı kaynakların, tarih ve bilim kitaplarının kümülatif olarak okunmasının ürünüdür. Kitapta yazılanların hepsi şu an bilimin aydınlattığı şekliyle ve kutsal sayılan kitaplarda yazıldığı hâliyle gerçeklere dayanarak eldeki geçici bilgilerle sunulmuştur. Geçici bilgiler diyorum çünkü bilim elde edilen yeni verilerle birikir, gelişir, değişir ve ilerler.

Pek çok kişiden “cennete/cehenneme gidip geri gelen var mı? İkisi de bu dünyadadır.” “Fakir, hasta, çaresiz isen zaten cehennemin olmuştur hayat.” “Zengin, güçlü, kuvvetli isen cenneti yaşarsın şimdiden” cümlelerini defaten işittim. Joseph Albo’nun, Tekvindeki Aden bahçesi hikâyesini mecazi olarak yorumlaması ve Aden’in dünyayı temsil ettiğini söyleyerek “dünyada insanın kaderine sembolik ima” olarak kabul etmesi; Yunan mitolojisinde anılan Hades/Ölüler Ülkesi cennet, cehennem ve ikisinin karması olan bir yerden bahsetmesi kitabın adı olan cehennet kelimesini kullanmama sebep olmuştur. Bununla birlikte cehennet kelimesi ilk kez nerede, kim tarafından ne zaman kullanılmıştır bu konuya/kelimeye kaynaklık edecek bir veri bulunmamaktadır.

Franz Kafka’nın bir zamanlar söylediği gibi: “Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen bir balta gibi olmalıdır.” Umarım u kitap da böyle bir etki yaratır, sarar sizi.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.